2 Kasım 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Çü Hakk emr etdi dön dedi ki Kuds'den Ka'be'ye anı
Ne Ka'be belki kevneynden çeküpdür cezbeye anı
Velî ger rûh-i a'zamdı getirdi kubbe-i cisme
Eğerçi sırr-ı ekberdi geçirdi cübbeye anı
Çün oldur nûr-ı lâhûtî n'ider bu resm-i nasûtu
Çün olmuşdur harem ana ki darü'l-mülk-i Rabbânî
Ki zîrâ vâcid ü mevcûd edinmişdir onu kıble
Ona ikbâl eder evvel kamu fevkânî tahtânî
Çü Hakk'dır Zâhir ü Bâtın budur pes mazhar-ı evvel
Çü Hakk'dır Evvel ü Âhir budur pes maksad-ı sânî
Cemâlin görrneğe ol zât edinmişdir onu mir'ât
Anınçün feyz-i akdesden yaratdı 'aklını cânı
Buna da 'âlem-i kevni yaratdı kıldı âyîne
O yüzde gözüken bu yüz bu yüzde vech-i Sübhânî
Yaratdı Âdem'i dedi "nefahtü fîhi min rûhî"
Velî gaybe halîfe bu şehâdet mülkünün hânı
Ki zirâ bir sadefdi ol kim ondan çıka bu cevher
Ne cevher cevher-i evvel ne evvel ferd-i Yezdânî
Getirdi rûhunu gaybdan şehâdetden dahi cismin
Ki zâhir ola bâtından bu cem'iyyetde îzânî
Pes idrâk etdi gayb ile nedir bâtın onu bildi
Şehâdetle nedir bildi bu zâhir mülkde seyrânî
Çü kendi Zü'l-Celâl idi bırakdı heybetin buna
Çü kendi Zü'l-Cemâl idi pes ünsün kıldı erzânî
Mukaddes pâdişâh idi hicâbı nûr-ı a'zamdı
Eğer keşf etsedi anı yakaydı halkı insânî
Sıfâtın cümle feyz etdi hemân kıldı vücûb-ı zât
Velî çün kıldıdı mir'ât yüzüne bu yüce şanı
Bilirsin gözgüde bir zât eğerçi gösterir sûret
Velâkin gözgü yâ sûret ne bilsin adı vü sanı
Bilen kendözünü oldur ki gözgüye nazar eder
"Fe leyse ya'lemu mallahu illallahu" feyzânî
Kemâl-i kudretin gör kim bu mir'âta nazar kıldı
Ki her kim gördü bu hânı göre lâ şekk o sultânı
Anı cümle 'avâlimde halîfe kodu kendüye
Kemâlin eyledi izhâr bu yüzden cümle hattânı
Anınçün şol ki 'ârifdir Muhammed kim durur bildi
Anınçün şol ki kâmildir ana etmişdir iz'ânı
Pes anı 'âlem-i mülke risâlet verdi gönderdi
Anınla eyledi mümtâz ki kâfir müslim olganı
Husûsâ mu'cizât ile müeyyed eyledi tâ kim
Bile hak anı peygamber kimin vâr ise 'irfânı
Anı çok mu'cizât ile mükerrem eyledi illâ
Cemî' mu'cizâtından mu'azzam kıldı Furkân'ı
Ki zîrâ mu'cizâtı Hakk ikiye mükasım kıldı
Biri hissiyyedir anın biri 'akliyye imkânı
Şu kim hissiyyedir verdi cemî' enbiyâya Hakk
Kim isbât edeler Hakk'ı anınla halka 'aklânî
Şu ki 'akliyyedir anı Habîbine edüpdür has
Ki zîrâ a'lemü'l-halkdır bilüpdür 'ilm-i Rahmân'ı
Husûsâ ümmeti anın kamu ümmetden eşrefdir
Ki zîra cümle kâmildir bilirler kasd-ı Mennân'ı
Ma'ârif gülsitânında sunarlar bâde-i tesnîm
Hakâyık selsebîlinden içerler âb-ı hayvânı
