Nasîhat Niçin Gizli Olmalıdır?

11 Şubat 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

İrşad
İmâm-ı Şâfiî Hazretleri buyurmuşlardır ki :
Nasîhat gizli olmalıdır. Bir kimse bir dîn kardeşine gizlice nasîhat ederse, nasîhatı te'sîrli olur. Eğer halk arasında nasîhat ederse nasîhatı te'sîrsiz olur. Çünkü o kişinin ayıbını ifşâ ederek onu herkesin önünde küçük düşürmüş olur.
Bütün büyük mürşidler, bu usûle çok dikkat etmişler ve insanların kusurlarını herkesin içinde söylememişler, ayıplarını yüzlerine vurmamışlardır. Eğer bir topluluğa hitâb ediyorlarsa kimseyi hedef almadan, anlayan anlasın kabîlinden hep ortaya konuşmuşlardır. Hattâ birebir konuşurlarken dahi ekseriyâ îmâ ve mecâz yoluyla konuşmuşlar, muhâtablarına söylemek istediklerini hikâyelerle, kıssalarla ve latîfelerle anlatmışlar, bazen de sanki o kusur kendilerinde varmış gibi kendilerini kınayarak konuşmuşlardır. Nasreddin Hoca hikâyelerinde de ehlullahın nutuklarında da çokça gördüğümüz bu usûl pek zarîf ve tesîrli bir irşâd usûlüdür. Zîrâ insanlar, ayıplarının ortaya dökülmesinden, yüzlerine vurulmasından hiç hazzetmedikleri gibi böyle yapanlara da fenâ halde kızar, darılır hattâ düşmân olurlar. Demek ki nasîhatin tesirli olabilmesi için mutlakâ gizli ya da îmâ yoluyla, üstü örtülü olarak yapılması gerekir. 

İmâm-ı Şâfîi Hazretlerinin bu tavsiyesi çok şumüllüdür yani her türlü nasîhat ve her tür nasîhatçı için geçerlidir. Yani imamın cemaatine, hocanın talebesine, babanın evlâdına, mürşidin mürîdine, arkadaşın arkadaşına nasîhatları da hep böyle olmalıdır. Aksi takdirde, nasîhatın bir faydası olmaz, hattâ belki de zararı olur.

Sakın ayna gibi ayyâb olma!
Hazret-i Aşkî
Listeye geri dön