Mümine İhânet Allah'a İhânetdir

Kalbde bir takım kötü sıfatlar vardır ki o sıfatlar orada olduğu müddetçe îmân o kalbe girmez. Mü'mine lâyık olan bu kötü sıfatları kalbinden çıkarıp atmakdır. Nasıl ki elbisemizde ya da vücûdumuzda bir necâset yani pislik olunca, namaz câiz olmadığı gibi, kalbimizdeki kötü sıfatlar da çıkmayınca îmân oraya giremez. Zâhirimizi temiz tuttuğumuz gibi, necâstden, pislikden arıttığımız gibi, kalbimizi de kötü sıfatlarda arıtmamız lâzımdır. 

Bu kötü sıfatlardan biri kîndir. Kalbinden kîni atacaksın. Zîrâ kîn olan kalbde dîn olmaz. Müslüman kardeşine karşı kîn olmayacak. Senin dînine, diyânetine, vatanına, mukaddesâtına, vatanına, tecâvüz edenlere karşı kîndar olursun ama mü'min kardeşine karşı kîn tutamazsın. Üstelik kâfire karşı da kîndar bile olsan adâletden ayrılmayacaksın, hakdan dönmeyeceksin, hiç bir zaman hissiyâtına kapılmayacaksın. Mü'min olduğun için, Allah'ın huzûruna gidip bu hayâtın hesâbını vereceğin için dâimâ hak ve adâletle muamele yapacaksın. Karşındaki ister kâfir olsun, ister lâ-dînî olsun, ister hıristiyan, ister yahudi, ister budist olsun, hak ne ise onu teslîm edeceksin. Müslümana lâyık olan budur.

Mü'min kardeşine karşı kalbinde hiç kîn bulunmayacak. Bu kîn, mütemâdiyen kalbde işleyerek adâvet yani düşmanlık beslemekdir. Bu adâveti kalbinden kaldırıp atacaksın, bu adâvet yerine kalbine mü'min kardeşine muhabbet koyacaksın. "O bana şöyle yaptı, bu bana böyle yaptı" diyerek devamlı bunun üzerinde işlemek bir müslümanın kârı değildir. 

Kalbler her gün dönmekdedir. Akşam mü'min olan sabah kâfir, sabah kâfir olan akşam mü'min olabilir. Kötü insanlar, vaktiyle kötü bildiğin kişiler, bakarsın ki tövbekâr olmuşlardır ve Allah'a yönelmişlerdir. Mü'mine kîn, Resûlullah'a kîn, Resûlullah'a kîn Allah'a kîndir. Mü'mine ihânet Resûlullah'a ihânet, Resûlullah'a ihânet Allah'a ihânetdir.