8 Haziran 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
İbrâhîm aleyhisselâm sofrasına misâfir gelmeyince oturup yemek yemezmiş. Aç durmuyormuş ama böyle rahatça oturup karnını da doyurmuyormuş, ayak üstünde bir şeyler atıştırıyormuş. Sofraya oturmak için mutlakâ misâfir gelmesini beklermiş. Bir seferinde, on gün ya da on beş gün boyunca hiç misâfir gelmemiş, "Çıkayım bir misâfir bulayım" demiş ve misâfir aramaya çıkmış. Yolda bir adamla karşılaşmış. Bak, dünyâda neler var. O adam Hazret-i İbrâhîm'i görür görmez, "Efendi, Allah aşkına bizim eve gel de ben de bir lokma ekmek yiyeyim yâhu. Üç aydan beri misâfir arıyorum" demesin mi! Bunu İbrâhim Peygamber demiyor, karşılaştığı adam İbrâhîm Peygamber'e söylüyor. İbrâhîm aleyhisselâm, on beş gündür misâfir arıyormuş, o adam ise üç aydır misâfir arıyormuş. Meğer bu hâdiseden önce İbrâhîm aleyhisselâmın aklına şöyle bir şey gelmiş, "Acabâ benim gibi evine misâfir gelmeden sofraya oturmayan bir Allah'ın kulu var mıdır?" diye düşünmüş. İbrâhîm Peygamber, hiç kendi hâlinden bahsetmeden hemen "Peki" demiş ve berâber gitmişler.
İbrâhîm aleyhisselâm yemekden sonra duâyı ev sâhibine bırakmış. O zât, duâyı kendisinin yapmak istemediğini, çünkü kendisinde duâya lâyık bir ağız olmadığını söyleyerek özür beyân etmiş ve "Lütfen siz duâ buyrun" demiş. İbrâhîm Peygamber, ev sâhibine bu kanâate nasıl vardığını sorunca, "Senelerdir Allah'a bir şey için duâ ediyordum ama duâm kabûl olmadı" demiş. Hazret-i İbrâhîm aleyhisselâm "Allah'dan istediğiniz şey ne idi?" diye sorunca, "Haber aldım ki, Halîlullah dünyâ üzerinde imiş, onu görmeyi çok arzu ediyordum, senelerdir Allah'dan bunu diledim ama görüşmek müyesser olmadı. Anladım ki bende duâya lâyık bir ağız yokmuş" demiş. İbrâhîm Halîlullah gözlerinden yaşlar dökerek demiş ki, "Ey âşık-ı sâdık kul! O senin görmek istediğin İbrâhîm Nebî işte benim. Senin bu güzel ahlâkından dolayı Allah, beni senin evine kadar gönderdi"Efendi Hazretleri bu kıssayı anlattıkdan sonra buyurdular ki :
Cenâb-ı Hakk'ın böyle cilveleri de olur. Allah, halîllerini, kendisini sevenlere getirir. Bu lutf-i ilâhî, sünnet-i Resûl'e ve sîret-i Muhammediyyeye imtisâl edenlere bahşolunur.