Muhammediyye'nin Mucizât-ı Nebî Faslı

2 Kasım 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

Muhammediyye

Çü Hakk emr etdi dön dedi ki Kuds'den Ka'be'ye anı
Ne Ka'be belki kevneynden çeküpdür cezbeye anı

Velî ger rûh-i a'zamdı getirdi kubbe-i cisme
Eğerçi sırr-ı ekberdi geçirdi cübbeye anı

Çün oldur nûr-ı lâhûtî n'ider bu resm-i nasûtu
Çün olmuşdur harem ana ki darü'l-mülk-i Rabbânî

Ki zîrâ vâcid ü mevcûd edinmişdir onu kıble
Ona ikbâl eder evvel kamu fevkânî tahtânî

Çü Hakk'dır Zâhir ü Bâtın budur pes mazhar-ı evvel
Çü Hakk'dır Evvel ü Âhir budur pes maksad-ı sânî

Cemâlin görrneğe ol zât edinmişdir onu mir'ât
Anınçün feyz-i akdesden yaratdı 'aklını cânı

Buna da 'âlem-i kevni yaratdı kıldı âyîne
O yüzde gözüken bu yüz bu yüzde vech-i Sübhânî

Yaratdı Âdem'i dedi "nefahtü fîhi min rûhî"
Velî gaybe halîfe bu şehâdet mülkünün hânı

Ki zirâ bir sadefdi ol kim ondan çıka bu cevher
Ne cevher cevher-i evvel ne evvel ferd-i Yezdânî

Getirdi rûhunu gaybdan şehâdetden dahi cismin
Ki zâhir ola bâtından bu cem'iyyetde îzânî

Pes idrâk etdi gayb ile nedir bâtın onu bildi
Şehâdetle nedir bildi bu zâhir mülkde seyrânî

Çü kendi Zü'l-Celâl idi bırakdı heybetin buna
Çü kendi Zü'l-Cemâl idi pes ünsün kıldı erzânî

Mukaddes pâdişâh idi hicâbı nûr-ı a'zamdı
Eğer keşf etsedi anı yakaydı halkı insânî

Sıfâtın cümle feyz etdi hemân kıldı vücûb-ı zât
Velî çün kıldıdı mir'ât yüzüne bu yüce şanı

Bilirsin gözgüde bir zât eğerçi gösterir sûret
Velâkin gözgü yâ sûret ne bilsin adı vü sanı

Bilen kendözünü oldur ki gözgüye nazar eder
"Fe leyse ya'lemu mallahu illallahu" feyzânî

Kemâl-i kudretin gör kim bu mir'âta nazar kıldı
Ki her kim gördü bu hânı göre lâ şekk o sultânı

Anı cümle 'avâlimde halîfe kodu kendüye
Kemâlin eyledi izhâr bu yüzden cümle hattânı

Anınçün şol ki 'ârifdir Muhammed kim durur bildi
Anınçün şol ki kâmildir ana etmişdir iz'ânı

Pes anı 'âlem-i mülke risâlet verdi gönderdi
Anınla eyledi mümtâz ki kâfir müslim olganı

Husûsâ mu'cizât ile müeyyed eyledi tâ kim
Bile hak anı peygamber kimin vâr ise 'irfânı

Anı çok mu'cizât ile mükerrem eyledi illâ
Cemî' mu'cizâtından mu'azzam kıldı Furkân'ı

Ki zîrâ mu'cizâtı Hakk ikiye mükasım kıldı
Biri hissiyyedir anın biri 'akliyye imkânı

Şu kim hissiyyedir verdi cemî' enbiyâya Hakk
Kim isbât edeler Hakk'ı anınla halka 'aklânî

Şu ki 'akliyyedir anı Habîbine edüpdür has
Ki zîrâ a'lemü'l-halkdır bilüpdür 'ilm-i Rahmân'ı

Husûsâ ümmeti anın kamu ümmetden eşrefdir
Ki zîra cümle kâmildir bilirler kasd-ı Mennân'ı

Ma'ârif gülsitânında sunarlar bâde-i tesnîm
Hakâyık selsebîlinden içerler âb-ı hayvânı