Anınçün şir'atin a'lâ edüpdür hep şerâyi'den
Anınçün hüccetin garrâ edüpdür verdi bürhânı
Anınçün ümmet efdaldir Muhammed halkdan efdaldir
Anınçün öğdü Kur'ân'da edüp dillerde i'lânı
Anınçün cümle mevcûdât sever vü ümmeti şâha
Anınçün dünyeden yeğdir en ednâ cimri uryânı
Mu'cizâtına anın yokdur hisâb
Kendi 'ayn-ı mu'cize sâhib-kitâb
Madde-i 'alem ona münkâd idi
Mu'cizâtından murâd irşâd idi
Mu'cizâtından birisi bu kim ay
İki pâre oldu sankim iki yay
Nakl eder Kâdî İyâz ender-Şifâ
Ümmü Seleme evinde Mustafâ
Kim Ali'nin dizine yatmış idi
Gün dahi varmış inip batmış idi
Çün güneş dolandı açdı gözünü
Pes Ali'den yana tutdu yüzünü
Dedi kıldın mı namazı yâ Ali
Dedi kılmadım edeb kıldım velî
Gördü gün batmış cihan olmuş habeş
Doğ dedi doğdu gerü derhal güneş
Tâ Ali kıldı namazını tamâm
Vardı dolandı geri gün ey hümâm
Hem geri Kâdî İyâz nakl eyledi
Kim Şifâ'sında bu sözü söyledi
Geldi bir a'râbî dedi yâ Resûl
Vâr idi bir kızcağızım öldü ol
Ger kızım dirgüresin anı bulam
Pes elinde ben dahi mü'min olam
Vardı kızın kabrine ashâb ile
Atası vü anası kızın bile
Dedi yâ kız diril emrullah ile
Tâ seni atan göre mü'min ola
Geldi âvâz pes kabirden söyledi
Kim ulaşdı cânım Allah'a dedi
Yâ Resûlullah dilerlerse necât
Mü'min olsunlar bulalar tayyibât
Geldi tefsîr içre bir nakl-i sahîh
Vârid oldu sıdkına nass-ı sarîh
Çün Medîne şehrine etdi karâr
Doldu nasr u 'izz ile şehr ü diyâr
Adı Yesrib'di anın Tâbe kodu
Ya'ni fâsid idi Taybe okudu
Her tarafdan geldi ashâb-ı kibâr
Pes hücûm eyledi ahzâb-ı şirâr
Meşveret kıldı pes ashâb ile ol
Kim ne tedbîr ede ahzâb ile ol
Dedi Selmân bunda ne kızmak gerek
Şehre bir hendek kesip kazmak gerek
Hendeği kazmağa oldular tutaş
Çıkdı nâgah bir katı ak ulu taş
Gördü ol taşda nebî bu hâleti
Aldı Selmân'ın elinden âleti
Urdu taşı sıdı ondan çıkdı berk
Şöyle kim şehr oldu düpdüz nûra gark
Gördü nûru Hakk'a tekbîr eyledi
Bile ashâb sıdka tekbîr eyledi
Üç kez urdu taş üç kez oldu nûr
Dediler Allahuekber doldu nûr
Geldi Selmân yâ Resûlallah dedi
Atam anam yoluna olsun fedâ
Nesne gördüm görmemişdim onu hiç
Ömrümün içinde işbu şânı hiç
Sordu ashâbına kim hiç siz dahi
Dediler kim öyle gördük biz dahi
Dedi evvel defa çün kim çıkdı nûr
Gördüm anda hem medayin hem kusûr
Ol medayin cümle Kisrâ'nın idi
Hîre'deydi ol kusûr anın idi
Anda ol kasr u medayin sûreti
İtler azusu gibidi hey'eti
Dedi Cebrâil ki hükmün iriser
Ümmetin ol ile feth irgüriser
Çün ikinci kerre urdum taşı ben
Gördüm ol nûr içre içi dışı ben
Rum elinin kasrı hep oldu 'ayân
