26 Şubat 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Bilâl-i Habeşî radıyallahu anh Hazretleri, hem müezzinlerin pîri hem de Peygamberimizin baş müezzinidir. Ezân-ı Muhammedî vaz' olunduğu zaman, Resûl-i Ekrem Efendimiz tarafından müezzin olarak tayin edilmiş ve ilk ezânı o okumuşdur. Sonradan başka müezzinler de tayin edilmiş fakat Bilâl-i Habeşî'nin yeri hep ayrı olmuş, hayâtı boyunca hazarda ve seferde Hazret-i Peygamber’in müezzinliğini o yapmışdır. Bunda sesinin güzelliğinden öte büyük bir hikmet vardır. Bu yazımızda bunu îzah etmeye çalışacağız.
Bilâl-ı Habeşî radıyallahu anh, siyâhîdir ve Habeş asıllıdır. Annesi ve babası köle oldukları için o da köle olarak dünyâya gelmişdir. İlk müslümanlardandır ve îmânını gizlemeyenlerdendir. Onun müslüman olduğunu öğrenen sâhibi Ümeyye bin Halef, İslâm'ın en azılı düşmanlarından biri olduğu için, ona akıl almaz işkenceler yapmış, onu dîninden döndürmek için Arabistan sıcağında öğle vakti kızgın kumlara yatırıp göğsüne ağır kayalar koydurmuşdur. Bilâl-i Habeşî'nin Allah'a îmânına ve Peygambere olan aşkına bakınız ki, o bütün bu eziyetlere sabretmiş ve dîninden dönmeyeceğini "Allahu Ehad Allahu Ehad" diyerek korkusuzca ilân etmişdir. Nihâyet Hazret-i Ebûbekir radıyallahu anh Efendimiz onu o zâlim müşrikden satın alarak âzâd etmişdir. Hazret-i Ömer'in, bu hâdiseye atfen "Ebûbekir efendimizdir, efendimizi âzâd etmişdir" dediği yani Bilâl-ı Habeşî için "Efendimiz" tabirini kullandığı bilinmekdedir.
Bilâl-i Habeşî radıyallahu anh, ashâbın ileri gelenlerindedir. Resûl-i Ekrem Efendimizin kendisini çok sevdiği, yanından hiç ayırmadığı ve onu medh ü senâ ettiği de bilinmekdedir. Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde, kendisine yardımcı olarak verilen on dört zâtın isimlerini sayarken Bilâl-i Habeşî'yi de zikretmişdir. Bir defasında Hazret-i Peygamber, "Bu gece cennetde, önümde senin pabuçlarının tıkırtısını duydum" diyerek, kendisine cennetlik olduğunu müjdelemiş, diğer bir seferinde de, "Yâ Bilâl! Kureyşliler sana kız vermezken, ben cennetde sana verilecek olan hurileri gördüm" buyurunca, Bilâl ağlayarak, "Yâ Resûllah! Ben cenneti, huriyi neyleyeyim, senin cemâlin bana kâfî" demiş ve bu sözüyle hem îmândaki kemâlini hem Resûlullah'a olan aşkını isbât etmiş ve Resûlullah'ı çok hoşnûd etmişdir. Yine bir defasında Efendimiz, ona hitâben "Yâ Bilâl! Allah katında senin gibi makbûl bir ümmetim olduğu için Allah'a hamd ediyorum" buyurmuşdur.
Mekke'nin fethinde Resûlullah'ın emriyle Ka'be'nin damına çıkarak ezân okuyan da odur, sabah ezânına "Es-salâtü hayrün mine'n-nevm /Namaz uykudan hayırlıdır" cümlesini ilâve ederek Resûlullah'ı hoşnûd eden ve o günden sonra bütün sabah ezânlarında bu cümlenin okunmasına sebeb olan da odur.
Bilâl-i Habeşî, Hazret-i Peygamber'in yanından hiç ayrılmamış ve müezzinlikden başka işler de yapmışdır. Efendimizin abdest suyunu tedârik etmek, sütre olarak kullandığı harbeyi taşımak, şahsî ihtiyaçlarını karşılamak, savaşlarda özellikle de geceleri Efendimizin muhafızlığını yapmak, gündüzleri gölgelenmesini sağlamak, yemek hazırlamak gibi birçok hizmetlerde bulunmuşdur. Bilâl-i Habeşî'nin hizmetleri bunlarla da sınırlı kalmamış, Resûlullah'ın emriyle beytülmâl işlerine bakmış, ödemelerle ilgilenmiş ve elçileri ağırlamak, seriyye kumandanlarına sancak vermek, Resûl-i Ekrem’in emirlerini halka duyurmak gibi işler de yapmışdır.
Bilâl-i Habeşî, Hazret-i Peygamber'in irtihâlinden sonra, hem ezân okumayı bırakmış, hem de Medîne'de durmak istememiş, cihâd için Şam tarafına gitmiş, o taraflardaki gazâlara iştirâk etmiş ve bir çok fetihlerde bulunmuşdur. Anlaşılıyor ki, o da her âşık gibi ma'şûkunun hasretine dayanamamış, tıpkı sevgilisine kavuşmak için can atan bir âşık gibi, bir an önce cân vermek istemiş, ne var ki, vuslat için bir müddet daha sabretmesi gerekmişdir. Hâsılı, Bilâl-i Habeşî, Resûlullah'a aşk ile bende olmuş, hep O'nun aşkıyla yaşamış ve yine O'nun aşkıyla yanarak O'na vâsıl olmuşdur.
Ay yüzünden mazhar-ı envâr-ı îmân olduğum
Ey edüp ümmîd-i lutfun şâd u handân olduğum
Ey kemâl-i şefkatinden 'afv-ı cûyân olduğum
Ey ki derdinden şifâ-bahş-ı dil ü cân olduğum
Ey ki tîğ-i çeşm-i "mâ zâg"ına kurbân olduğum
Görme lâyık hûn-i hasret içre galtân olduğum