12 Eylül 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
İnsanlarda sevgi hassası çokdur. İnsanın evlâdına sevgisi vardır, Allah'a sevgisi vardır, Peygamber'e sevgisi vardır, sevdiğine sevgisi vardır, karısına sevgisi vardır, kocasına sevgisi vardır. Bu sevgiler hep derecât iledir. Evlâdına sevgisi şefkatinden, Allah'a sevgisi Hakk'a muhtâc olduğundan ve Hakk'la yaşamak ve Hakk'la olmak dolayısıyladır. Peygamber'e sevgisi îmânındandır. Karısına sevgisi şehvetindendir. Bidâyetde şehvetle başlar fakat sonra rahmet ve şefkate döner. Dervîşânın arasında bulunan muhabbet, muhabbetullahın tezâhürüdür. Yani Allah'ı sevmenin tezâhürüdür. Mâdem ki dervîş Allah'ı seviyor, bütün dervîşler Allah'ı seviyorlar, hepsi Allah'ı sevdiklerinden dolayı birbirlerini severler, Allah o muhabbeti onlara ihsân eder.
Aşk ve muhabbet, insanların irâde-i cüziyyesinde değildir yani senin anlayacağın, insanların isteğinde değildir. Aşk ve muhabbet, Hakk tarafından verilir. Yani kalbin temâyülü, kalbin meyli insanların irâdesinde değildir. Şimdi, böyle olunca, dervîşânın arasındaki muhabbeti Allah onlara ihsân ediyor. Onlar kisb etmeden, onlar arzu etmeden Allah onlara bu muhabbeti verir. Çünkü muhabbet, Allah'ın kudretindedir. İrâde-i cüziyyede değil, irâde-i külliyyededir yani. Küllî irâde var ki Hakk'ın irâdesi. Cüzî irâde var, bizim irâdemiz. Aşk ve muhabbet, cüzî irâdede değildir. Sen beni seversin, ben seni sevmem.
Bu muhabbet üç kısımdır. Bir muhabbet vardır, insan yemeden, içmeden, uyumadan yaşamadığı gibi sevgilisini görmeden duramaz. Çünkü helâk durumundadır. Su içmese bir adam, yaşayamadığı gibi. Hava almadan yaşayamadığı gibi. Yemeden yaşayamadığı gibi. O da sevgilisini görmeyince duramaz. Birinci muhabbet budur. İkinci muhabbet, ihtiyâcı olduğu vakitde sevgilisini görür. O sevmek değildir, menfaatidir. Meselâ insan yüznumaraya muhabbetlidir. Neden? İhtiyâcını görmek için. İhtiyâcını gördü mü oradan çıkar dışarıya. Bir dahaki ihtiyâcına kadar bir daha oraya varmaz. Üçüncü muhabbet nezle gibidir. Sen beni seversin, ben seni sevmem, nezleden kaçar gibi senden kaçarım ben.
Muhabbetlerin karşılıklı olması lâzımdır. Dervîşlikdeki muhabbet karşılıklıdır. Allah bu muhabbeti dervîşlerin kalbine koymuşdur, onlar birbirlerini severler. Allah'ın verdiği bir mevhibe-i ilâhîdir, Allah'ın bir hediyesidir yani. Onun için severler birbirlerini.
Allah sevgilerinden gayrı sevgilerin hepsi geçicidir, fânîdir yani geçicidir. Meselâ bir kadını seversin, gençken, güzelken. Yaşlandı mı ondan derhal yüzünü çeviriyorsun. "Hayır çevirmedim" dedin, öldü, beraber kabre girmezsin. Demek ki o sevgi fânîdir. Çocuğa karşı şefkatin ve sevgin vardır. Bu da bir müddet için böyledir. Yarın çocuğun sana âsî olup isyân etdiği vakitde, yâhud sana karşı çıkdığı vakitde, ona karşı kalbinde bir soğukluk hissedersin. Aşk sarsılır yani. Onun aşkı da fânîdir. O da gelip geçicidir. Annene babana da kezâ böyledir. Zîrâ anneye babaya olan muhabbet ve hürmet de böyledir ama bir sevgiliyle anlaşırsın, sevgili der ki, "Anneni istemiyorum, babanı istemiyorum" der, sen anneni babanı bırakır sevgilinle gidersin. Bu sevgiler hepsi fânî sevgilerdir. Allah sevgisi ise bâkîdir. Hayatda, kabirde, mahşerde Allah sevgisi ile beraber olursun. O ebedî sevgidir.
Ve hayatımızda biz bunun içinde yaşamakdayız. Bunu da îzâh edebilirim yani. Meselâ bir adam memûrdur, âmirdir, büyük vazîfeleri vardır filan, halkın arasında yükselmişdir, onun bir takım dostları vardır etrâfında. O adam o vazîfeden düşdü mü, dostların bir kısmı onu terk ederler. Çünkü onların aşkı, muhabbeti o zâta değildir, onun vazîfesindedir. Güzel bir adam, etrâfında dolaşanlar olur. O güzelliği solup hastalandı mı, bir çok insan onu terk eder. Onlar o zâtın sevgilisi değildir, onun gençliğinin, güzelliğinin sevgilisidir. O zâyi oldu mu o da gider. Velhâsıl, bunu daha uzatırsak böyle uzar bu gider. İnsanlardan hiç ayrılmayan sevgi, vazîfede, vazîfeden düşmüş, zengin, fakîr, hasta, sıhhatli, hiç ayrılmayan sevgi, Allah sevgisidir. Tasavvuf, halka bunu telkîn eder. O sevgi seninle beraber, kabirde seninle beraberdir. İnsanın en sevgili arkadaşı, kabre kadar insanı götürür ve orada iki damla gözyaşı döker, bırakır gelir, seninle beraber kabre girmez. Ama Allah sevgisi kabirde de seninle beraber, mahşerde de seninle beraber, cennetde de seninle beraberdir.
Allah bizi kendi muhabbetinden, aşkından ayırmasın. Çünkü kul fânîdir, Allah bâkîdir. Nasıl olur, fânî bâkî olana âşık olabilir? Allah kula tâlib olur. Allah kulu sever, kul da Allah'ı sever. Allah aramızdaki bu sevgiyi bizden almasın, dâimâ Allah'ın aşkında, Allah'ın muhabbetinde olalım.
www.muzafferozak.com