Mûsıkînin Ahkâmı

24 Şubat 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Zikrullah

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Aşk Yolu Vuslat Tarîki nâmındaki eserinde buyuruyorlar ki :

Semâ' ve devrân esnâsında vurulan mazharın büyüğü olan davulla, emr-i ilâhî ile tuttuğumuz ve İslâm'ın beş şartından birisi olan oruç için sahura kaldırılmıyor muyuz? İ'lâ-yı kelimetullah için dîn düşmanlan ile yapılan savaşlarda, farz olan cihâd niyyeti ile hücûma kalkarken köslere vurulmuyor mu? Mehter, İslâm mücâhidlerini teşvîk için olanca heybetle marşlar çalarken gülbanklar okunmuyor mu? Hâfızlar, bülend-i âvâz ile "Nasrun minallahi ve fethün karîb" okurken, kösler, davullar, halîleler vurulmuyor mu? Demek oluyor ki, bazı ibâdetlerin ve özellikle farzların yerine getirilebilmesi için, bunlar lâzımdır, zarûrîdir ve hattâ şartdır. Zikrullah da oruç gibi, cihâd gibi şeytan ve şeytan tayfası ile ceng olduğundan, bu ceng-i sôfiyyenin de mazhar, halîle, ney ve bendir veyâ kudüm-i şerîf ile olması elbette ve elbette mubahdır ve bu konuda ilim ve rüşd sâhibi zevât-ı âlî-şân bir çok fetvâlar vermişlerdir.

Efendi Hazretleri ile yapılan bir mülâkatda, İslâm'da mûsıkînin cevâzı hakkında bir soru sorulurken, O'nun yukarıdaki cümleleri okunarak, "Siz kitabınızda böyle buyuruyorsunuz, böyle bir görüşün Kur`ân'da ve Sünnet'de bir delîli olmazsa, müslümanlar bunu münâkaşa edeceklerdir" denilince Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Semâ'ın câiz olduğunu Hüccetü'l-İslâm İmâm-ı Gazâlî'de İhyâu Ulûm'unda haber vermişdir. Çalgılara gelince, çalgılar hakkında Kur`ân-ı Kerîm'de ne emir vardır ne nehiy vardır. Ne "çalgı çalmayın" diye bir emir vardır, ne de "çalın diye bir emir vardır. Öyleyse insanların meşrebine bırakılmışdır. 
Mûsıkînin haram olduğu kısım vardır, mubah olduğu kısım vardır. Şehvânî yani insanları şehvete sevkeden, hayvâniyyete iten mûsıkî haramdır. Ama insanları Hakk'a götüren tefekküre sevkeden ve insâniyyeti tattıran bir mûsıkî elbet ki insanı Hakk'a yüceltir. İşte burada okunan Kur`ân-ı Kerîm mûsıkî ile okunur, okunan ezân mûsıkîyle, makâmla okunur. Bunun da sebebi, mûsıkî hayvanlara bile tesîr ediyor, insanlara niye tesîr etmesin. Deve mûsıkîden en fazla anlayan bir hayvandır. Arap üzerine yükünü yükler ve çöle çıkar, üç ay "yâ lelli, yâ lelli, yâ elli", deve onun sesiyle gider. Hayvana tesîri olunca elbet ki insana tesîri olacağı muhakkakdır. Şehvâniyyet kısmı değil. Şehvâniyyet İslâm'da haramdır. Yani göbek altı mûsıkîsi bizde haramdır. 
"Davul vuruyoruz, zil vuruyoruz" diyor orda değil mi?. Kur`ân-ı Kerîm'de Allah diyor ki, "Her şey beni zikreder" diyor. Davulun vurması, zilin çalması Hakk'ı zikirden başka bir şey değildir. Mâdem ki bütün mahlûkât, her şey Allah'ı zikrediyor. Cenâb-ı Hakk, "وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدَهِ ve in min şey'in illâ yüsebbihû bi hamdihî, bana her şey hamd eder ve beni tesbîh eder, وَلَكِن لاَّ تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ velâkin lâ yefkahûne tesbîhahum, siz onun tesbîhini anlamazsınız" buyuruyor. Davulun vurmasıi zilin çalması, muhakkak ki zikirdir. Hakk için vurulursa, Hakk nâmına vurulursa bu mubah olur.

Ama bana bu hususda diyecekler ki, "Ashâb-ı kirâm zamânında bu var mıydı yok muydu?". Belki de vardı. Çünkü Uhud Muhârebesinde düşman tarafı Kureyş'in kadınları gelmişler orda küffâr-ı hâkisârı harbe teşvîk etmek için tabl filan vurmuşlardı. İstikbâlde de müslümanlar bunu aldılar ki, bunu d aisbâtımız şununladır, Emevîler zamânında, Abbâsîler zamânında, yani tâbiin zamânında, muhârebelerde zille davul vuruldu, nakkâreler çalındı.

Şeytânî âletlerle yapılan mûsıkînin yasak olduğuna dâir bir hadîs rivâyetinden bahsedilince Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Âletin kabahati olmaz ki. Bir silah hem gazâ âleti, hem katil âleti olabilir. Âletin hiç bir kabâhati yokdur. Bizim kullanmamıza bağlıdır o iş. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemden rivâyet edilen hadîs-i şerîf bu ma'nâya. Şeytânî ve şehvânî olarak mûsıkî çalınırsa harâm olur. İkincisi, İslâm'dan evvel müşrikler Kabe'nin etrafında ıslık çalarak, el vurarak tavaf ederlerdi. Biz zikrullahda ne ıslık çalıyoruz, ne el vuruyoruz.

Ümmü'l-Mü'minîn Hazret-i Âişe'nin huzûrunda mugannîlerin çalgı çalıp gınâ etdikleri de muhakkakdır. Hazret-i Ebûbekir onları susdurduğu vakit, Cenâb-ı Peygamber, "Yâ Ebâbekir, herkesin bir bayramı var, bugün de bizim bayramımız, bırak çalsınlar" diyor. Eğer haram olsaydı Cenâb-ı Peygamber, o kadınları men' ederdi, "Bir daha çalmayın" derdi. Hallbuki Peygamber'in böyle bir menhiyyâtı yok. 
Her semâ'ı sanma kim şeytânîdir
Bil semâ'-ı ehl-i dil rahmânîdir
Kim semâ'-ı evliyânın münkiri
Râh-i Hakk'ın bil ki oldur müdbiri

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön