Namazda Tefsîr Dersi Veren Şeyh

Şeyhü'l-Ekber Hazretleri, şeyhlerinden biri olan, Şeyh Ebû Cafer el-Uryânî Hazretleri ile bir hâtırasını şöyle anlatıyor :

Bir gün arkadaşlarından birinin evinde Şeyh Ebû Cafer Hazretleri ile beraber namaz kılıyorlarmış. İmâm, zamm-ı sûre olarak Neb'e Sûresini okumaya başlamış. İmâm, "اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ مِهَادًاۙ * وَالْجِبَالَ اَوْتَادًاۖ" âyetlerini okuduğunda, Şeyhü'l-Ekber Hazretleri kendinden geçmiş, ne cemaat kalmış, ne imam kalmış, ne de kıraat, her şey kaybolmuş. Kendi vücûdunda şeyhi Ebû Cafer Hazretlerini görmüş. Hazret-i Şeyh ona demiş ki, "Mihâd dünya, evtâd mü'minlerdir. Mihâd mü'minler topluluğu, evtâd irfân sâhibleridir. Mihâd irfân sâhibleri, nebîler evtâddır. Nebîler mihâd, resûller evtâddır. Resûller mihâd, ondan sonra ne gelir?". Daha başka hakîkatler de söylemiş. Neden sonra, kendine gelip imamın kıraatına kulak verince, imam efendinin "لَا يَتَكَلَّمُونَ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَقَالَ صَوَابًا * ذٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّۚ" âyetlerini duymuş. Namazdan sonra Şeyh'e sormuş, "Efendim, bu "اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ مِهَادًاۙ * وَالْجِبَالَ اَوْتَادًاۖ" ne manâya gelir?" demiş. Hazret-i Şeyh, namazda ona ne söylediyse, aynısını söylemiş.