Mizânü'l Hakk Fî İhtiyâri'l Ehakk

10 Ocak 2017 tarihinde yayınlanmıştır.

Tasavvuf
Eserin ilk sayfası
Tekke ile Medrese ya da Ulemâ ile Meşâyih arasındaki çekişmenin 17. asırdaki tezâhürüne daha önce bir kitap vesîlesi ile temâs etmiş, arkasından Muzaffer Efendi Hazretlerinin bu konuya temâs eden kısa bir sohbetini de yayınlamışdık...

Bu yazımızda ise, o devri bizzat idrâk ederek, kavganın taraflarını yakından tanıyan, yaşananları farklı vecheleri ile mütalaa ederek bu konuda benzersiz bir kaynak olarak ele alınmayı hak eden bir eser kaleme almış olan Kâtip Çelebi'nin eserinden bahsedeceğiz...

Kâtip Çelebi, pek mânidar bir şekilde, ismini "Mîzânü'l Hakk Fî İhtiyâri'l Ehakk/Gerçeğin Değerlendirilmesi ve En Doğrunun Seçilmesi" koyduğu bu eserinde, meseleyi anahatlarıyla izâh eden bir girişden sonra, münâkaşası yapılan konuları tek tek ele alır...Bakınız o günlerde büyük mücâdelelere sebeb olan konular ne imiş...

  • Hızır aleyhisselâm hayatta mıdır?
  • Sôfîlerin semâ’ ve devrânı câiz midir?
  • Ezan, Mevlid ve Kur`ân-ı Kerîm'in tegannî ile okunması câiz midir?
  • Türbe ve kabir ziyâreti câiz midir?
  • Nâfile namazlar cemaatle kılınabilir mi?
  • Tütün içmek haram mıdır?
  • Kahve içmek haram mıdır?
  • Musafaha bid'at midir?
  • İnhinâ yani baş eğerek selamlaşmak bid'at midir?
  • Resûl-i Ekrem Efendimiz'in ebeveyni îmân ile mi göçmüşdür?
  • Firavun îmanlı mı îmânsız mı ölmüşdür?
  • Yezid'e la'net etmek gerekli midir?
Hepsi de fürûât kabîlinden olan bu meseleler üzerinde kıyâmetler kopartılması ne kadar ibretlik değil mi?...
Eserin bir yazma nüshasında konu başlıkları
Kâdızâdeliler tarafının başını çeken Kâdızâde Mehmed Efendi'nin talebelerinden biri olan Kâtip Çelebi, herkesden daha iyi bildiği hocası hakkında "aklî ilimlerden habersiz, dersleri son derece sathî ve vaazlarında tasavvuf erbâbına sürekli hakâret eden birisi olarak bahseder...Mehmed Efendi'nin "Muhâlefet et ki tanınasın" darb-ı meseline göre hareket ettiğini, asıl maksadının bu meseleleri münâkaşa etmek olmayıp, dikkat çekerek pâdişâha yaklaşmak ve o yakınlıkdan istifâde ederek şöhret ve makâm sahibi olmak olduğunu, bunu da başardığını anlatır...Bazı ahmak talebelerinin onun gizli maksadını anlamayıp sanki bu meseleler çok mühim meselelermiş gibi kavgayı sürekli körüklediklerini, kendisinin bunlardan birçoğuna nasihat ederek itidal yolunu gösterdiğini ve bu eseri de bu sebeble yazdığını anlatır...


Kâtip Çelebî’nin bir diğer husûsiyyeti de bakış açısının son derece gerçekçi olmasıdır...Çelebi'ye göre Mederese tarafındakilerin en büyük hatâsı, örf ve âdetleri hiç dikkate almayıp herşeye tamâmen kitâbî olarak bakmaları ve o bakışın da pek dar bir çerçeve içinde kalmasıdır...

Dikkat edilirse, bugün de meselenin özü itibarıyla değişen pek birşey yok...Belki eski konuların bir kısmı demode oldu ve onların yerine "Satranç oynamak câiz midir?" "Sakalı kesmek günâh mıdır?", "Erkeklerin başı açık dolaşması câiz midir?" kabîlinden akıl almaz meseleler münâkaşa edilmekdedir...

Ne diyelim, Allah akıl-fikir versin...
Bildiğim kadarıyla piyasada iki ayrı edisyonu olan bu eseri, yazarı hakkında eşsiz bir biyografi de kaleme almış olan Orhan Şâik Gökyay'ın edisyonundan okumanızı tavsiye ederim...Tabii Orhan Şâik Hoca'nın bütün ustalığına ve 400'den fazla notla açıklamalar yapmasına rağmen sadeleştirme sebebiyle eserdeki bazı ince nüktelerin kaybolmuş olduğunu da hatırda tutmak gerekir...Türkçeyi Arap harfleri ile okuyabilenler için ise çok güzel bir imkân var...Bu kıymetli eseri, aşağıdaki bağlantılardan, isterlerse matbu bir nüshadan, isterlerse yazma bir nüshadan okuyabilirler...

Listeye geri dön