Müslümanlar Arasında Hiç Bitmeyen Kavga ve İhtilaflar

11 Şubat 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Tevhid
Her gün içimiz kân ağlayarak müşâhede ediyoruz ki, günümüzde müslümânların hâli, önceki yazımızdaki hikâyede kavga eden dört adamdan farksızdır. Her zümre, her cemaat, her meşreb kendi anlayışında ısrar ederek, İslâm'ı kendisinin temsîl ettiği iddiâ ediyor ve diğerlerini hiç dinlemeden, anlamaya çalışmadan mütemâdiyen ithâm ediyor, kavga ediyor, hakâret ediyor hattâ tekfîr ediyor. Tevhîd dîninin mensûbları için bu durum üzücü olmakdan da öte kahr edicidir zîrâ tevhîd demek, sadece Hakk'ın birliğinin kalbe yerleşmesi demek değil, bu îmânla bütün kalblerin de bir olması demekdir. 

Gün geçmiyor ki, fürûât kabîlinden mes'eleler üzerinden kavga-kıyâmet koparılmasın. İslâm'ın özüne, esâsına, temeline âit hususlarda bile kavga etmek, muhâtaba hakâret etmek câiz değilken, sakalmış, şalvarmış, saçmış, bıyıkmış gibi mes'elelerde kavga nasıl câiz olur? Bu gibi mes'eleler nasıl nifak ve ihtilâfa dönüştürülür?

Kur'ân Hafız Osman hattıyla da okunsa bilgisayar hattıyla da okunsa Kur`ân değil midir? Tekbîr ister Itrî'nin bestesi ile okunsun, ister hiç bir besteye bağlı kalmadan okunsun tekbîr değil midir? Câmi Osmanlı uslûbunda olsa ne farkeder Selçuklu uslûbunda olsa ne lâzım gelir? Meşreb ve kültür farklarından dolayı bir müslümânın diğer bir müslümânla kavga etmesi, ona hakâret etmesi, onu küçük görmesi aslâ ve kat'â kabûl edilemez. Dünyâda yetmiş iki milletden sayısız müslümân vardır. Hepsi bizim gibi olmak zorunda mıdır? Bütün müslümânlar Süleymân Çelebi Hazretlerinin mevlidini üstelik de bizim okuduğumuz tarzda okumak zorunda mıdır? Herkes bizim gibi mi giyinmek zorundadır? Kutublara yakın yerlerde yaşayan müslümanlar çölde yaşayanlarla aynı kıyâfeti mi giyecekdir? Herkes dişini misvakla mı temizleyecekdir, diş fırçası kullansa ne mahzûru var? Bu konuda sayısız misâller verilebilir hepsi de aynı kapıya çıkar.
İçimizi parçalayan diğer bir husus da, asırlardır müslümanlar arasında ihtilaflı olan bir tâkım hâdiselerin tekrar tekrar ortaya getirilmesi ve fitne kazanının kaynatılmasıdır. "الفتنة نائم لعن الله من أيقظها /el fitnetü nâimetün le'anehullahu men eykazahâ" hadîsiyle beyân olduğu üzere "Allah uyuyan fitneyi uyandırana la'net eder" Sanki müslümanlar bütün mes'elelerini halletdi de bir tek bin yıldır bir türlü halledilemeyen bu mes'eleler mi kaldı. El-insâf!

Hazret-i Ali kerremallahu vecheh Efendimiz, sûikasda uğradıkdan sonra yatağında şehâdeti beklerken hapisdeki sûikasdçısı hakkında "Zindanda bir garîb var, bu sütü ona götürün" diyerek kâtiline süt ikrâm ettiği halde "Biz Ali'nin yolundan gidiyoruz" diyenlerdeki bu kîn nedir? İftah ayneyk!

Hazret-i Hasan radıyallahu anh babası İmam Ali kerremallahu vecheh Hazretlerine karşı ısyân eden bâgîlere bile kîn gütmeyip hilâfetden ferâgat ettiği halde "Biz Hasan'ın sevdâlılarıyız" diyenlerdeki bu buğz, bu adâvet, bu nefret nedir?

Herkes insâf ile düşünsün. Söylediklerini kabullenemediğimiz müslümân kardeşimiz de söylediklerini samîmiyyetle söylemiyor mu? Bir tek samîmî müslüman biz miyiz? O bizi kabûl etmiyormuş, varsın etmesin. Bu onun nâkıslığıdır. Biz de ona aynı muameleyi yaparsak ondan ne farkımız kalır?

Bütün bu ihtilaf ve kavgaların sebebi, müslümânların, elfâzını gâyet iyi bildikleri ve belki günde bin kere de tekrâr ettikleri tevhîdin ma'nâ ve hakîkatinden uzak olmalarındandır. Allah cümlemizi tevhîdin nûruyla birleştirsin.


Kâlini hâl eyle zâhid ehl-i tevhîd olagör
Zât-ı mutlakdır garaz ihfâ eyle izhârdan
Rehber-i tevhîd ile seyret hakâik âlemin
Hissedâr-ı i'tibâr ol "yâ uli'l-ebsâr"dan

www.muzafferozak.com
Listeye geri dön