Muhabbetin Dereceleri

14 Aralık 2017 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet
"ﻣﺤﺒّﺖ Muhabbet" Arapça "ﺣﺐّ Hubb" kökünden gelir, "sevgi" demekdir. Muhabbetin bir kaç derecesi vardır. Şöyle ki :

1. Meyl : İlgi duymak, yönelmek demekdir. Meyl, muhabbetin başlangıç seviyesidir. Ancak her meyl muhabbete dönüşmez çünkü bu derecede meyledilen şeye duyulan arzu henüz yeterince kuvvetli değildir. Muhabbete dönüşmeyen temâyüllere heves denir. Buna şöyle bir misâl verebiliriz. Birisi bir kitap okur, bir sohbet dinler, bir zikir meclisine iştirâk eder ve o kişide Allah'ı zikretmeğe, Allah'ı tanımağa bir meyl oluşur. Fakat bu istek çok kuvvetli bir istek olmadığı için başka bir tesir ile hemen ortadan kaybolabilir. 

2. Muhabbet : Meyl derecesine göre daha kuvvetli bir istek ifâde eder. Bir önceki misâlden gidecek olursak, kişi Allah'ı zikretmekden zevk alır, fırsat buldukça zikir meclislerine gider. Muhabbetin alâmet-i fârikası şudur ki, muhabbet ettiği şeyle meşgûl iken keyif alır fakat uzak kalınca derd etmez. Muhabbetin bu derecesi de zayıfdır ve menfî tesirlerle kolayca yok olabilir.

3. Meveddet : Meveddet, muhabbetin kalbde kökleşmesidir yani kişinin muhabbet ettiği şeye. Bu bağ oldukça kuvvetlidir öyle ki kişi artık neye muhabbet ediyorsa ondan kolay kolay vazgeçmez. Allah'ı seven kişinin O'nun zikrinden hiç vazgeçmemesi, namazı, ibâdeti hiç terketmemesi buna misâldir. "وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ" ve " قُل لَّا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبَى" âyet-i kerîmeleri bu mertebeye işâret eder.
4. İştiyâk : Şevk, kökünden gelir. Sevilen şeye kuvvetli bir arzu duymak demekdir. "وَمِنَ النَّاسِ مَن يَتَّخِذُ مِن دُونِ اللّهِ أَندَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّهِ وَالَّذِينَ آمَنُواْ أَشَدُّ حُبًّا لِّلّهِ" âyet-i kerîmesindeki "eşeddü hubben lillah" bu dereceye işâret eder. Allah'ı iştiyâk ile sevenler, O'nun zikrinden hiç ayrılmak istemez. 

5. Aşk : Muhabbetin en ileri derecesidir. Âşık, sevdiği için her şeyi göze alabilen, her şeyini sevdiği uğruna fedâ edebilen kişidir. Âşıkların alâmet-i fârikası budur. Bir diğer alâmeti de şudur ki, âşık olan kişi, sevdiğini görünce şâd olur, zevk ile coşar, sevdiğinden uzak düşünce mahzûn olup âh u zâr eder. Aşkı muhabbetden ayıran en mühim fark da şudur ki âşığın kabinde bir tek ma'şûk vardır birden fazla ma'şûk olamaz. Halbuki insanın kalbinde bir çok muhabbet bir arada olabilir. Sûre-i Yûsuf'daki, "وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدِينَةِ امْرَأَةُ الْعَزِيزِ تُرَاوِدُ فَتَاهَا عَن نَّفْسِهِ قَدْ شَغَفَهَا حُبًّا إِنَّا لَنَرَاهَا فِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ" âyet-i kerîmesi aşka işâret eder.

6. Derd : Muhabbetin cünûn derecesidir. Mecâzî aşkda buna kara sevdâ derler. Derdi aşkdan ayıran şudur ki, derd çeken âşık sevdiğini görünce de mahzûndur görmeyince de. Böyle bir âşıka vuslat dahî kâfî gelmez.

Gerçi insan her şeye muhabbet edebilir ancak bizim maksadımız, insanın insana ve insanın Allah'a muhabbeti üzerinde durmak ve sizlere kendinizi tartabileceğiniz bir ölçü vermekdir. Dileyen herkes bu ölçülere bakarak, Allah'a, Peygamber'e veya mürşidine ne derece muhabbet ettiğini kolayca ta'yîn edebilir.


Aşk imiş her ne vâr âlemde
İlm bir kîl ü kâl imiş ancak
Listeye geri dön