Anınçün şir'atin a'lâ edüpdür hep şerâyi'den
Anınçün hüccetin garrâ edüpdür verdi bürhânı

Anınçün ümmet efdaldir Muhammed halkdan efdaldir
Anınçün öğdü Kur'ân'da edüp dillerde i'lânı

Anınçün cümle mevcûdât sever vü ümmeti şâha
Anınçün dünyeden yeğdir en ednâ cimri uryânı
Mu'cizâtına anın yokdur hisâb
Kendi 'ayn-ı mu'cize sâhib-kitâb

Madde-i 'alem ona münkâd idi
Mu'cizâtından murâd irşâd idi

Mu'cizâtından birisi bu kim ay
İki pâre oldu sankim iki yay

Nakl eder Kâdî İyâz ender-Şifâ
Ümmü Seleme evinde Mustafâ

Kim Ali'nin dizine yatmış idi
Gün dahi varmış inip batmış idi

Çün güneş dolandı açdı gözünü
Pes Ali'den yana tutdu yüzünü

Dedi kıldın mı namazı yâ Ali
Dedi kılmadım edeb kıldım velî

Gördü gün batmış cihan olmuş habeş
Doğ dedi doğdu gerü derhal güneş

Tâ Ali kıldı namazını tamâm
Vardı dolandı geri gün ey hümâm

Hem geri Kâdî İyâz nakl eyledi
Kim Şifâ'sında bu sözü söyledi

Geldi bir a'râbî dedi yâ Resûl
Vâr idi bir kızcağızım öldü ol

Ger kızım dirgüresin anı bulam
Pes elinde ben dahi mü'min olam

Vardı kızın kabrine ashâb ile
Atası vü anası kızın bile

Dedi yâ kız diril emrullah ile
Tâ seni atan göre mü'min ola

Geldi âvâz pes kabirden söyledi
Kim ulaşdı cânım Allah'a dedi

Yâ Resûlullah dilerlerse necât
Mü'min olsunlar bulalar tayyibât

Geldi tefsîr içre bir nakl-i sahîh
Vârid oldu sıdkına nass-ı sarîh

Çün Medîne şehrine etdi karâr
Doldu nasr u 'izz ile şehr ü diyâr

Adı Yesrib'di anın Tâbe kodu
Ya'ni fâsid idi Taybe okudu

Her tarafdan geldi ashâb-ı kibâr
Pes hücûm eyledi ahzâb-ı şirâr

Meşveret kıldı pes ashâb ile ol
Kim ne tedbîr ede ahzâb ile ol

Dedi Selmân bunda ne kızmak gerek
Şehre bir hendek kesip kazmak gerek

Hendeği kazmağa oldular tutaş
Çıkdı nâgah bir katı ak ulu taş

Gördü ol taşda nebî bu hâleti
Aldı Selmân'ın elinden âleti

Urdu taşı sıdı ondan çıkdı berk
Şöyle kim şehr oldu düpdüz nûra gark

Gördü nûru Hakk'a tekbîr eyledi
Bile ashâb sıdka tekbîr eyledi

Üç kez urdu taş üç kez oldu nûr
Dediler Allahuekber doldu nûr

Geldi Selmân yâ Resûlallah dedi
Atam anam yoluna olsun fedâ

Nesne gördüm görmemişdim onu hiç
Ömrümün içinde işbu şânı hiç

Sordu ashâbına kim hiç siz dahi
Dediler kim öyle gördük biz dahi

Dedi evvel defa çün kim çıkdı nûr
Gördüm anda hem medayin hem kusûr

Ol medayin cümle Kisrâ'nın idi
Hîre'deydi ol kusûr anın idi

Anda ol kasr u medayin sûreti
İtler azusu gibidi hey'eti

Dedi Cebrâil ki hükmün iriser
Ümmetin ol ile feth irgüriser

Çün ikinci kerre urdum taşı ben
Gördüm ol nûr içre içi dışı ben

Rum elinin kasrı hep oldu 'ayân
Cümlesi kızıl idi belki beyân

İtler azusu gibiydi hep saray
Ya'ni yüce kasr idi agleb saray

Dedi Cebrâil ki hem bu illeri
Ümmetin feth idiserdir serseri

Çün üçüncü darbı kıldım çıkdı berk
Şöyle kim yer yüzü oldu nûra gark

Görmüşem San'a kusûrun anda hem
İtler azusuna benzerdi behem

Dedi Cebrâil ki hem San'a yerin
Ümmetin feth idiserdir yer yerin

Gördü çün kim bu işârâtı kim erdi Mustafâ
Pes dedi edin beşârâtı buyurdu Mustafâ

İşitüp anı kamu ashâb ferahnâk oldular
Dediler elhamdülillah mev'id-i sıdk-ı safâ

