"Müferridûn" Hadîs-i Şerîfi Hakkında
16 Nisan 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Gerek Sahîh-i Müslim'de gerek diğer muteber hadîs kaynaklarında zikredilen bu hadîs-i şerifin ma'nâsı şöyledir :
Resûl-i Ekrem Efendimiz " سَبَقَ الْمُفَرِّدُونَ Sebekal müferridûn / Müferridûn öne geçti" buyurunca "Yâ Resûlallah! müferridûndan kasdınız nedir?" diye sormuşlar...Efendimiz "الذَّاكِرُونَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتُ Ez-zâkirînallahe kesîran ve'z-zâkirât / Allah'ı çok zikreden erkek ve kadınlardır" buyurmuşlardır...
Hadîs-i şerîfdeki "Sebeka" yani "öne geçti" lafzı ile kasdedilen, ma'nen önde olma vasfı, Kur`ân-ı Kerîm'de "Sâbikûn" olarak geçer...Sûre-i Vâkıa'daki "Ves-sâbikûne's-sâbikun ülâike'l mukarrebûn" yani "Öne geçenler var ya işte o öne geçenlerdir Allah'a yakın olanlar" âyetleri bu zevât hakkındadır...Ümmetin ileri gelenleri yani ma'nen en ön safda bulananları diye tarif edebileceğimiz bu zevât, zikrullaha müdâvim olanlardır...Sôfiyye hazerâtının sâlikleri hep zikrullah ile meşgûl etmeleri ve seyr-i sülûkun başdan sona zikrullah üzerine binâ edilmiş olması da hep bu sebebledir...
Hadîs-i şerîfin elfâzındaki "Müferridûn" kelimesine gelince...Lugat ma'nâsı itibarıyla yalnız kalmak, inzivâya çekilmek demek olan "tefrîd" kökünden gelir ve uzlete çekilerek ibâdet edenler anlamına gelir...Istılahda ise, ister tek başına, ister kalabalık içinde olsun, Hakk'ı unutmayan dâimâ Allah ile berâber olduğunu bilen kimseler demekdir ki zikrullahın hakîkati de zâten budur...Resûl-i Ekrem Efendimizin bu iki sıfatı birleştirmeleri yani zikrullah ile uzletin bir arada oluşu da bu ince ma'nâyı işâret etmekdedir...
Görüldüğü gibi, son derece muhtasar olan bu hadîs-i şerîf aslında pek derin ve ince ma'nâlar ihtivâ etmekdedir..
Yeri gelmişken söylememiz gereken diğer bir husus da, Resûl-i Ekrem Efendimizin hadîs-i şerîflerinin dâimâ Kur`ân'a mutâbık olması ve üstelik Kur`ân âyetlerinde icmâlen veya işâreten bildirilen, bizim anlayamadığımız hususların şerhi mâhiyetinde olmasıdır...Ehâdis-i nebeviyye ile âyât-ı Kur`âniyye arasındaki irtibâtı bilmeyenler hadîsler ayrı, Kur`ân âyetleri ayrı zanneder...Halbuki bunlar birbirlerine birebir mutâbıkdır...Bunun delîli de yine Kur`ân-ı Kerîm'dedir...Bu husus, ResÛl-i Ekrem Efendimiz hakkındaki "vemâ yentıku ani'l-hevâ in hüve illâ vahyün yûhâ" yani "O, kendi nefsinden konuşmaz ancak kendisine vahy edileni söyler" meâlindeki âyetler ile sâbitdir...
Listeye geri dön