9 Aralık 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Malûm ya, namazda mutlakâ Kur`ân okuyoruz, kırâat namazın farzlarındandır çünkü. Kur`ân'sız, kırâatsız namaz olmaz. Hattâ namazdan maksad, Kur`ân okumakdır da diyebiliriz. Nitekim Cenâb-ı Hakk "اَقِمِ الصَّلٰوةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ اِلٰى غَسَقِ الَّيْلِ وَقُرْاٰنَ الْفَجْرِۜ اِنَّ قُرْاٰنَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُودًا" âyet-i celîlesinde namaza Kur`ân demişdir.
Kur`ân Allah'ın kelâmı, biz de namazda Allah'ın huzûrundayız, peki O'nun kelâmını O'na okumanın manâsı ne? Abes bir iş değil mi bu?
Basit bir misâlle anlatayım. Meselâ ben bir kitâb yazmış olsam, siz de her gün gelip bana o kitâbdan pasajlar, cümleler okusanız, ne ifâde eder bu? Kitabı yazan zâten benim, kendi yazdığımı başkasından dinlemenin ne lüzûmu var? Benim yazdığım kitâbı okuyan, oradan kendine bir hisse almalı, kitabı yazmakdan maksad da zâten bu değil mi?
İşte aynı bunun gibi, Kur`ân'ı okumakdan maksad da, Hakk'ın kelâmını nefsimize işittirmek, ondaki hakîkatleri nefsimize duyurmak, bildirmek ve kabûl etdirmek içindir. Bu şuurla okursak Kur`ân'ı, işte o zaman işin rengi değişir. Yoksa yatıp kalkmakdan ibâret olur namaz, farz yerine gelmiş olur ama feyz alınmaz, fayda görülmez o namazdan. Namazdaki kırâatin âşikâre olmasının hikmeti de budur, sessiz kırâat câiz değildir. Yani insan okuduğunu duyabilecek bir sesle okumalıdır Kur`ân'ı.
Burada başka bir mesele daha var ki çok mühim. Kur`ân okuyan kişi, Hakk'ın kelâm sıfatına bürünmüş olur. Cenâb-ı Hakk'ın sıfatlarından bir sıfatdır çünkü kelâm yani konuşmak, söz söylemek. Kur`ân Allah'ın kelâmı, biz O'nun kelâmını O'nâ vekâleten, niyâbeten okuyoruz aslında. Yani sıbgatullah ile boyanmış oluyoruz. Bu pek büyük bir şerefdir, tabii anlayan için.
Zâten namazın en büyük sırlarından biridir bu sıbgatullah meselesi. Onu da başka bir yazıda ele alırız inşâallah.