8 Kasım 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Daha önce kerâmet meselesi hakkında yazarken, kerâmetlere şâhid olanların, üç sınıf olduğundan bahsetmişdik. Bu üçlü tasnif, mucizelere şâhid olanlar için de geçerlidir. Şöyle ki :
- Birinci sınıf, küfür, dalâlet ve gaflet içinde kalmış oldukları halde ezelî isti'dâda sâhib olanlardır. Bunlar, bu hârikulâde işleri görünce, hemen gafletden uyanır, küfürden îmâna, dalâletden hidâyete, zulmetden nûra, inkârdan ikrâra dönerler. Bunlara misâl, Hazret-i Mûsâ'nın gösterdiği mucize karşısında hemen îmâna gelen, hem de öldürüleceklerini bildikleri halde, îmânlarını gizlemeyen sihirbazlardır ki Kur`ân'da sarahaten beyân olunmuşdur.
- İkinci sınıf, îmân ehlidir. Bunlar zâten hak üzere olanlardır, kalbleri uyanık olanlardır. Bunlar îmân etmek için mucizeye ihtiyaç duymazlar ne var ki mucizelere şâhid olduklarında, îmânları kuvvetlenir, yakînleri artar, muhabbetleri ziyâdeleşir. Bunlara misâl, Hazret-i Ebûbekir gibi Hazret-i Ali gibi tâ en başından beri Peygamberimizin nübüvvetine îmân etmiş olanlardır.
- Üçüncü zümre ise, Nuh deyip peygamber demeyenlerdir, inadım inad deyip inkâra devam edenlerdir, kalb gözleri kör olanlardır. Bunlar tıpkı Ebû Cehil gibi taşların konuşduğunu bile duysalar, mehtâb hâlindeki ayın ortadan ikiye ayrıldığını bile görseler yine de inadlarından vazgeçmeyenlerdir, hakkı kabûl etmeyenlerdir, inkâra devâm edenlerdir. İşte bunlar isti'dâd-ı ezelîden mahrûm kalmış nasîbsizlerdir, dünyâ-âhiret kör olanlardır.
Hiç şüphe yok ki, her şey ama her şey isti'dâda bağlıdır. Nitekim Cenâb-ı Hakk Kur`ân-ı Kerîm'de, "قُلْ كُلٌّ يَعْمَلُ عَلَى شَاكِلَتِهِ Kul küllün ya'melu alâ şâkiletih" buyurmuşdur. Hiç şübhe yok ki îmân da isti'dâda bağlıdır. İsti'dâdı olmayan kişi, bin tâne mucizeye şâhid olsa da îmâna gelmez, tam aksine inkârı artar.Bu üç sınıfın misâli şuna benzer. Çıra, küçük bir ateş parçası ile hemen tutuşur. Çünkü çıra yanmaya gâyet elverişlidir. Bu, birinci zümrenin misâlidir. Yanmakda olan bir tahta parçasına biraz ateş ilâve edilse, hemen alevi artar, yanması hızlanır. Bu da ikinci zümrenin misâlidir. Aynı ateşi taşa tutsak, taş yanmaz. Zîrâ taş, yanmaya elverişli değildir. Bu da üçüncü zümrenin misâlidir.
Esrâr-ı hakîkat olamaz cümle kese fâş
Şemsi göremez çıksa dahi dîde-i huffâş