4 Ağustos 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Cenâb-ı Hakk Sûre-i Feth'in son âyetinde mü'minleri tarif ederken, önce onların hâl ve hareketlerini zikretdikden sonra bir de görünüşlerinden bahsediyor ve "س۪يمَاهُمْ ف۪ي وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِۜ sîmâhüm fî vücûhihim min eseri's-sücûd" buyuruyor. Burada mü'minin yüzünde bulunan bir alâmetden, bir işâretden, bir nişândan bahsediliyor ve bu alâmetin, secde eseri olduğu beyân ediliyor. Demek ki bu işâret namaz kılanlarda var, Allah'ın emrine baş eğenlerde var.
Peki ama nedir bu işâret? Secde etmekden dolayı insanın alnında oluşan bir iz mi, derinin rengini değiştirmesi gibi bir şey mi? Hayır. Ya nedir? Nûrdur.
Hepiniz bu nûru farketmişsinizdir. Meselâ çok yaşlı bir nine yâhud dede görürsünüz, yaşlılıkdan yüzü kırış kırış olmuşdur ama yüzünde bir nûr parlamakdadır. Bakmaya doyamazsınız. Bakdıkça içinizi bir huzûr kaplar. İşte o nûr, îmânın ve ibâdetin alâmetidir. Çünkü o nûr yüzlü nine yâhud dede, abdestli-namazlı bir hayât sürmüşdür, gönlü îmânlı, dili Kur`ân'lıdır. İnsan yaşlandıkça çirkinleşir ama ömrünü ibâdetle ve tâatla geçiren insan çirkinleşmez, aksine yaşlandıkça güzelleşir çünkü nûru ziyâdeleşir.
Bir de bunun tam tersi vardır. Öyle insanlar da vardır ki, yüzleri kapkaradır. Böyle bir yüzü görünce insanın içi daralır. Onlardaki zulmet sırf bakmakla bile insanın içini karartır. Sîmâsı simsiyah olmuş, yüzünde meymenet kalmamış, rabbiyesiri silinmiş olan kimseler de, abdestsiz-namazsız, ibâdetsiz-tâatsız bir ömür sürmüş, haram yemekden, zulmetmekden, insanlara fenâlık yapmakdan hiç kaçınmamış olanlardır. "يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِسِيمَاهُمْ yu'rafül mücrimûne bi sîmâhüm" âyet-i kerîmesi de bunlar hakkındadır.
Kur`ân-ı Kerîm'de âhiretdeki ahvâlden bahs edilirken, mü'minler hep parlak yüzlü, yüzü ak, güzel yüzlü, mütebbesim, mücrimler ise, hep yüzü kara, çirkin, ekşi ve asık suratlı olarak tasvîr edilmişlerdir. Aslında bu dünyâda da böyledir.
"Efendim, biz nice namaz kılanlar biliyoruz ki, yüzleri kapkara, meymenetsiz adamlar" diyecek olursanız, deriz ki, evet doğrudur, öyledir ama bunun sebebi onların namazı sırf gösteriş olsun diye kılmaları, fenâlıkdan, zulümden, ahlâksızlıkdan kaçınmamalarıdır. Namazdan ve secdeden maksad, Allah'ın emirlerine baş eğmek, menhiyyâtından kaçınmakdır. Namaz kıldığı halde bunlara riâyet etmeyen kimse, kıldığı namazdan bir fayda görmez. Hattâ o namaz insanı Allah'dan uzaklaştırır. Görmüyor musunuz, Allah Kur`ân'-ı Kerîm'de "Veyl olsun o namaz kılanlara!" buyuruyor.
O ki îmân ile sâbit-kademdir hakkâ mü'mindir
Yüzünde görünür elbet güneş-veş nûr -i Rahmânî