7 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
 |
Li meni'l-mülkü'l-yevm, lillâhil vâhidi'l-kahhâr. Sûre-i Mü'min, Âyet 16 |
NUTK-İ ŞERÎF
Bilmedin mi ki Vâhid-i Kahhâr
"Li meni'l-mülk" deyiser âhir-i kâr
Sana bâkî değildir ey gâfil
Bu tezeyyün bu tarz bu etvâr
Gel kuyûd-i 'alâyıkı kat' et
Gözle bâb-ı hakîkati her bâr
Kalb mir'âtını mücellâ kıl
Ola gör gark-ı pertev-i envâr
Ne dürür câhilâne bu gaflet
Nice bir i'tibâr-ı 'âr u vakâr
Soy beden cübbesin vücûdundan
Git fenâ râhına misâfir-vâr
Gir 'adem şehrine benim rûhum
Şöyle kim hiç görünmesin âsâr
Eyleyüp cübbe-i devleti selb
Gey libâsı-ı hüviyyeti ey yâr
Mahv edüp sırrı sırr-ı sırra değiş
Eyle cümle zevâhirin esrâr
Diler isen hakîkate kapu
"Zikr kün lâ ilâhe illâ hû"
Şeyh Abdülehad Nûrî
Kuddise Sırruh
ÎZÂH
İlk beytde, Sûre-i Mü'min'deki "وْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ" âyet-i kerîmesine işâret vardır. Bu âyet-i kerîmenin tefsîrine göre, Cenâb-ı Hakk bütün canlıların rûhlarını kabzettikden sonra "Li menil mülkü'l yevm /Bugün mülk kimindir" diye soracak ve bu sorunun cevâbını vermeğe kâdir olan ne bir insan ne bir melek olmadığı için cevâbı yine kendisi verecek, "Lillahi'l vâhidi'l-vahhâr / Kahhâr ve Vâhid olan Allah'ındır" diyecek. Ehlullaha göre, âyet-i kerîme ile beyân olunan bu hüküm, kıyâmet gününe münhasır değildir, her ân her yerde dâimâ geçerlidir. Ne var ki gaflet içinde yüzen insanlar bu hakîkatin farkında değildirler. Tasavvufun gâyesi, insanı bu gafletden kurtararak, bu hakîkati hakka'l-yakîn öğretmekdir. Bunun da yolu, gafletdeki insanın var zannetiği ve kendisine izâfe ettiği ne kadar mal, can, sevgi ve alaka varsa cümlesini yok etmekden geçer. Bunun da reçetesi son beyt de zikredilen tevhîddir.