17 Ocak 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Hazret-i Mûsâ Tûr'a gidiyormuş. Niye gidiyormuş, biliyor musun? Yağmur duâsına gidiyorlarmış. Nereye? Yağmur duâsına. O vakit öyle bir şey olmuş, yağmur kesilmiş. Oluyor öyle bazen, hadîslerde var. Bazı suçlar var ki, yağmur kesilir, yağmur yağmaz yani. Gitmiş, duâ etmiş, etmiş, "Yâ Rabbi, dilsiz hayvanlar susuz, otlar kurudu, yerler şerha şerha parçalandı, su ver kullarına, mahrûm etme, her şeye kâdir sensin" deyince, Cenâb-ı Hakk demiş ki, "Bir kul var, yağmur duâsına o gelmedi, onu getirirsen yağmur duâsına, duânı kabûl ederim". "Kimmiş yâ Rabbi bu?". "Şehirde filanca evde oturuyor" demiş Cenâb-ı Hakk ona, Hazret-i Mûsâ'ya. Yağmur yağmamış, dönmüş gelmişler, bulmuşlar o kulu. "Hadi bakalım duâya çıkacağız", "Ben dargınım" demiş. "Kime?". "Allah'a" demiş. Az evvel bir söz söyledim, araya laf karışdı. Bazı insanlar var onlar bizim gibi değildir. Onlar cilve yaparlar Cenâb-ı Hakk'la. Allah da onlarla şaka yapar. Cümbüş yapar Cenâb-ı Hakk, şaka yapar. O sevdikleri, azîz olan kullar vardır, onlar başlarına bayrak takmazlar, biz evliyayız diye. "Hadi yürü!". "Gitmem" demiş, "dargınım". "Fesübhânallah! Yakalayın şunu karga tulumba". Yakalamışlar, karga tulumba götürmüşler, yağmur yağmış. Giderken yolda bağırıyormuş, "Yâ Rabbi biliyorsun ben gitmiyorum, bunlar beni zorla götürüyorlar" diye. Yaaa böyle.
Geçen gün böyle bir kıssa anlatıyordum, birisi gelmiş bana diyor ki, "Akıl bir nûrdur, bu akla sığmıyor". Ulan, akılla iş olsaydı, ayağın altına mesh etmek lâzım gelirdi, kadına iki erkeğe bir verecekdik. İş akılla değil yalnız. Ayağını mesh etdiğin vakitde, mestin üstüne veriyorsun. Halbuki aklen olsa, altına vermek lâzım gelir. Senin aklının ereceği şey değil o. Akıl bir yere kadar gider o, akl-ı meâş, ondan sonra durur.
Sonra Cenâb-ı Mûsâ demiş ki, "Yâ Rabbi bu ne hikmetdir? Bu nedir, bu aranızdaki bu cilve, cümbüş böyle bu şekilde?". Hakk Teâlâ buyurmuş ki, "Yâ Mûsâ, kimseyi cehenneme koyma diyor. Benim celâlim ibtâl olur. Benden bunu istedi, ben de yapmayınca, darıldı bana" demiş. "Onun için cilve yapıyor şimdi, gelmem diyor". Yaa! Böyle kullar vardır.
Meselâ Yûnus Emre'de de vardır, Yûnus Emre'de de vardır. Bizim evliyâmız Yûnus Emre'de, Türklerin evliyâsı. Yûnus Emre'de vardır o. Yaa! Şaka yaparlar bazı evliyaullah, cilve cümbüş yaparlar Allahu Teâlâ ile.
Hattâ gene birisi, gene böyle ibâdet tâatda, zâhid âbid filan, demiş ki ona Cenâb-ı Hakk, "Ey kulum! Ne yaparsan yap, seni cehenneme koyacağım" demiş. Çok üzülmüş, mürşidi sağmış, oraya gitmiş, ağlayarak anlatmış. "Hadi git ibâdetini yap" demiş, "seninle şaka yapdı Allahu Sübhânehû ve Teâlâ Hazretleri". Yaaa! "Sen kulluğunu yap, o Allahlığını yapar" demiş. Acaba analatabildik mi?
www.muzafferozak.com