Cümlesi kızıl idi belki beyân
İtler azusu gibiydi hep saray
Ya'ni yüce kasr idi agleb saray
Dedi Cebrâil ki hem bu illeri
Ümmetin feth idiserdir serseri
Çün üçüncü darbı kıldım çıkdı berk
Şöyle kim yer yüzü oldu nûra gark
Görmüşem San'a kusûrun anda hem
İtler azusuna benzerdi behem
Dedi Cebrâil ki hem San'a yerin
Ümmetin feth idiserdir yer yerin
Gördü çün kim bu işârâtı kim erdi Mustafâ
Pes dedi edin beşârâtı buyurdu Mustafâ
İşitüp anı kamu ashâb ferahnâk oldular
Dediler elhamdülillah mev'id-i sıdk-ı safâ
Nasra va'de eyledi hasr olmuş iken bize Hakk
Çün ki va'de eyledi lâ şekk eder 'ahde vefâ
Nice etmeye vefâ çün sâdıku'l-kavl eyledi
Kevkeb-i burc-ı belâgat kubbe-i mâh-ı rızâ
İşitüp dedi münâfıklar 'acebdir işbu iş
Kim Muhammed va'de-i bâtıl kılar ister bekâ
Tâ haber verir ki gördüm ben medâyin hem kusûr
Ümmetim feth idiser der 'âlemi edüp gazâ
Şimdi kendi korkusundan dürüşüp hendek kazar
Kandalı Rum u Medâyin kandalı arz u semâ
Geldi pes Kur'ân buyurmuş Hakk Te'âlâ vahy edüp
Bildirüp ehl-i nifâkın hâlini edüp edâ
Kâlallahu Sübhânehû 'Azze ve Celle :
Geldi hem Kur'an "kulillahümme" dedi emr edüp
"Mâlike'l-mülk"sün ki "tü'ti'l-mülke" digil "men teşâ"
Ya'ni kime diler isen mülkünü sensin veren
Kimden almak ister isen mülk senin sensin Hudâ
Kimi dilersen 'azîz edersin onu bî-nizâ
Kimi dilersen zelîl edersin onu bî-nevâ
Hayr u şer hükmündedir her şeye çün sensin Kadîr
Muktedirsin Kâdir ü Kayyum u Hayy zü'l-kibriyâ
Gündüzün sâ'atını artuk kılıcak gecede
Gecenin sâ'atını eksik kılarsın fi'l-mesâ
Gecenin sâ'atını artuk kılıcak gündüzün
Gündüzün sâ'atını eksik kılarsın der-ziyâ
Kudretinle yaratırsın ölülerden diriler
Dirilerden hem ölüler yaratırsm bî-hatâ
Kime dilersen verirsin rızkın onun bî-hisâb
Zîrâ sensin Hâlik u Rezzâk u Mu'tî pür-'atâ
Geldik imdi hendeği kazmağa meşgûl oldular
Çıkdı onda bir katı yer çekdiler külfet ana
Pes mübârek karnına bağladı bir taşı Resûl
Üç gün oldu kim ta'âm tatmadı ol hayrü'l-verâ
Gördü onu Câbir-i Ensârî doldu gözü yaş
Geldi ehline dedi üç gündür açdır Murtazâ
Dedi ehli uşda bir sâ' arpa vardır bir koyun
Dedi Câbir arpayı un eyledim çün tûtiyâ
Hem koyunu pişirüp hâzır müheyyâ eyledik
Geldim i'lâm eyledim çün bildi şâh-ı enbiyâ
Dedi pes yâ ehl-i hendek Câbir irgürmüş ta'âm
Tîz gelin kim da'vet etdi eyledi bize salâ
Câbir'e buyurdu kim tâ gelmeyince ben size
Aşı indirmen hamîre eylemen hiç ibtidâ
Geldi çün ashâb ile kondu oturdu menzile
Pes çıkardım ol hamîri gördü çün şemsü'd-duhâ
Tîz mübârek ağzının yarın tükürdü ana ol
