Münâsebetsiz

Vaktiyle genç yaşda tahta geçen bir pâdişâh pek tecrübesiz olduğu için her duyduğu şeyi merâk eder ve nedîmlerine sorarmış. Bir gün münâsebetsiz diye bir şey duymuş ve adamlarına emretmiş, "Münâsebetsiz denilen kimse nasıl bir kimsedir. Bana şunu bir gösterin bakayım". demiş. Pâdişâhın adamları "Aman efendim, öyle bir adamın sizin huzûrunuzda ne işi var" diyerek pâdişâhı vazgeçirmeye çalıştılarsa da pâdişâh ısrâr edince mecbûr kalmışlar ve münâsebetsizin birini bulup getirmişler. Pâdişâhın bulunduğu odanın kapısında perde varmış. Adam, perdeden kafasını uzatmış, başı içerde kıçı dışarda acâib bir vaziyetde pâdişâha hitâb etmiş, "Selâmün aleyküm pâdişâhım. Ben münâsebetsiz kulunuz. Beni emretmişsiniz" demiş. Pâdişâh "Gel bakayım" deyince içeri girmiş ve aralarında şöyle bir konuşma geçmiş :

• Bursa'dan geliyorum pâdişâhım. Bizim evin önünde yoğurt ağacı var, üzerinde kırmızı pabuç çıkar. Zurna çalmasını bilir misiniz pâdişâhım?
• Bilmem.
• Rahmetli babanız bilir miydi?
• O da bilmezdi.
• Yaa öyle mi, ben de bilmem.