Nakş-ı Sun’un Remzeder Hüsnünde Rü’yet Perdesi

5 Mart 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Vahdet

PERDE GAZELİ
ve
ÎZÂHI

Nakş-ı sun'un remzeder hüsnünde rü'yet perdesi
Hâce-i hükm-i ezeldendir hakîkat perdesi

Kâinâtda ne varsa hepsi sun'-i ilâhîdir, her şeyden Hakk'ın esmâsı ve sıfâtı zâhir olur. Bu âlemin Hakk'ın esmâsına ve sıfâtına ayna olup zâtına perde olması Cenâb-ı Hakk'ın ezelî takdîri îcâbıdır. Allah zâtını gizlemiş, esmâ ve sıfâtını eşyâ ile yani mahlûkât ile izhâr eylemişdir. Medeniyetimizin müstesnâ îcâdlarından biri olan Karagöz oyunu da, işte bunu remzeder. Karagözcü, oyun için bir perde, perdeyi aydınlatmak için bir mum ya da meşale ve oyuncular için çeşit çeşit sûretler kullanır, hepsini ayrı ayrı konuşturur, istediği zaman istediği sûreti perdeden alır, istediği zaman tekrar çıkarır. Oyunu bitirmek istediği zaman da mumu üfler ve perdeyi karartır.

Sîreti sûretde mümkündür temâşâ eylemek
Hâil olmaz 'ayn-ı 'irfâna basîret perdesi

Bu âlem sûretler, şekiller âlemidir. Bu yüzden bu âleme, âlem-i misâl denir. Bu sûretlerin her birinin ma'nâları da vardır ki o âleme de melekût âlemi denir. Misâl âlemi, melekût âlemine perde olmuşdur. Bu perdeyi kaldıran ârifler, kâinâta bakdıklarında sûretlerde kalmazlar, o sûretlerin ma'nâlarına da nüfûz ederler. 

Her neye im'ân ile baksan olur iş âşikâr
Etmiş istîlâ cihânı hâb-ı gaflet perdesi

Kalb gözleri açık olanlar ve gözlerinde ibret olanlar için gizli bir şey yokdur, her şey âşikârdır. Fakat insanların çoğu gaflet içinde kör gibi yaşadıklarından sûretlerin ma'nâlarını anlayamazlar, her şeye boş boş bakıp dururlar. 

Bu hayâl-i 'âlemi gözden geçirmekdir hüner
Nice kâre gözleri mahv etdi sûret perdesi

Hüner, kalb gözünü açarak, gölge ve hayâl âlemi olan bu âlemi ibretle temâşâ eylemekdir. Bunu yapamayanlar bu dünyâyı bir oyun ve eğlence olarak görür, hakîkatlerden bî-haber olarak giderler. Tıpkı çoğu insanın Karagöz oyununu gülmek-eğlenmek için seyretmesi gibi. Halbuki Karagöz perdesi, âlemi, tasvîrler de insanları remzeder. Perdenin gerisinde hepsini idâre eden tek bir irâde vardır. Hüner bunu görebilmekdir.

Şem'-i 'aşka yandırıp tasvîr-i cismindir geçen
Âdemi âmedşüd etmekde 'azîmet perdesi

Bu hayâl âlemini aydınlatan nûr insana bahşolunan aşk-ı ilâhî nûrudur. İnsan ancak o nûr ile hidâyet yolunu bulur, kâinât o nûr ile aydınlanır. kâinâtı remzeden Karagöz perdesini aydınlatan mum da, aşkullahın remzidir.

Hangi zılle ilticâ etsen fenâ bulmaz 'aceb
Oynatan üstâdı gör kurmuş muhabbet perdesi

Bu âlemde ne varsa hepsi gölgeden ibâretdir zîrâ yegâne varlık Hakk'ın varlığıdır, diğer varlıklar varlıklarını Hakk'dan almışlardır ve hepsi fânîdir, gelip geçicidir. Karagözcünün her bir sûreti, dilediği kadar perdede tutması buna işâretdir. Sûretlerin çokluğu mühim değildir zîrâ hepsini oynatan aynı zâtdır.

Dergâh-ı Âl-i Abâ'da müstakîm ol Kemterî
Gösterir vahdet elin kalkdıkda kesret perdesi

Görünen fiillerde fâil-i hakîkînin yed-i kudretini görebilmek ve vahdet sırlarını müşâhede edebilmek, kesret perdesini kaldırmakla mümkün olur. Kesret perdesini kaldırmak demek îmânı yakîne getirmek, tevhîdin hakîkatine ermek demekdir. Bu da ancak silsilesi Ehl-i Beyt-i Mustafâ'ya bâhusûs Bâb-ı İlm-i Marifet olan İmâm Ali kerremallahu vecheh Hazretlerine ulaşan ve irşâda me'zûn ve ehil olan, bir mürşid-i kâmilin irşâdıyla olur. "Açılır bâb-ı Ali'den Hakk'a vuslat perdesi" sözünün bir hikmeti de budur.

Râşid Ali Baba
Kuddise Sırruh
Listeye geri dön