2 Ekim 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
Sâhib-i şerî'at aleyhi ve âlihî ekmelü't-tahiyyât Efendimiz, Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu günü oruç tutarlardı. Bazı yıllar, Muharrem'in birinci gününden onuncu gününe kadar, onuncu gün dahil, oruç tutdukları da rivayet edilmektedir. Muharrem ayının ilk on günü oruç tutamayanların, hiç olmazsa, dokuzuncu ve onuncu günü oruç tutmaları sünnet-i seniyyeye ittibâ'ın gereğidir.
İbn-i Abbas radıyallahu anh rivâyet ederek haber vermişdir ki, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Medîne-i Münevvere'yi teşrîf buyurdukdan sonra, o belde-i tâhirede bulunan Yahudilerin oruçlu olduklarını gördüler ve "Muharremin onuncu günü olan Âşûrâ günü oruç tutmanızın sebebi nedir?" diye sordular. Yahudiler dediler ki: "Bugün, bizler için pek yüce bir gündür. Zîrâ Allah bugün, Mûsâ aleyhisselam ile kavmini, Firavun ve kavminin zulmünden kurtarmış ve o zâlimleri denizlere garkederek mahv u helâk eylemişdir. Mûsâ aleyhisselam, kavminin felâha ve düşmanlarının azâba kavuşmasından ötürü, Rabbine şükür için oruç tutmuştur. Bizler de, Mûsâ aleyhisselama ittibâ'en bugün oruç tutarız". İki cihân serveri, Yahudilerin bu cevabı üzerine "Bizler, Mûsâ aleyhisselama sizlerden daha ehakk ve elyakız. Onun için, Mûsâ kardeşimin sünnetini ihyâ etmek, sizden çok bize düşer" diyerek kendileri oruç tutdukları gibi, ashâb-ı kirâma da oruç tutmalarını emreylediler.
Nebiy-yi ins ü cân aleyhi ve âlihî salavâtullahirrahmân Efendimiz Hazretleri, Âşûrâ günü oruç tutmanın fazîleti hakkındaki şu hadîs-i şerîfleriyle bizleri irşâd ve îkâz buyurmuşlardır : "Her kim, Âşûrâ günü Allah rızâsı için oruç tutarsa, o kişinin geçmiş bir yıl içindeki günahlarının afv ve mağfiret olunması için Allah'dan ricâ ve niyâz ederim".
Hiç şübhe yokdur ki, Habîb-i Edîb-i Kibriyâ'nın ricâ ve niyâzı, taraf-ı ilâhiyyeden red olunmaz. Ancak hemen ilâve edelim ki, bahis konusu günahlar küçük günâhlardır. Büyük günâhların affı ve bağışlanması için kişinin hâlisan li-vechillah tövbe ve istiğfârda bulunması ve bir daha o ve benzeri günâhları işlememesi gerekir. Bilindiği gibi, büyük günahların affı için nedâmet ve tövbe şartdır. Kişinin aldığı şeyi vermesi, vurduğundan da rızâlık alması lâzımdır.
Âşûrâ günü oruç tutmanın, bir sünnet-i mü'ekkede olduğu muhakkakdır. Yani Resûlulah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin bu oruca devam etdiğinde tam bir ittifak vardır.
Âşûrâ günü oruç tutmak üç mertebedir :
1) En düşük mertebesi, Muharrem ayının yalnız onuncu günü oruç tutmakdır.
2) Orta mertebesi, Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu günleri oruç tutmakdır.
3) En yüksek mertebesi, Muharrem ayının dokuzuncu, onuncu ve on birinci günleri oruç tutmakdır.