15 Ocak 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Bir müddet evvel yayınladığımız "Mürşidi Ziyâret Âdâbı" başlıklı yazımızda eksik kalan bir tarafı şimdi ikmâl edelim.
Mürşidin huzûrundan çıkarken, arkayı dönerek çıkmak edebe mugayirdir, mutlaka geri geri çıkmak lâzımdır. Ehl-i tarîk bu edebe o derece riâyet etmişlerdir ki, bir velîyi hayâtında ziyâret ettiklerinde nasıl arkalarını dönüp çıkmıyorlarsa o zâtın türbesini ya da kabrini ziyâret ettiklerinde de arkalarını katiyyen dönmezler.
Mürşide sırt çevirmemenin bir takım ince ma'nâları vardır :
- Sôfiyye indinde mürşid-i kâmil, "beytullah-ı hakîkî" kabûl edilir. Nasıl ki namaz hâricinde de mecbûr kalmadıkça Ka`be'ye sırt çevirmek edebe uygun görülmezse mürşide sırt çevirmek de edebe uygun değildir.
- Bir kimse sevdiği bir arkadaşından veya sevdiği bir şehirden ayrılmak zorunda kalsa, giderken dönüp dönüp arkaya bakar değil mi? Mürşidin huzûrundan çıkarken geri geri gitmenin bir misâli de budur. Mâdem ki sâlik mürşidine meftûndur, öyleyse onun huzûrundan ayrılmak çok zor gelir ve ayrılırken dahi onu görmek ister.
- Mürşid, güneş gibidir. Sâlik bütün feyzini onun vâsıtasıyla alır. Nasıl ki kış günü güneşi gören insan ondan azâmî derecede istifade için hep güneşe doğru dönüyorsa sâlik de kalbini mürşide döndürmelidir. Yüzün mürşide doğru olması, kalbin ona müteveccih olmasına işâretdir.
- Kur`ân-ı Kerîm'in bir çok yerinde "arkayı dönmek", "yüz çevirmek" gibi tabirler Resûlullah'a gelip, âyetleri dinledikden sonra yalanlayıp arkasını dönerek giden müşrikler hakkında kullanılmışdır. Mürşide arkayı dönmemek husûsunda buna da işâret vardır.
Ey vuslata tâlib olan şartın akdemidir mürşid
Ey şevk ile râgıb olan aşkın süllemidir mürşid
Kalbi mürşidden ayıran iki cihân oldu hüsrân
Muhammed Ali’den gelen feyzin maksemidir mürşid