2 Aralık 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Namaza kalk, namaza! Gece namazı. Gece namazı. Gece namazı! O gece namazında kılınan iki rekat namaz, o kadar sevgili ki o, tadanlar biliyorlar. Bazen Cenâb-ı Hakk insana ilhâm da eder. Bazı vâridât da elde edebilirsin, bir çok esrâra da vâkıf olabilirsin. O gafletle kılınan namaz, başını yere koymak, o şekildir o, namazın şekli o. Namazın bir de manâsı vardır. Ma'bûd ile 'abdin birleşmesidir, yani "فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ fe kâne kâbe kavseyn" sırrıdır namaz. Namaz, namaz, âh namaz!
O hâlâ, "Sofuların namazı var, bizim niyâzımız var" diyor. Beyinsiz, ahmak herif! Resûl-i Ekrem, İmâm-ı Ali, İmâm-ı Hasen, İmâm-ı Hüseyni hangisi namazı terk etdi? Muhârebe meydânında bile İmâm-ı Hüseyn namaz kılıyordu ya, ezân da okutuyordu, Yezid'in askerine karşı. Hâlâ o düşünemiyor bunu.
Namazla iş bitmez ama namazı namaz diye kılarsan, şekil değil. Namaz göstermek başka, namaz kılmak başkadır. Bazısı namaz gösterir. Kendini terbiye edemediyse, nefsini ıslâh edemediyse, hak ve hakîkati göremediyse, o, namaz gösterir o. Çünkü "إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ inne's-salâte tenhâ 'ani'l-fahşâi ve'l-münker"dir.Bu âyetde Allah, "Namaz, insanı kötülüklerden alıkoyar" buyuruyor. Yani namazı ma'nâsına riâyet ederek kılan kimse, kötü ahlâkından kurtulur, kimseye zulmetmez, Allah'ın men' ettiği işeri yapmaz, fenâ yollara gitmez, iyi insan olur. Ma'nâsından bî-haber olarak sırf şeklen namaz kılanlar ise, namazın feyzinden istifâde edemezler, yorgunlukları yanlarına kâr kalır.
Dikkat etdiyseniz, yıllarca namaz kıldığı hâlde ahlâkını düzeltmemiş pek çok insan vardır. Sövüp sayan, yalan söyleyen, dedikodu yapan, iftirâ eden, harama el uzatan ve daha pek çok kötülükleri hiç çekinmeden, hiç utanmadan icrâ eden bu kimseler namazın manâsından bî-haber olanlardır, namazı şeklen kılanlardır. Bunların namazdan nasîbi yokdur, namaz bunları Allah'a yaklaşdırmaz, bilakis Allah'dan uzaklaşdırır.
Namazı manâsına riâyet ederek kılanlar ise, Allah'a yaklaşırlar. Bunlarda "وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ vescüd vakterib" sırrı zâhir olur. Kötülükleri ve kötü ahlâkı terk ederek, ahlâk-ı hamîde sâhibi olarak Allah'a yaklaşır bunlar. Öyle ki gitdikçe kurbiyyetleri artar ve en nihâyet "فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ fe kâne kâbe kavseyn" sırrına ererler bunlar. Namazla mirâc ederler, Hakk'a vuslat bulurlar.