Nasra va'de eyledi hasr olmuş iken bize Hakk
Çün ki va'de eyledi lâ şekk eder 'ahde vefâ

Nice etmeye vefâ çün sâdıku'l-kavl eyledi
Kevkeb-i burc-ı belâgat kubbe-i mâh-ı rızâ

İşitüp dedi münâfıklar 'acebdir işbu iş
Kim Muhammed va'de-i bâtıl kılar ister bekâ

Tâ haber verir ki gördüm ben medâyin hem kusûr
Ümmetim feth idiser der 'âlemi edüp gazâ

Şimdi kendi korkusundan dürüşüp hendek kazar
Kandalı Rum u Medâyin kandalı arz u semâ

Geldi pes Kur'ân buyurmuş Hakk Te'âlâ vahy edüp
Bildirüp ehl-i nifâkın hâlini edüp edâ

Kâlallahu Sübhânehû 'Azze ve Celle : 
وَاِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ مَا وَعَدَنَا اللّٰهُ وَرَسُولُهُٓ اِلَّا غُرُورًا
"ve iz yekûlü'l-münâfıkûne vellezîne fî kulûbihim maradun mâ va'adanallahu ve resûluhû illâ gurûrâ"
Geldi hem Kur'an "kulillahümme" dedi emr edüp
"Mâlike'l-mülk"sün ki "tü'ti'l-mülke" digil "men teşâ"

Ya'ni kime diler isen mülkünü sensin veren
Kimden almak ister isen mülk senin sensin Hudâ

Kimi dilersen 'azîz edersin onu bî-nizâ
Kimi dilersen zelîl edersin onu bî-nevâ

Hayr u şer hükmündedir her şeye çün sensin Kadîr
Muktedirsin Kâdir ü Kayyum u Hayy zü'l-kibriyâ

Gündüzün sâ'atını artuk kılıcak gecede
Gecenin sâ'atını eksik kılarsın fi'l-mesâ

Gecenin sâ'atını artuk kılıcak gündüzün
Gündüzün sâ'atını eksik kılarsın der-ziyâ

Kudretinle yaratırsın ölülerden diriler
Dirilerden hem ölüler yaratırsm bî-hatâ

Kime dilersen verirsin rızkın onun bî-hisâb
Zîrâ sensin Hâlik u Rezzâk u Mu'tî pür-'atâ

Geldik imdi hendeği kazmağa meşgûl oldular
Çıkdı onda bir katı yer çekdiler külfet ana

Pes mübârek karnına bağladı bir taşı Resûl
Üç gün oldu kim ta'âm tatmadı ol hayrü'l-verâ

Gördü onu Câbir-i Ensârî doldu gözü yaş
Geldi ehline dedi üç gündür açdır Murtazâ

Dedi ehli uşda bir sâ' arpa vardır bir koyun
Dedi Câbir arpayı un eyledim çün tûtiyâ

Hem koyunu pişirüp hâzır müheyyâ eyledik
Geldim i'lâm eyledim çün bildi şâh-ı enbiyâ

Dedi pes yâ ehl-i hendek Câbir irgürmüş ta'âm
Tîz gelin kim da'vet etdi eyledi bize salâ

Câbir'e buyurdu kim tâ gelmeyince ben size
Aşı indirmen hamîre eylemen hiç ibtidâ

Geldi çün ashâb ile kondu oturdu menzile
Pes çıkardım ol hamîri gördü çün şemsü'd-duhâ

Tîz mübârek ağzının yarın tükürdü ana ol
Dedi aşı yere indirmen kim olsun ol gıdâ