Dedi aşı yere indirmen kim olsun ol gıdâ
Cümlesi aşı yediler doydular hamd etdiler
Anda bin ashâb ile gelmiş idi ol mehlikâ
Hem gerü vallahi aş yerinde kaynardı tamâm
Hem gerü etmek yerinde olmamışdı hiç fenâ
Çünki bu mu'ciz dahi oldu 'ayân hep gördüler
Bildiler k'anın imiş 'âlemde fazl ile ulâ
Biz gerü bu kıssaya geldik ki hendek bitdi çün
Geldi on beş bin 'arab kondu kuşatdılar fezâ
Kim Kureyş idi Kinâne kavm-i Gıtfân'dı Yehûd
Hem Kureyze hem Nudayr u cümlesi ehl-i hevâ
Çıkdı pes andan Resûl üç bin sahâbe tutdu saf
Tâ ki hasr oldu yiğirmi yedi günde intihâ
Bes bela artdı Resûlullah dururdu muntazır
Kim ne takdîr ede Allah ne ere hükm-i kazâ
Nâgehân bir gece esdi bir sabâ yeli katı
Târümâr eyledi çetr ü cübbe vü kubbe kabâ
Odların yele savurdu koydu başlarına su
Yüzlerine saçdı toprak esdi çün bâd-ı sabâ
Şol kadar geldi melekler kim kuşatdı askeri
Bin melekdi geldi tekbîr eyledi Hakk'a senâ
Çün kim ahzâb sındı ma'lûm eyledi onu Resûl
Gördüler ashâb onu neye erişdi mâcerâ
Hamd edüp Allah'a çok şükr etdiler eltâfına
Kim Resûl'ün kıldı i'zâz etdi mansûrü'l-livâ
Geldi pes Kur'ân buların eyledi sözün beyân
Kim nice nasr eyledi müminlere ol reh-nümâ
Kâlallahu Sübhânehû 'Azze ve Celle :
Gördüler bu mu'cizâtı dahi bildi cümle halk
Kim anınçün yaradılmış tâ ulâ tahte's-serâ
Hakk anı niçün müeyyed kılmaya i'zâz edüp
Çün kim anınçün yaratdı her ne kim var mâsivâ
Belkim anın hürmetine bî-nihâyet fazl edüp
Göstere bize cinânında cemâlin müntehâ
Döndü hendekden Resûl ashâb ile
'İzz ü nasr u yümn ü feth-i bâb ile
Çün kim ahzâb sındı buldular felâh
Geldi Zeyneb evine kodu silâh
Durdu Zeyneb başını yurdu anın
Yudu nısfın nısfına erdi anın
Öğle vaktiydi kim erdi Cebrâil
Türlü evsâf ile girdi Cebrâil
Başına sarmış imâme ak latîf
İnce istebrak idi berrak latîf
Bir at üstüne olupdu ol süvâr
K'adı Hayzum idi kaddi şâhvâr
Örtüsü dibac ile tarsî' idi
Hem kadîfe gâşiye taktî' idi
Gerçi kondurmazdı üstüne gubâr
Lâkin konmuş idi atına gubâr
Atının tozun siler idi Resûl
Hâlini bilmek diler idi Resûl
Dedi ahzâbı kovardık geldim uş
Kim seni başın yur iken buldum uş
Oldu uşda şimdi kırkıncı sabâh
Kim meleklerle çıkarmadık silâh
Sen silâhı tîz soyunmuşsun revân
Hem gazâdan tîz doyunmuşsun revân
Hakk Te'âlâ emr kıldı tururu
Yuına başın dedi bildir kancaru
Dedi eınr etdi Benî Kureyze'ye
Dinle kim n'itdi Benî Kureyze'ye
Vardım anda kat'-ı esbâb eyledim
Sizin içün feth-i ebvâb eyledim
Onları zelzâl içinde koymuşam
Bâllerin belbâl içinde koymuşam
Size onu Hakk ganîmet eyledi
