25 Temmuz 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Malûm ya, cemaatle kılınan namazlarda saf tutmak şartdır. Eskiden imam efendiler, Resûl-i Ekrem Efendimizin sünnetine uyarak, "istevû" diye îkâzda bulunurlar ve cemaatin safları düzeltmesini temine çalışırlardı.
Kur’ân-ı Kerîm’de de geçen "الصفّ saff" kelimesi, lugatde "sıralanmak, dizilmek, sıra, dizi, düzgün çizgi” gibi ma'nâlara gelirken, ıstılahda, cemaatle kılınan namazlarda cemaatin yan yana düzgün biçimde sıralanmasını ve bu şekilde meydana getirilen sırayı ifade eder.
Cemaatle kılınan namazlarda safların düzgün olması, çizginin bozulmaması, arada boşluklar bırakılmaması, müminlerin birlik ve beraberliğine işâret olduğu gibi, safların dağınık ve düzensiz olması da müminlerin dağınıklığına, vahdetden, birlikden uzak olmalarına işâretdir. Bu yüzden safları düzgün tutmanın ehemmiyeti büyükdür.
Safa gelmenin, safı düzeltmenin bir ma'nâsı da, kalbi düzeltmek, kalbi doğrultmakdır, kalbi hizâya getirmekdir. Yani namazda Hakk'ın huzûruna çıkacağını düşünerek kendine çeki düzen vermek ve kalbini başka şeylerle meşgûl etmeyerek saf hâle getirmekdir. Nitekim Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, imâmet yapdıkları vakitlerde cemaate dönerek "saflarınızı doğrultunuz ve düzeltiniz" diye îkâzda bulunurlar ve ekseriyâ şu hadîs-i şerîfi okurlardı : سَوُّوا صُفُوفَكُمْ فَإِنَّ تَسْوِيَةَ الصُّفُوفِ مِنْ إِقَامَةِ الصَّلاَة" sevvû sufûfeküm fe inne tesviyete's-sufûfi min ikâmeti's-salât". Resûl-i Ekrem Efendimiz namaz kıldıracağı vakit, ashâbına dönerek böyle buyurmuşlar, "Saflarınızı düzeltiniz, muhakkak ki safların düzgünlüğü namazın düzgünlüğündendir". Yani namazı hakkıyla kılmanın bir şartı da cemaatin safları sık ve düzgün tutmasıdır.
Efendi Hazretleri bir Cuma namazında da şöyle buyurmuşlardı :
Saflarınızı düzeltiniz. Safdan murâd, yalnız çizgi değil. Kalbini safa getir. Allah huzûruna çıkıyorsun. Hesâb vermeğe çıkıyorsun, onu tefekkür et. Huzûr-i Rabbü'l-âlemîn'desin.
Kısacası, safa gelmek demek, kalbi safa getirmek demekdir. Bunu herkes yaparsa ne olur? Bütün cemaat birlik olur, yek-vücûd olur, bir olur. Bunun feyzi ve bereketi de bambaşka olur.
Ol Hudâ'nın kullarına ulu ihsânı namaz
Menzil-i a'lâya çün ref' eyler insânı namaz
Var 'ibâdâtın beğim çok gerçi envâ'ı velî
Anların pes cümlesinin şems-i tâbânı namaz