Muzaffer Efendi Hazretleri İlk Haccına Kimin Daveti İle Gitti?

1 Eylül 2016 tarihinde yayınlanmıştır.

Muzaffer Efendi

Türk vatandaşları için uzun yıllar "kapalı" olan Hac yolu ilk defa 1947 senesinde açılmış fakat o sene pek az kişi hacca gidebilmişdi...Bir sonraki yıl döviz yokluğu bahanesiyle hacca gitmek tekrar yasaklanmış ancak 1949 yılından itibaren kesintisiz bir şekilde hacca gidilmeye başlanmışdı...

Muzaffer Efendi Hazretleri, çok arzu etmesine rağmen, mâlî durumu müsâit olmadığı için, 47 senesinde hacca gidememiş ve ilk haccını 1949 senesinde yapmışdır...Efendi Hazretleri, 46 gün süren bu seyahate dâir birçok müşâhedelerini 1980 senesindeki bir radyo programında lutfetmişlerdi...Haccın remzlerini de beyân buyurdukları o benzersiz sohbetin ses kaydını daha önce yayınlamışdık...Çok kıymetli bir belgesel sayılabilecek, müşâhede ve hâtıralarını lutfettikleri o sohbetin kaydına şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz...

Efendi Hazretlerinin mâlî durumu 1949 yılında da pek iyi değilmiş ve çok arzu etmesine rağmen o yıl da hacca gitme ümîdi yokmuş...O sene hac mevsimi yaklaşırken vâki' olan zuhûrâtı Efendi Hazretleri şöyle beyân buyurmuşlardır :

Sahaflar Çarşısı ve Efendi Hazretlerinin dükkanı
(1940'lı yıllarda)
O günlerde bir gece rüyamda Resûl-i Ekrem Efendimizi gördüm...Fakîr'e hitâben "Muzaffer! neden hacca gelmiyorsun?" buyurdular...Sabah dükkana geldim, sermâyemi hesâb ettim, baktım tamamı 300 lira tutuyor...O gün hacca gidebilmek için en azından 500 lira lâzım...Düşündüm...Kimseden borç da isteyemem...Ya ölürsem borçlu gidersem!...Ertesi akşam yine rüyamda Resûl-i Ekrem Efendimizi gördüm...Yine aynı şekilde hitâb ettiler..."Neden hacca gelmiyorsun?..." Sabah her zamanki gibi dükkana gittim...Biraz sonra sırtında bir çuvalla kan-ter içinde bir adamcağız geldi..."Evlâdım! Bu çuvalda bir sürü kitap var, ben bunları 30 liraya aldım, sen bana 40 lira verirsen hepsini sana vereyim" dedi...O sırada benim dükkanımda bulunan esnaf arkadaşlardan biri, kitaplara bakmadan hemen parayı çıkarıp verdi ve kitapların hepsini 40 liraya aldı...Kitapları gözden geçirirken o kadar kitabın arasında çok kıymetli bir yazma olduğunu farkettim...Esnaf arkadaşa "Yahu! Bu kitap çok para eder...Adamcağıza haksızlık oldu..." dediysem de dinletemedim...O arkadaş bana "alan razı satan razı..." diyerek yaşlı adama fazladan bir para vermek istemedi...Ben de o arkadaşa "O kıymetli yazmayı bana kaça verirsin?" diye sordum..."50 lira ver senin olsun" dedi...Ona 50 lira verdim, kitabı aldım...Kitapları satan adam henüz çarşıdan çıkmamışdı...Elimde kalan nakit paranın tamamı olan 50 lirayı da gidip o yaşlı adamcağıza verdim ve meseleyi anlattım...Adamcağız sevinçden havalara uçdu...Aradan birkaç gün geçti, yazma eserlere meraklı bir zât dükkana geldi ve o kitabı görür görmez tâlib oldu...Fiyatını dahî sormadan "ben bu kitabın kıymetini bilirim, pazarlığa hiç lüzüm yok, bu kitaba derhal 1000 lira vereyim" demesin mi!...Hiç pazarlık yapmadan kitabı o müşteriye verdim ve o kitabın kazancıyla o sene hacca gittim...
Her kime Ka'be nasîb olsa Hudâ rahmet eder 
Her kişi sevdiğini hânesine da'vet eder...

www.muzafferozak.com 
Listeye geri dön