Namaza Kıymet Vermelisin ve Hakkıyla Kılmalısın

12 Aralık 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Envârü'l-Kulûb'unda buyuruyorlar ki :
Namazını kıl kardeşim, bir vakti bile kaçırma, tembellik etme, Rabbine âsî olma! Bazı densizlerin ve dinsizlerin söyledikleri gibi, "Namaz da neymiş, ne var namazda?" deme.  Namaz, bir hısn-ı ilâhîdir, Allahu Teâlâ'nın sağlam ve metîn bir kalesidir. Namaza devam edenleri, Allahu Sübhânehû ve Teâlâ Hazretleri bütün âfetlerden korur ve kurtarır. Namaz, kötülükleri ve Allahu Teâlâ'nın sevmediği, Resûl-i Zîşân'ın dâimâ yerdiği çirkin alışkanlıkları giderir ve önler. Namaz, hakkıyla ve lâyıkıyla kılanlar için, en yüce ve şerefli bir ibâdetdir. Namaz kılar gibi göründükleri hâlde, kıymetini bilmeyenler, hakkını vermeyenler ise, namaz göstermiş olurlar. 
Bunu anlayabilmek için çok basit bir yol vardır. Eğer kıldığın namazlar, seni kötülüklerden ve fuhşiyyatdan alıkoyuyorsa, günah işlemekden, Hakk'a âsî olmakdan seni koruyor ve kurtarıyorsa, kıldığın gerçekden namazdır. Eğer namaz kıldığın hâlde, kötülüklerden ve fuhşiyyatdan kaçınamıyorsan, günahları ve kötülükleri rahatça işleyebiliyorsan, darılma kardeşim ama, sen namaz kılmıyor, namaz gösteriyorsun.
Oysa namaz kulu Hakk'a iletecek bir mi'râcdır. Kötülük ve günah işleyerek kılınan namazlar ise, kulu ancak Rabbinden uzaklaşdırır. "Men lem tenhehû salâtühû 'ani'l-fahşâi ve'l-münkeri lem yezded minaIIahi illâ bu'den" (Kıldığı namaz, kendisini Allahu Teâlâ'nın men' etdiği ve benim zemmetdiğim kötülüklerden, günahlardan ve masiyyetlerden alıkoymaz ve önlemezse, o kimsenin namazı kendisini Allahu Azîmü'ş-Şân'dan uzaklaşdırmaktan gayrı hiçbir fayda vermez) hadîs-i şerîfi, bunun delîli ve isbâtıdır.
Cehennem ateşinde yanmak istemiyorsan, o korkunç ateşin sana harâm olmasını arzu ediyorsan, beş vakit namazın ilâhî bir emir olduğunu, kulluk görevi bulunduğunu bilerek kıl. Abdest alırken başlayacak olan dikkat ve ihtimâmın kıyâm, kırâat, rükû', kavme ve secdelerinde, celselerinde, tahiyyatda devam etmeli, ta'dîl-i erkâna itinâ göstermeli, huşû' ve hudû' içinde namaz kılmağa gayret ve himmet etmelidir.
Kıyâmet günü, ilk muhâsebe namazdan başlar. Namazın hesâbı doğru ve kesin olarak verilebilirse, diğer amellerin de kabûlüne yardımcı olur. Maâzallah, namazın hesâbı verilemezse, bu hesâbda eksiklik ve noksanlık çıkarsa, emîn ol iş biraz çetin olur. Bir mü'min, bazı günahlarından dolayı cehenneme girse bile, secde eseri bulunan uzuvlarını ateş yakmaz. Allahu Teâlâ'ya îmânın alâmeti ve belirtisi namazdır. Seyyidü'l-Enâm aleyhi ve âlihî efdalü't-tahiyyete ve's-selâm, Efendimiz Hazretleri buyurmuşlardır ki : "Bir kimsenin kapısı önünden bir nehir geçse ve o kimse günde beş vakit o nehre girerek yıkansa, nasıl ki kendisinden kirden ve kirlilikden eser kalmazsa, beş vakit namaz da aynen böyledir". Beş vakit namazını dikkat ve itinâ ile kılanlarda da günah ve masiyet kirleri görülmez. Kıldığı namazlar, onu arındırır ve paklar.