Pes Resûlullah 'azîmet eyledi
Sancağı verdi Ali'nin eline
Tanrı arslanı velînin eline
Dedi asrı her ki sözüm işide
Kılmasın illâ Benî Kureyze'de
Çıkdılar çün kim Medîne dârını
Gördüler gökde gubâr âsârını
Bildiler kim Cebrâil'in askeri
Toz kopardılar havada leşkeri
Uğradı ol yolda bir kavme Nebî
Kim silâhını tamâm giymiş hepi
Dedi kim buyurdu bu işi size
Dediler emr eyledi Dihye bize
Ak katıra binmiş idi ol hümâm
Örtüsü dibâc kadîfeydi tamâm
Dedi Cebrâil'di buyurmuşdu ol
Dihye'nin sûretine girmişdi ol
Yolda abdest aldı kondu kondular
Gördüler su yok Resûl'e döndüler
Dediler kim yâ Resûlallah sebîl
Senden artık kimsede yokdur su bil
Pes eline aldı bardağını ol
Bardağına sokdu parmağını ol
Akdı parmaklar arasından sular
Çeşmeler gibi yerin yüzün sular
Câbir-i Ensârî aydur ey amû
İçdik abdest aldık ol sudan kamu
Dediler kim kaç kişi vâr idiniz
Ol seferde bile siz yâr idiniz
Dedi yüz bin olsavüz yeter idi
Lâkin yüz on beş sahâbe vâr idi
Gördüler bu mu'cizâtı dahi halk
Kim ona erzânî kıldı anı Hakk
Gerçi ederlerdi evvel i'timâd
Dahi muhkem oldu lâkin i'tikâd
Erdi bârî ol Resûl-i Kirdgâr
Etdi ol kavmi yiğirm'beş gün hisâr
Aldı sonra kal'ayı cebr ile ol
Meşveret eder idi Cibrîl'e ol
Cümle düşvâr işler Allah'a yesîr
Aldılar anda dokuz yüz var esîr
Döndüler gerü gazâdan gânimîn
Âb-ı rûy ile ferahnâk sâlimîn
Emr kıldı kazdılar hendek revân
Kesdiler baş dökdüler andak revân
Mâli kısmet eyledi bir bir nasîb
İki atlıya yayaya bir nasîb
Hicrete beşincideydi bu gazâ
Âhir-i Zilkadede işbu gazâ
Mu'cizâtına anın yokdur 'idâd içre hisâb
Etdiler ammâ sahâbe üç binini ihtisâb
Biz dahi bu cümleden bir nicesin arz eyledik
Tâ ki 'âşıklar temâşâ edeler açdık nikâb
Mu'cize her kim nebîdir sıdkına olur delîl
Şöyle kim gündüz yüzüne hüccet olur âfitâb
Mu'cize ger bir dahi olursa yeter sıdkına
Gösterüpdür hod Muhammed mu'cizâtı bî-hisâb
Siyyemâ kim ceyyididir kâinatın 'ilm ile
Es'adıdır mümkinâtın hücceti fazl-ı hitâb
Sıdkına Kur'ân yeter kim Hakk sözüdür şübhesiz
Zîrâ a'lâ-yı belâgatde denilmişdir kitâb
Şöyle kim cinn ü beşer mislinde 'âciz kaldılar
Tâ ki bildiler kelâmullah imiş bî-irtiyâb
Pes anı Hakk bildik âmenna ve saddaknâ dedik
Sözünü sıdk ile tasdîk eyledik bî-1zdırâb
Çün beyân etdik anın sıdkını isbât eyledik
Mu'cizâtın rûşen etdik size hem çün mâhitâb
Hem sözümüz ona ermişdi kim etmiş idi gazâ
Pes gazâsından dahi söyleyelim bir kaç lübâb
Zîrâ maksûdumuz oldur kim kemâlâtı anın
Erişe 'âlemlere keşf ede cânlardan hicâb
Yazıcıoğlu Mehmed Efendi
Kuddise Sırruh