11 Şubat 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Nasîhat gizli olmalıdır. Bir kimse bir dîn kardeşine gizlice nasîhat ederse, nasîhatı te'sîrli olur. Eğer halk arasında nasîhat ederse nasîhatı te'sîrsiz olur. Çünkü o kişinin ayıbını ifşâ ederek onu herkesin önünde küçük düşürmüş olur.Bütün büyük mürşidler, bu usûle çok dikkat etmişler ve insanların kusurlarını herkesin içinde söylememişler, ayıplarını yüzlerine vurmamışlardır. Eğer bir topluluğa hitâb ediyorlarsa kimseyi hedef almadan, anlayan anlasın kabîlinden hep ortaya konuşmuşlardır. Hattâ birebir konuşurlarken dahi ekseriyâ îmâ ve mecâz yoluyla konuşmuşlar, muhâtablarına söylemek istediklerini hikâyelerle, kıssalarla ve latîfelerle anlatmışlar, bazen de sanki o kusur kendilerinde varmış gibi kendilerini kınayarak konuşmuşlardır. Nasreddin Hoca hikâyelerinde de ehlullahın nutuklarında da çokça gördüğümüz bu usûl pek zarîf ve tesîrli bir irşâd usûlüdür. Zîrâ insanlar, ayıplarının ortaya dökülmesinden, yüzlerine vurulmasından hiç hazzetmedikleri gibi böyle yapanlara da fenâ halde kızar, darılır hattâ düşmân olurlar. Demek ki nasîhatin tesirli olabilmesi için mutlakâ gizli ya da îmâ yoluyla, üstü örtülü olarak yapılması gerekir.