Cümlesi aşı yediler doydular hamd etdiler
Anda bin ashâb ile gelmiş idi ol mehlikâ

Hem gerü vallahi aş yerinde kaynardı tamâm
Hem gerü etmek yerinde olmamışdı hiç fenâ

Çünki bu mu'ciz dahi oldu 'ayân hep gördüler
Bildiler k'anın imiş 'âlemde fazl ile ulâ

Biz gerü bu kıssaya geldik ki hendek bitdi çün
Geldi on beş bin 'arab kondu kuşatdılar fezâ

Kim Kureyş idi Kinâne kavm-i Gıtfân'dı Yehûd
Hem Kureyze hem Nudayr u cümlesi ehl-i hevâ

Çıkdı pes andan Resûl üç bin sahâbe tutdu saf
Tâ ki hasr oldu yiğirmi yedi günde intihâ

Bes bela artdı Resûlullah dururdu muntazır
Kim ne takdîr ede Allah ne ere hükm-i kazâ

Nâgehân bir gece esdi bir sabâ yeli katı
Târümâr eyledi çetr ü cübbe vü kubbe kabâ

Odların yele savurdu koydu başlarına su
Yüzlerine saçdı toprak esdi çün bâd-ı sabâ

Şol kadar geldi melekler kim kuşatdı askeri
Bin melekdi geldi tekbîr eyledi Hakk'a senâ

Çün kim ahzâb sındı ma'lûm eyledi onu Resûl
Gördüler ashâb onu neye erişdi mâcerâ

Hamd edüp Allah'a çok şükr etdiler eltâfına
Kim Resûl'ün kıldı i'zâz etdi mansûrü'l-livâ

Geldi pes Kur'ân buların eyledi sözün beyân
Kim nice nasr eyledi müminlere ol reh-nümâ

Kâlallahu Sübhânehû 'Azze ve Celle :
 وَلَمَّا رَاَ الْمُؤْمِنُونَ الْاَحْزَابَۙ قَالُوا هٰذَا مَا وَعَدَنَا اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَصَدَقَ اللّٰهُ وَرَسُولُهُۘ وَمَا زَادَهُمْ اِلَّٓا ا۪يمَانًا وَتَسْل۪يمًاۜ
Gördüler bu mu'cizâtı dahi bildi cümle halk
Kim anınçün yaradılmış tâ ulâ tahte's-serâ

Hakk anı niçün müeyyed kılmaya i'zâz edüp
Çün kim anınçün yaratdı her ne kim var mâsivâ

Belkim anın hürmetine bî-nihâyet fazl edüp
Göstere bize cinânında cemâlin müntehâ

