4 Ekim 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Kuranı Arapça 30 kezden daha fazla hatmeden biri olarak oldum olalı bu hat denen yazım türüne aklım ermedi muhabbetde duymadım zaten kabul etmek lazımki zaten zordur Arapça okumak bide bu hat denen nehalt sa zannımca bunun arkasındada Bi yahudi tezgahı vardır harfleri birbirinin içine sokup kuş şek li ibrik şekli namaz kılan kız çocuğu şekli daha Bi sürü okunsun değil okunmasın insanlar kuran okumaya korksun yaklaşmasın niyetiyle yapılan abesle iştigal işler gibi geliyor bu benim naçizane şahsi fikrim
Şu cehâlete, şu cür'etkârlığa, şu küstahlığa bakın! Bir insan nasıl bu kadar câhil olabilir? Haydi câhil kalmış, bilmiyor diyelim, cehâletini mazur görelim ama insan nasıl olur da bu kadar sû-i zanna kapılabilir? Bu sanatı zirveye ulaştıran sanatkârlar arasında nice şeyhülislamlar, nice kazaskerler, nice âlimler, şeyhler, müftüler, mollalar varken bu yorumu yapan kişi, kimleri neyle töhmetlendirdiğinin farkında mı acaba?
Hani vaktiyle bir Molla Kâsım varmış, nasıl olduysa Yûnus Emre Hazretlerinin dîvânı bunun eline geçmiş. Molla dîvânı okudukça her şiirde bir hatâ bulur, "Bu söz şerîata uymaz" der ve o sayfayı yırtıp suya atarmış. Bir, iki, üç, beş derken, dîvânın yaprakları gittikçe azalıyormuş. Bir gün sıra Hazret'in "Ben dervîşem diyene bir ün idesim gelir" diye başlayan nutk-i şerîfine gelmiş. Bir de ne görsün! "Yûnus Emre bu sözü eğri büğrü söyleme, seni sigâya çeker bir Molla Kâsım gelir" demesin mi! Hazret, hem Molla'nın aklını başına getirmiş hem de Molla Kâsımlığa heves edenlere büyük bir ders vermiş. Gelin görün ki, şimdiki Molla Kâsımlar, Yûnus'un Molla Kâsım'ına rahmet okutuyorlar.