2 Aralık 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük bir mürşidin huzûruna her türlü insan girebilir, elini öpebilir, sohbetini dinleyebilir, hattâ hizmetini de görebilir. Fakat herkes böyle bir zâtdan aynı ölçüde istifâde edemez. Herkesin istifâdesi ancak kendi istidâdı ve sa'y u gayreti kadardır. Bu itibarla, mürşidin sohbetinde ve hizmetinde bulunan kişileri derecelerine göre şöyle sınıflandırabiliriz :
- Bir mürşidin meclisine devâm ederek, orada hoşça vakit geçiren, çayını, çorbasını içen, o zât-ı âlî-kadrin maddî ikrâmlarından istifâde eden, fakat o zâtın sözlerine, nasîhâtlarına hiç kulak vermeyen, beyân etdiği hikmetlerden hiç bir şey anlamayanlar vardır. Bunlar, hiç istidâdı olmayanlar yâhud istidâdı olup hiç sa'y u gayret göstermeyenlerdir, yan gelip yatanlardır, keyiflerine bakanlardır. Bunlarda o mürşidin ilminden, irfânından ve kemâlinden hiç bir iz bulunmaz. "Mürşid niçin bu gibi kimseleri reddetmez?" denirse, hikmeti şudur ki, hakîkî mürşid kerîmdir, latîfdir, cûd u sehâ sâhibidir, herkese bol bol ikrâmda ve ihsânda bulunur, insan ayırd etmez.
- Bir mürşidin meclisine devâm ederek, o zâtın söylediklerine kulak veren, dinleyen, bir yerlere kaydeden, ezberleyen, başkalarına nakleden fakat öğrendiklerini kendi hayâtlarına tatbîk etmeyen, bildikleriyle amel etmeyen kimseler de vardır. Bunlar, riyâ, ucub, kibir gibi hastalıklara mübtelâ olmuşlardır. "Ne bilgili adam" desinler diye konuşurlar, hep bilgiçlik taslarlar, kendilerini yüksek görürler. Bu gibi kimseler hakkında şöyle denilmişdir :
Eylesen her ne kadar tûtîye ta'lîm-i lisân
Sözü insân olur ammâ özü insân olmaz
Kısacası, sözleriyle fiilleri birbirine uymayan, kâl ehli kimselerdir bunlar. Bunlarda o mürşidin ilmine, irfânına dâir bir eser vardır fakat hâline dâir bir iz yokdur.
- Bir zümre daha vardır ki, bunlar, mürşidi cân kulağı ile dinler ve onun sözlerini iyice beller ve yalnız bellemekle de kalmaz, o sözlerin altındaki ince manâları da bulur ve anlarlar. Dahası öğrendiklerini kuru bir bilgi olarak tutmazlar, yerli yerinde kullanırlar, hem kendi hayâtlarına tatbîk ederler, hem başkalarına tavsiye ederler. İşte mürşidden hakkıyla istifâde edenler, onun hâliyle hâllenenler bunlardır.
"Ben falanca mürşidin sohbetine şu kadar yıl bulundum" yahud "Ben filanca zâtın şu kadar sene hizmetine bakdım" gibi laflar edenlerin çoğunun hâl ehli olmadığını görüyoruz. Neden? Çünkü ya hiç istidâdı yok, boş gelmiş, boş gitmişdir. Yâhud istidâdı var ama gayreti yokdur, çalışması yokdur, mücâhedesi yokdur, bu yüzden adam olamamışdır.
Bir pınarın başına bir testiyi koysalar
Kırk yıl anda dursa da kendi dolası değil
Değme kişi er olmaz bu yolda ihtiyâr olmaz
Amelsiz dîdâr olmaz Hakk'ın rızâsı değil