Döndü hendekden Resûl ashâb ile
'İzz ü nasr u yümn ü feth-i bâb ile

Çün kim ahzâb sındı buldular felâh
Geldi Zeyneb evine kodu silâh

Durdu Zeyneb başını yurdu anın
Yudu nısfın nısfına erdi anın

Öğle vaktiydi kim erdi Cebrâil
Türlü evsâf ile girdi Cebrâil

Başına sarmış imâme ak latîf
İnce istebrak idi berrak latîf

Bir at üstüne olupdu ol süvâr
K'adı Hayzum idi kaddi şâhvâr

Örtüsü dibac ile tarsî' idi
Hem kadîfe gâşiye taktî' idi

Gerçi kondurmazdı üstüne gubâr
Lâkin konmuş idi atına gubâr

Atının tozun siler idi Resûl
Hâlini bilmek diler idi Resûl

Dedi ahzâbı kovardık geldim uş
Kim seni başın yur iken buldum uş

Oldu uşda şimdi kırkıncı sabâh
Kim meleklerle çıkarmadık silâh

Sen silâhı tîz soyunmuşsun revân
Hem gazâdan tîz doyunmuşsun revân

Hakk Te'âlâ emr kıldı tururu
Yuına başın dedi bildir kancaru

Dedi eınr etdi Benî Kureyze'ye
Dinle kim n'itdi Benî Kureyze'ye

Vardım anda kat'-ı esbâb eyledim
Sizin içün feth-i ebvâb eyledim

Onları zelzâl içinde koymuşam
Bâllerin belbâl içinde koymuşam

Size onu Hakk ganîmet eyledi
Pes Resûlullah 'azîmet eyledi

Sancağı verdi Ali'nin eline
Tanrı arslanı velînin eline

Dedi asrı her ki sözüm işide
Kılmasın illâ Benî Kureyze'de

Çıkdılar çün kim Medîne dârını
Gördüler gökde gubâr âsârını

Bildiler kim Cebrâil'in askeri
Toz kopardılar havada leşkeri

Uğradı ol yolda bir kavme Nebî
Kim silâhını tamâm giymiş hepi

Dedi kim buyurdu bu işi size
Dediler emr eyledi Dihye bize

Ak katıra binmiş idi ol hümâm
Örtüsü dibâc kadîfeydi tamâm

Dedi Cebrâil'di buyurmuşdu ol
Dihye'nin sûretine girmişdi ol

Yolda abdest aldı kondu kondular
Gördüler su yok Resûl'e döndüler

Dediler kim yâ Resûlallah sebîl
Senden artık kimsede yokdur su bil

Pes eline aldı bardağını ol
Bardağına sokdu parmağını ol

Akdı parmaklar arasından sular
Çeşmeler gibi yerin yüzün sular

Câbir-i Ensârî aydur ey amû
İçdik abdest aldık ol sudan kamu

Dediler kim kaç kişi vâr idiniz
Ol seferde bile siz yâr idiniz

Dedi yüz bin olsavüz yeter idi
Lâkin yüz on beş sahâbe vâr idi

Gördüler bu mu'cizâtı dahi halk
Kim ona erzânî kıldı anı Hakk

Gerçi ederlerdi evvel i'timâd
Dahi muhkem oldu lâkin i'tikâd

Erdi bârî ol Resûl-i Kirdgâr
Etdi ol kavmi yiğirm'beş gün hisâr

Aldı sonra kal'ayı cebr ile ol
Meşveret eder idi Cibrîl'e ol

Cümle düşvâr işler Allah'a yesîr
Aldılar anda dokuz yüz var esîr

Döndüler gerü gazâdan gânimîn
Âb-ı rûy ile ferahnâk sâlimîn

Emr kıldı kazdılar hendek revân
Kesdiler baş dökdüler andak revân

Mâli kısmet eyledi bir bir nasîb
İki atlıya yayaya bir nasîb

Hicrete beşincideydi bu gazâ
Âhir-i Zilkadede işbu gazâ
Mu'cizâtına anın yokdur 'idâd içre hisâb
Etdiler ammâ sahâbe üç binini ihtisâb

Biz dahi bu cümleden bir nicesin arz eyledik
Tâ ki 'âşıklar temâşâ edeler açdık nikâb

Mu'cize her kim nebîdir sıdkına olur delîl
Şöyle kim gündüz yüzüne hüccet olur âfitâb

Mu'cize ger bir dahi olursa yeter sıdkına
Gösterüpdür hod Muhammed mu'cizâtı bî-hisâb

Siyyemâ kim ceyyididir kâinatın 'ilm ile
Es'adıdır mümkinâtın hücceti fazl-ı hitâb

Sıdkına Kur'ân yeter kim Hakk sözüdür şübhesiz
Zîrâ a'lâ-yı belâgatde denilmişdir kitâb

Şöyle kim cinn ü beşer mislinde 'âciz kaldılar
Tâ ki bildiler kelâmullah imiş bî-irtiyâb

Pes anı Hakk bildik âmenna ve saddaknâ dedik
Sözünü sıdk ile tasdîk eyledik bî-1zdırâb

Çün beyân etdik anın sıdkını isbât eyledik
Mu'cizâtın rûşen etdik size hem çün mâhitâb

Hem sözümüz ona ermişdi kim etmiş idi gazâ
Pes gazâsından dahi söyleyelim bir kaç lübâb

Zîrâ maksûdumuz oldur kim kemâlâtı anın
Erişe 'âlemlere keşf ede cânlardan hicâb

Yazıcıoğlu Mehmed Efendi
Kuddise Sırruh
Listeye geri dön