2 Ağustos 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Muhabbet, Kur`ân'da var. "قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ kul in küntüm tuhibbûnallâhe fettebi'ûnî yuhbibkümüllâh, söyle kullarıma beni seviyorlarsa, sana tâbi olsunlar Habîbim Muhammed ki onları ben seveyim". Bak, muhabbet. Gene bir yerde, "Onlar Allah'ı severler, şiddetle Allah'ı severler" var Kur`ân-ı Kerîm'de. Bir muhabbet var, bir de şiddetli sevmek. Şiddetli sevmeğe, aşk derler.
Aşkın da şuabâtı vardır. Bir veleh makâmı vardır. Veleh makâmına geldiği vakitde, bazen kâdının eline düşerse, o aşk sâhibini katl eder kâdı. Veleh makâmında, nereye bakarsa sevgilisini görür. Kimi görürse. Hallâc'ın "Ene'l-Hakk" meselesi odur. Veleh makâmına geldiği vakitde, neye bakarsa, kime bakarsa sevgilisini görür. Tarîfi de böyle oluyor. Muhârebe zamânında evlâdını kaybeden bir ana, muhârebeden sonra ufak çocuk gördüğü vakitde, kendi çocuğu zanneder, nereye koşarsa. Ana şefkatiyle, muhabbetiyle. Ona teşbîh ediyorlar, misâl olarak.
Meselâ "Levlâke levlâk lemâ halaktü'l-eflâk". Bu hadîsin elfâzı mevzû olabilir. Manâ bakımından mevzû değildir, elfaz bakımından mevzûdur bu hadîs-i kudsî. Manâsı doğrudur. Şimdi, burada muhabbet var. İkincisi. Allahu Teâlâ Hazret-i Dâvûd'a, hitâb etdiği vakitde, "Ben gizli bir hazîne idim, bana, benim zâtıma sevdirildi, kendimi meydana koymak" diyor, "Onun için mahlûkâtı halk etdim, kendimi bildireyim diye" diyor. "Sevdirildi" diyor, muhabbetle iş başlıyor. Bizde var muhabbet.