Namazı İkâme Etmek

11 Aralık 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet

İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri Şerhü Şu'baü'l-Îmân nâmındaki eserinde "İkâmet-i Salât" başlığı altında buyuruyorlar ki : 

Yani evkâtında salavât-ı mefrûdayı şürût ve kuyûd-i zâhire ve bâtınesiyle edâ etmekdir. Ve eğer şürût ve kuyûduna mukârin olmasa ana ikâmet demezler. Pes zâhirde ta'dîl ve tesviye bulunduğu gibi bâtında dahi huzûr ve teveccüh bulunmak gerekdir. Ve huzûrdan murâd, cemî' eczâ-i salâtda veyâ gâlibinde istishâb-ı niyyet ve Hakk Teâlâ'yı müşâhede eder gibi hareketdir ki edne'l-emr ve ekalle'l-hâldir. Ve bunun fevkinde dahi müşâhede erbâbı vardır ki makâm-ı berzahiyyede kâim olup hem Hakk'la münâcât ve hem anı müşâhede ederler. 

Ve cemâ'atin meşrû'iyyeti kabûle şefâ'at içindir. Husûsan ki cemâ'at kırk nefer veyâhud daha ziyâde ola. Zîrâ kırk 'aded kimse bir veliyy-i 'örfî hükmündedir. Velînin 'ameli ise hulûs ve müşâhedeye makrûn olmakla makbûldür. Pes şefâ'ati sârî olup, sâirin namazlarının cemî' eczâsiyle kabûlüne vesîle olur.

Ve salât, şer'-i kadîmdir. Velâkin beş vakt bu ümmete tahsîs olundu. 
Ve kıyâm ve rükû' ve sücûd ve tesbîh ve emsâli ve kezâlik ikişer ve üçer ve dörder rek'at olduğu melâike ahvâline ve ecnihasına işâretdir. Zîrâ a'mâl-i sâliha, insana kanat gibidir. 
Ve ta'yîn-i evkât, insanı müsâmahadan tahlîs içindir. Zîrâ musallînin kendine kalsa, te'hîr ile belki tefvît ede.
Ve salâtın ferâizi vücûd-i ilâhiyyeye ve vâcibâtı vücûdât-ı ehassa ve süneni vücûdât-ı hâssaya ve müstehabâtı vücûdâtı 'âmmeye işâretdir. Binâen-'alâ-hâzâ, vücûb ve imkân mertebelerinin esrârıyla kâim olmak taleb edenler, farz ve nevâfilin mecmû'uyla kâim olurlar, salâtlarını yalnız farza kasr etmezler. 
Ve salâtda olan tekbîrât, Hakk Teâlâ'yı takyîdâtdan tenzîhdir. Zîrâ Allahu Teâlâ kıyâm ve rükû' ve sücûd ve gayrı ahvâl ile mütekayyed değildir. Kıyâm, 'âlem-i insâna, rükû', 'âlem-i hayvâna, sücûd, 'âlem-i nebâta işâretdir ki mertebes-i inkisâr-ı tâmmdır. Bu sebebdendir ki, her kimin kalbi Hakk Teâlâ'ya secde eylese, Hakk'ın 'abd-i mahzı ve mukarreb-i dergâhı olur. Pes, yalnız cesedinin secdesi kifâyet etmez. Ve secde hâlinde Şeytân, insandan i'tizâl eder. Velâkin eğer nefse mağlûb ise havâtır ve perîşânîden kurtulamaz. 
Ve salavât, efdalü'l-kurubâtdır. Anın içün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem muhabbeb oldu. Ve istiskâli sıfât-ı kefere ve münâfıkînden 'addolundu. Ve terki husûsunda va'îd-i şedîd vardır. Ve mü'min hayâtda oldukça namaz ve emsâli ibâdât andan sâkıt olmaz. Meğer ki mecnûn ola. Belki makâm-ı kurba vusûl, bi-hasebi'l-hikme, ibâdetle ziyâde tekayyüdü mûcibdir.

Halî'u'l-'ızâr olmak ilhâddandır. Ve, "Namazımız kılınmışdır" demek veyâ gayrı vech ile sıhriyyet etmek küfr-i mahzdır. Ve cenâze namazının farziyyetini ve asl-ı vitri inkâr dahi küfürdür. 

Listeye geri dön