23 Aralık 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük velîlerden Aynülkudât Hemedânî Hazretleri buyuruyorlar ki :
Ey Aziz! Allah sevdiklerine kendi mülk ve melekût âleminin esrârı hakkında haber vermek istediğinde mahrem olmayanların ona muttali olmamaları için harf giysileri içinde söyler. "Elif-Lâm-Mîm", "Elif-Lâm-Râ", "Kâf-Hâ-Yâ-Ayn-Sad", "Yâ-Sîn", "Kaf", "Sad", "Hâ-Mîm-Ayn-Sin-Kâf", "Nûn", "Tâ-Hâ", "Elif-Lâm-Mîm-Sad", "Tâ-Sîn-Mîm", "Tâ-Sîn" hep bu şekildedir. Yoksa sen Peygamberimizin, "Her şeyin bir kalbi vardır, Kur`ân'ın kalbi ise Yâ-Sîn'dir" dediğini işitmedin mi? Bu cümle Ahad ile Ahmed arasındaki sırrın nişânıdır. İlâhî sırlara mahrem olanlardan başkası buna vâkıf olamaz.
Bu harflere sır âleminde mücmel ve ebced harfleri derler. Ey Azîz! Bu âlemde muttasıl harflerin hepsini munfasıl hâle getirirler ki, buna yaratılış derler. "يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُٓ yuhibbuhum ve yuhibbûnehû"nun muttasıl olduğunu zannederler. Kendisini perdenin ardından gösterdiğinde ve güzelliğini munfasıl harfler şeklinde gösterdiklerinde şu şekilde olur : "Yâ-Hâ-Be-He-Mîm". Eğer mübtedî olursa, öyle parçalara ayrılır ki, harflerin hepsi birer noktaya döner.
Ey Azîz! Sen henüz bu mertebeye ulaşmadın ki, sana aşkın elifbâsını yazsınlar. Ebcedi yazmanın işâreti, muttasıl harfleri, munfasıl hâle getirmekdir. "وَلَقَدْ وَصَّلْنَا لَهُمُ الْقَوْلَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَۜ۟ ve lekad vassalnâ lehümü'l-kavle le'allehüm yetezekkerûn" bu ma'nâyadır. "قَدْ فَصَّلْنَا الْاٰيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ kad fassalne'l-âyâti li kavmin ya'lemûn" bunların tamâmına işâret eder. Tarîkatda bütün bunlara sâlikin kalb defterine aşk ebcedini yazmak denir. Çalış, çabala da "اُو۬لٰٓئِكَ كَتَبَ ف۪ي قُلُوبِهِمُ الْا۪يمَانَ ülâike ketebe fî kulûbihimü'l-îmân" cemâli sana yüzünü göstersin ve "وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْاٰنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ ve lekad yesserne'l-kur`âne li'z-zikri fe hel min müddekir" âyetinin ma'nâsını anlaman kolaylaşsın.