18 Şubat 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Turuk-ı aliyyeye mahsûs zikir ve devrân halkalarında, zikrin belli bir yerinde, çekilen esmânın elfâzı gizlenir ve çıkan ses, nefes sesi hâline gelir. Buna kalbî zikir denir. Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinin, Amerika'da halka açık olarak icrâ etdikleri bir zikir merâsimiden sonra, Amerikalı izleyicilerden biri bunun hikmetini sorunca, Efendi Hazretleri şu cevâbı verdiler :
Her nefesde Allah diyoruz, hem verirken, hem alırken. "He, he, he, he, he, he, he" şeklinde çıkan nefes sesi, ism-i zâta işâretdir. Allah lafzından elifi kaldırırsak lillah kalır, lamı kaldırırsak lehû kalır, ikinci lamı da kaldırdık mı, hû kalır yalnız. İşte zikirde "he, he, he, he" diye nefes alıp veren kimse, İsm-i Hû ile zikretmiş olur. Allah lafzı bütün esmâyı câmi'dir, doksan dokuz esmânın hepsi Allah kelimesindedir. Allah esmâsının da en kısa kestirmesi Hû'dur. Zikrullahda, "he, he, he" deyince, hem içeriye Hû diyoruz, hem dışarıya Hû diyoruz. Halbuki lafzen yapılan zikirde, esmâyı ancak bir defa söyleyebiliriz, iki defa söyleyemeyiz.