MuzafferOzak.com (Türkçe)

Molla Sinân, Fâtih devrinin en kıymetli âlimlerinden biridir. Yalnız dînî ilimlerde değil felsefe, astronomi, matematik gibi tabii ilimlerde de rüşdünü isbât etmişdir. Daha küçük bir çocukken minbere çıkıp halka vaaz etmiş olan Molla Sinân, keskin zekâsı ve ilme merâkı sâyesinde o devrin âlimleri arasında temâyüz etmiş ve büyük bir mevki elde etmişdir.

İşte bu Sinân Molla, gençliğinde felsefeyle çok meşgûl olmuş, skeptisizim denilen felsefî akımın tesirinde kalmış ve şübhecilik illetine mübtelâ olmuş. Molla'nın şübheciliği o dereceye varmış ki, âilesi dâhil herkes ondan yaka silkmeye başlamış. Büyük bir âlim olan babası Hızır Bey Çelebi de ona pek çok nasîhatlarda bulunduğu hâlde bu illetden bir türlü kurtulamamış.

Bir gün babasıyla beraber yemek yerlerken konu gene onun şübheciliğine gelmiş. Babasıyla münâzaraya başlayan Molla, o ne dediyse hep bir karşılık vermiş, zehir gibi bir zekâya sâhib olduğu için babasını susturmuş. Söyleyecek bir şey bulamayan Hızır Bey, en sonunda, "Sen bu şübhecilikle sofradaki tasın bakır olduğundan bile şübhe edersin" deyince, Sinan Paşa "Tabii ederim, ne malûm" demesin mi! Hızır Bey fenâ hâlde sinirlenmiş, tası sofradan aldığı gibi oğlunun kafasına indirmiş, "Al bakalım, bakır mıymış değil miymiş, şimdi anlarsın" demiş.

Molla Sinân'ın Şübheciliği