Müezzinin Ağzıyla Kullarını Davet Eden Allah'dır

Müezzin minâreye çıkıp seni Allah'a davet ediyor. O davet, müezzinin sözleri değildir. Müezzinin ağzıyla, Hakk seni davet etmekdedir. Mektûb-i Rabbânî.

Bu davet kimin? "Allahuekber Allahuekber". İşte büyüklüğüne nihâyet olmayan Allah'ın daveti. Sonra müezzin "Eşhedü en lâ ilâhe illallah" yani " "Ben şehâdet ederim ki O'ndan başka ibâdete lâyık ilâh yokdur" diyor. Sonra arkasından gene, "Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah" diyor. 

Müezzin ezân okuduğu vakit, Hakk Teâlâ müezzini tasdîk etmekdedir, yani müezzini dinlemekdedir. "Söyle! Söyle! Müezzin Efendi, hak konuşuyorsun, Hakk kelâmını söylüyorsun" diyor. Cenâb-ı Hakk bizâtihî müezzini tasdîk ediyor. Yeri Râmuzü'l-Ehâdis'dir, biraz karıştırıp bulursan görürsün. 

"Hayya ale's-salâh Hayya ales-salâh". Birinci Hayya ale's-salâh", mü'minlere, ikincisi namaz kılmayanlara, yani îmân etmeyenlere. "Salâha koşunuz, salâha koşunuz, geliniz". Birincisi mü'minlere, ikincisi onlara.

"Hayya ale'l-felâh Hayye ale'l-felâh". Birincisi yine mü'minlere, ikincisi inanmayanlara. "Gelin felâha!" Yani îmân edin diyor. Birini îmânda sebâta çağırıyor, tâata çağırıyor, takvâya çağırıyor, Allah'ı sevmeye çağırıyor. İkincisini nârdan kurtulmaya çağırıyor. 

Bitti, davet bitti. Sonra altında ne var? Altında imzâ var. "Allahuekber Allahuekber". İmzâsı o. "Lâ ilâhe illallah". "Benden başka ibâdete lâyık bir ilâh yokdur". 

Onun için müezzinin ağzından okunan ezân, Hakk Teâlâ'nın nidâsı ve O'nun davetidir, hemen icâbet eyle. Ömrünü boşa geçirme. Hakk'ın bu davetini ganâim bil, ganîmet bil, nimet bil, devlet bil, sâadet bil.