Müminler İçin Asıl Hayat Ölümden Sonradır

6 Eylül 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

İman
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Sûre-i Asr'ı tefsîr ederken buyurdular ki :
Bütün beşer hüsranda ancak îmân edenler müstesnâ, onlar kurtuldular. Bütün beşeriyyet mahva mahkûm oldu, mahvolmaya mahkûm oldu. Yani sana şöyle anlatayım, Atlas Okyanusunun ortasında denizlere döküldüler, kara görünmüyor. Mutlakâ helâkda. Orada bir gemi var, îmân gemisi, o gemiye kim ilticâ ederse kendi canını garkdan kurtarır. Bunun misâlini sana verdim. Bu kâinât da bir bahr-i ummân gibidir, buraya düşen helâkdadır ancak îmân gemisi ki onun kaptanı, Hazret-i Muhammed Mustafâ'dır, tayfaları O'nun velîleridir ve âlimleridir. Onun ipi de Kur`ân'dır ki, sana atılmış bu Kur`ân-ı Kerîm taraf-ı ilâhîden. Kim tutarsa Kur`ân'ın ipini ve o gemiye sarılırsa kendini garkdan, helâkdan kurtarır. Aksi takdirde mutlakâ maddî ve manevî garkdasın yani helâkdasın. Yalnız âhiret bâbında değil, îmânsız olursan, dünyâda da mahvolursun, âhiretde de mahvolursun. Çünkü dünyâda en büyük azâb, îmânsızlıkdır, bundan daha büyük bir azâb olamaz.
Sen ve ben âhirete inanmışız. İnsanoğlu muhakkak ölümden korkar, ürperir. Fakat ölüm geldiği vakit insanoğlu ona koşarak gider. Fakat şöyle düşün, öldüğümüz vakit yaşayacağız, ölmeyeceğiz ki, bu dünyâdan nihân olacağız, taşıdığımız nefis ölümü tadıcı, ölümü o tadacak ve bu âlemden başka bir âleme gideceğiz. Biz Hakk'la berâberiz ve ebedîyiz ve ezelîyiz. Hakk'dan geldik ve gene Allah'a gidiyoruz. Burası bir gurbet. Dünyâ âlemi, iki mevki arasında dinlenilen bir ağacın gölgesi gibi.
Şimdi düşün. Bir îmân sâhibi mü'min, "öldüğüm vakit gideceğim, gene yaşayacağım" diyor. Mahv olmuyor ki, yok olmuyor. Belki vücûd toprak oluyor ama ma'nâsı yok olmuyor. Gitdiği vakit mutlâkâ karşısına sevgilileri çıkacaklardır. Bunu size kaç haftadır söylüyoruz. Kişi kimi severse o onunla haşr olunur. Kişi kimi severse o onunla haşr olunur. Kişi sevdiği ile berâberdir. Gideceğiz, sevdiklerimize kavuşacağız. Öyle inanıyoruz biz. Ölümden korkuyoruz ama gene içimizde bir îmân var ki, ölümden sonra biz bir hayâta kavuşacağız. Îmânımız böyle. Allah böyle emretmiş, böyle inandık. Bir de îmânsızı düşün. Bütün dünyâ onun ama öldükden sonra onun için bir hayât yokdur. Olmayınca da, malı-mülkü vârisleri tarafından taksîm olacak, karısı dul kalacak, evlâdları yetîm kalacak, kendisi bütün zevklerden mahrûm olacakdır. Bir adam bunu düşündüğü vakit, daha âhiret azâbına girmeden burada azâba girer. Dikkat buyurunuz! Onun için kâfir ve îmânsız zenginler her türlü zevki tadarlar, en nihâyetinde intihar ederler. Çünkü onun için hayat budur, başka hayât yokdur.
Bizim ise öyle değil. Bizim bunda sonraki hayâtımız o kadar mühim ki, bu âlemde fakîr olan, Muhammedü'r-Resûlullah diyenler, ebedî saâdete ve saltanata kavuşacaklar. Ben size kaç defa bunu anlatmış idim. Sen kâfirlere, münâfıklara, âsîlere verilen mala-mülke, rütbeye, kasaya-masaya bakma, onları hiç nazar-ı itibâra alma. Onlar bir rüyâdan başka bir şey değildir. En nihâyeti ölüm ânına kadardır. Ondan sonra helâk olmuşdur. Sana da verilen meşakkat, müşkülât, sıkıntılar, kederler, onları da sen nazar-ı itibâra alma. Sen de bir rüyâ görüyorsun. Çünkü iki cihân serveri Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyurmuşlar ki, "Bütün insanlar uykudadır. Öldükleri zaman uyanırlar". Öyleyse kâfirin gördüğü yani senin nazarında sürûrlu görünen hayatdan, o zevk duyamaz. Hayâtından zevk duyamadığı için kendisini içkiye verir, zevke safâya gider, onunla da tatmîn olamaz, tekrar içkiye verir kendisini. Derd üzerine derd koyar. Senin öyle değil. Fakat gördüğü rüyâdan başka bir şey değildir. Senin de gördüğün meşakkat, sıkıntı, keder filan, bu da bir rüyâdır. Her ikimiz de uyanırız. Ne vakit? Teneşire başımız vurduğu vakit. "ve izâ mâtû intebehû" yani öldükleri vakit uyanırlar. Uyandığın vakit bakacaksın ki bu görmüş olduğun bu hayât, bir rüyâdan başka bir şey değilmiş, saltanat, mülk seni beklemekde.
Hepiniz birer sultansınız. Çünkü başınızda "Lâilâheillallah Muhammedü'r-Resûlullah" tâcı var. Bu tâcın şuâ'ı, îmân, sizin kalbinizde. Ve orada verilen mülk bir daha geri alınmaz. Dünyâda insan zengin olur, fakîr olur, sıhhatli olur, hasta olur, genç olur, ihtiyar olur. Orada öyle bir şey yok. Bir gençlik vardır, ihtiyarlığı yok. Bir sıhhat vardır, hastalığı yok. Bir mülk verilir, bir daha elinden alınmaz. Bir hayât verilir, ölümü yok. Bunlar, bu nimetler sizi ve "Lâilâheillallah Muhammedü'r-Resûlullah" diyen mü'minleri beklemekde. Hattâ her gün sana vaad olunan, senin gireceğin cennet hazırlanır, süslenir, tathîr olur. Oradaki bulunan hûriler seni âgûşlarına almak için hazırlanırlar. Bu nimeti kaçırma sakın ha! Bu îmânın hıfzı, ibâdet ve tâatdadır. Allah'a ittikâdadır. Allah'ı sevmekdedir.
Dünyâya dalma encâmı hasret
Gafletde kalma çünki nedâmet
Râh-ı se'âdetdir râh-ı tâ'at
Her vakt ü sâ'at eyle ibâdet
Sa'y eyle dâim sâim ü kâim
Kalbini sâlim et bul selâmet

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön