(Ya Hazret-i Mevlânâ hak dost)
Yâ Habîballah Resûl-i Hâlık-ı yektâ tüyî
Ber güzîni zül-Celâl pâk ü bî hemtâ tüyî (Dost sultânım)
Nâzenin-i Hazret-i Hakk sadr u bedr-i kâinât
Nûr-i çeşm-i enbiyâ çeşm-i çerâğ-ı mâ tüyî (Yâ Mevlânâ hak dost)
(Sultânım) Der şeb-i mi’râc bûde Cebrail ender rikâb (dost dost)
Pâ nihâde ber ser-i nüh künbedi hadrâ tüyî (Yâ Mevlâna hak dost)
(Sultânım mahbûb-i men dost dost dost)
Yâ Resûlallah tü dâni ümmetânet âcizend
Rehnümâ-yı âcizâni bî ser ü bî pâ tüyî (Hak dost dost dost)
(Sultânım) Serv-i bostân-ı risâlet nev-behâr-ı ma’rifet
Gülbün-i bağ-ı şerî'at sünbül-i bâlâ tüyî (yâ veliyyallah dost dost)
Şems-i Tebrîzî ki dâred Nâ’t-ı Peygamber zi ber
Mustafâ vü Müctebâ ân Seyyid-i a'lâ tüyî
(Yâ tabîb-el kulûb yâ veliyyallah Allah dost dost)
TERCÜMESİ
Ey Allah'ın sevgilisi! Eşsiz Yaratıcı'nın Elçisi sensin
Allah'ın kulları arasından seçtiği pâk ve benzeri olmayan sensin
Ulu Allah'ın nazlısı kâinatın yüksek derecelisi ve ekmeli
Peygamberlerin gözünün nuru bizim gözlerimizin ışığı sensin
Mi'râc gecesi Cebrâil rikabında olduğu halde
Dokuz kat yeşil kubbenin üstüne ayak basan sensin
Ey Allah'ın Elçisi! Bilirsin ki ümmetlerin acizdirler
Başsız ayaksız âcizlerin yol göstericisi sensin
Peygamberlik bostanının servisi ma'rifet dünyasının ilkbaharı
Şerî'at bağının gül fidanı yüce sünbül sensin
Şems-i Tebrîzî Peygamberin medhini ezberlemişdir
Mustafâ vü Müctebâ o Ulu Efendi sensin