Bir diğer hadîs-i şerîfde de şöyle buyrulmuşdur : "Beş vakit namaza devam edenler, Allahu Teâlâ'nın beş büyük lutfuna mazhar olurlar. Bir, kabir azâbından halas olurlar. İki, kabir darlığından kurtulurlar. Üç, amel defterleri sağ ellerine verilir. Dört, sırâtı yıldırım gibi sür'atle geçerler. Beş, cennete girerler.
Ancak, tekrar ediyorum ve tekrâr etmekde fayda görüyorum. Namazları, angarya nev'inden, yasak savma kabîlinden, tavuk yem gagalar gibi değil, şartlarına ve âdâbına aynen ve harfiyyen dikkat ve riâyet ederek kılmalı, göstermelik için değil, hakkıyla namaz kılmağa çalışmalıdır. Bunun için de, "Adam sen de, bizden geçdi, varsın gençler okusun" dememeli, ilmihâli okuyup öğrenmeli, ef'âl-i mükellefîni, şer'î hükümleri, namazların farzlarını, vâciblerini, sünnet ve müstehablarını, ne gibi hâllerin namazlarımızı ifsad ettiğini, hangi hâllerde sehiv secdesi yapmak gerekdiğini, kezâ guslün, abdestin ve orucun farzlarını, vâciblerini, sünnetlerini, müstehablarını güzelce bellemelidir. Yaşlılar bana gücenmesinler, vaktiyle okuduklarını unutan ve bilmeyerek namazı bozan hâllerde bulundukları hâlde, farkında olmayanlara sık sık rastlıyoruz. Sormak ve öğrenmek ayıp değildir. İki cihan serveri, "İhtiyarlar, ilim tahsîli için gençler arasında oturmakdan utanmasınlar" buyurmuşlardır. Sormamak, öğrenmemek ve bilmemek hem ayıpdır, hem de günahdır. İnsan, bir işe başladı mı, onu en güzel ve en mükemmel şekilde yapmaya çalışmalıdır. Görsünler, desinler, mescide gidiyor diye söylesinler diye yalan yanlış abdest alıp, ta'dîl-i erkânına, şartlarına ve âdâbına riâyet etmeden namaz kılmak, boşuna yorgunlukdan başka bir şey değildir. Öylelerini görüyoruz ki, mahalle mescidinde bir gece önce yatsıyı kıldıran imam efendinin, yanlışlıkla kendilerine beş rekat namaz kıldırdığını ertesi gün sorup şer'î hükmünü öğrenmeğe çalışmakdadırlar. Bu çok mühim gerçeği gözden kaçırmayalım, sorup öğrenmekden, okuyup anlamakdan korkmayalım. 
Boş kafa ile kılınan namazlar, sâhibine ancak hasret ve nedâmet getirir. Bre müslüman, madem kılıyorsun hakkıyla kıl. Dünyâ siyâseti denildi mi, kimseye ağız açdırmıyorsun, meslek hâtıralarını birer birer anlatıyorsun, boş ve faydasız hikâyeleri dilinden düşürmüyor ve hiç unutmuyorsun. İbâdet ederken bu kayıtsızlık, bu vurdum duymazlık niye? "Bak emekliye ayrıldı, saçı sakalı ağardı, hala namaz kılmıyor, câmi-i şerîfe gelmiyor" demesinler diye mescide gitmenin ve namaz kılmanın sana hiçbir faydası olmaz. Hazır bu yola girmişsin, yaz kış, soğuk sıcak demeden mescide gelmişsin, zahmetlere katlanıp abdest almışsın, ne olur şunun en iyisini, en mükemmelini yapsana. Bilmediklerini sorup öğrensene. Elin ağzı torba değil, çekip büzesin. Eğer konuşacaklarsa önleyemezsin. İyisi mi doğrusunu yap, kimsecikler ağzını açıp bir şey diyemesin, gönlün rahat etsin.
Evet, namazını vaktinde ve cemâatle kıl, kazâya bırakma, vaktini geçirmeden namazını kılmakda, ecel erişmeden tövbe etmekde acele et. Kötülüklerden, dünya kir ve pisliklerinden ellerini yıka, gönlünü, gözünü ve özünü tövbe ve nedâmet ile arındır.
Azîz dîn kardeşlerim ve Hakk yoldaşlarım!

Beş vakit namaz, bülûğa yani erginlik çağına ermiş kadın veya erkek her îmân edene farzdır. Erkek çocuklar on iki ve kızlar dokuz yaşından itibaren namaz kılmakla mükellefdirler. Onlara, bu farzı öğretmek de anne ve babaların görevleridir. Bilindiği gibi namaz ef'âl-i ma'lûme ve erkân-ı mahsûsadır. Namaz, Resûl-i Zîşân Efendimizden görüldüğü, onun kıldığı gibi kılınır, başka türlü namaz olmaz. Kıyâma, rükû'a ve secdeye kudreti olmayanlar, îmâ ile kılarlar. Yani ayakda duramıyor, eğilemiyor ve başını secdeye koyamıyorsa, bunları başı veya gözüyle işâret ederek kılabilir. Terki ise, kat'iyyen caiz değildir. Hiçbir sebeb ve mazeretle namaz terkedilemez. Son nefesimize kadar Rabbimize ibâdetle mükellef bulunuyoruz. Namaz deyip geçmeyelim, iki rekat namaz, kâinatın bütün mertebelerini camidir. İki rekat namazda bütün mahlûkâtın ibâdetlerinin zübdesi, özü ve özeti müşâhede edilir. Onun için, namazın kıymet, ehemmiyet ve fazîletini anlamalı ve takdîr etmelidir.
Âdemiyyet mertebesine, namazda kıyâmla işâret vardır. Hayvâniyyet mertebesine namazda rükû' ile işâret vardır. Nebâtât mertebesine namazda secde ile işâret vardır. Melekler mertebesine, namazda huzûr ile işâret vardır. Meleklerin kıyâm ve kuûdu, nebâtların ve hayvanların tesbîhi ve tefrîdi, cemâdâtın tevhîd ve takdîsi biraraya geldiğinden, Allahu Teâlâ'ya yapılan ibâdetlerin umdesi sayılır. Namaz, kalbin tevhîdi sûreti olup, tevhîd-i ef'âli isbât etdiğinden aynı bâbdan addolunur. Abd ile ma'bûdun birleşdiği makâmdır ve onun için de mü'minlerin mi'râcıdır. Resûl-i Zîşân'ın gözünün nûru, dînin direği, îmân ve islâmın alâmetidir, îman ve islâmın işâretidir. Terki büyük günah ve inkârı ise maâzallah küfürdür.
Bilmiş ol mü'minin mi'racı namâz
Beş vakti edâ et Hakk'a kıl niyâz
Cilvegah-ı Hazret-i Hakk'dır namâz
Terkeden mü'min değildir el-ıyâz
Listeye geri dön