27 Ekim 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
NASÎHAT
Geldi evvel meclise bâd-ı sabâ
Hoş süpürdü meclisi ol pür-safâ
Pâk kıldı komadı zerre keder
Âferîn eyler göre sâhib-nazar
Yüz yere sürdü çü hizmet eyledi
'Aşk içün ehline 'izzet eyledi
Ana bir hizmet buyurmuş Zü'l-Celâl
Cân ü dilden ol da kılmış imtisâl
Anın içün gice gündüz devr ider
Gâh kûh ı gâhi sahrâ seyr ider
Sâkin olup bir nefes kılmaz karâr
İhtiyât ider o emr-i Kirdigâr
Her kime olsa musâhib ahz-i bûy
İdiser ol ger bed ü ger nîk-hûy
Dahi vardır anda nice hâssıyet
İrişir mahlûka andan 'âfiyet
Zâhir andan her zemân lutf ü kahır
Ahz ider andan tarâvet bu dehir
Zindedir anınla her ehl-i nefes
Yok olur ger irmeye ol bir nefes
Şiddet itse nice cây eyler harâb
Çokların başına ol koydu türâb
Vermiş iken ana kudret Zü'l-Celâl
Zâhir olan ekserî lutf ü cemâl
Kudretinin 'öşrü ger girse ele
Bir nefesde halkı verirdi yele
Bu kadar kudret görürsün anda var
Yüzü yerde kıldı hizmet ihtiyâr
'İzzeti zilletde buldu ehl-i dil
Nite nûru nârda su zımn-i gil
Sen dahi 'izzet dilersen hizmet et
Ref'-i evsâf-i kabîhe himmet et
Olasın ûlâda uhrâda 'azîz
Nîk ü bed katında hep ola temiz
Hiddeti terk et sabâ-veş leyyin ol
Nef'in ire cümle şeye az u bol
Her ki nefsin gıll ü gışdan pâk ider
'Irzı terk idüp vücûdun hâk ider
Tevbe istiğfâr ola kavli müdâm
İtdüğü 'ısyâna nâdim ber-devâm
Âteş-i âh ile ahlâk-ı zemîm
Küllen ihrâk ide san nâr-i cahîm
Ehli bulsa hizmet itse bir zemân
Tâbi' ola ana ol zâhir nihân
Cümle ahlâkı anın tebdîl ola
Olsa sâlik câiz andan ol yola
Cümle evsâf-i kabîha mahv olur
Nefs pâk olmazsa seyrin lehv olur
Söğse her kişi sana kılma gadab
Nefsine hiç gelmeye bundan te'ab
Eyle ihsân itseler sû'-i nazar
Kimseye kasd itme sen hergiz zarar
Nefsine gâlib olup zabt et anı
Ola kim irgüre matlûba seni
Lâkin gâfil olma hâzır-bâş ol
Gösterir Hakk deyü sana nice yol
Binde bir gösterdiği olmaz sahîh
Zâhiren makbûl ma'nâda kabîh
Nefs-i şûmun hîlesine yok 'aded
İre Hakk'dan herkese fazl u meded
Ba'zı vaktin sûretâ mağlûb olur
Kasdı bu gaflet verüp fırsat bilir
Câiz olmaz i'timâd itmek ana
Günde bin kez kasd ider gizli sana
Bil yatar koynunda mâr-i heft-ser
Darb-i tevhîdle başına ur teber
Tîğ-ı tevhîd ile kılmazsan helâk
Sana darb ider o tîr-i zehr-nâk
Her kişi cenbinde besler düşmeni
Her nefesde kasdı katl itmek seni
Çün ki bildin hasmını gâyet kavî
Aldanup gendim deyü alma cevi
İçme destinden vire âb-i hayât
Alma ağzına suna kand ü nebât
Bu mukarrer cümlesi mesmûmdur
'Âkıle hâli anın ma'lûmdur
Mümkin olmaz anı terk itmek kişi
Bâri anınlan müdârâ et işi
Gice gündüz her nefesde hâzır ol
Cümle ahvâline anın nâzır ol
Tâ ki andan irmeye sana zarar
Nefse mağlûb olmamak a'lâ hüner
Kendine tevhîdi hısn itsen şehâ
Kılmaya sana zarar ol ejdehâ
Zehrine tiryâk anın tevhîd olur
Sanma evsâfı anın ta'dîd olur
Kasd olan tenbîhdir sâliklere
Nefs elinden 'âciz ü hâliklere
Ne ki destinden halâs ide 'ınân
'Aks olup bu gâlib ola bir zemân
Hâsıl-ı söz gâfil olma hâzır ol
Tâ ki fırsatla sana bulmaya yol
Şol kadar mahfîdir anın hîlesi
Mümkin olmaz herkes anı bilmesi
Cümlemize irişe fazl-i ilâh
Kâdir olmaz def'ıne anın sivâh
Yâ Hafîz u yâ Râkîb ü yâ Rahîm
Cümleye senden 'inâyet yâ Kerîm
Gerçi nefsin sana düşmendir 'azîm
Bil sebeb kodu kemâline Kerîm
Nefs ilen kesb olunur her mertebe
Gâlib olan lâyık olur cennete
Nefs ilen oldu melekden kurbetün
Nefse gâlib olmak olsun himmetin
Hakkı var lâzım sana anın dahi
Rütbetinde kıl riâyet ey ahî
Merkebindir menzil almakda senin
Mekmel oldu nitekim câna tenin
Şöyle mağlûb itme kim yoldan kala
Kılma gâlib kendüne 'âsî ola
Aldayup göster ana âsân tarîk
Vuslat-ı maksûduna oldur refîk
Çün ki maksûda karîb olsan ey cân
Ol nefesde katl idüp verme emân
Tâ ki anda kalasın bâkî ebed
Ol makâma sanma varır her ehad
Gelmeye hergiz tenezzül şânına
Vâsıl oldu çün ki cân cânânına
Şol ki tâlibdir bu takrîr ana pes
Nâ-ehil katında bir cevherle has
Bir 'aceb sırdır serây-i kâinât
Zinde sa'y-i mevt ider mürde hayât
Ahmed Efendi
Kuddise Sırruh
ÎZÂH
Hazret-i Şeyh, nefs ile cihâdın nasıl yapılması gerekdiğini îzâh etmeden önce söze zarîf bir teşbîh ile başlıyor. Rüzgarın husûsiyyetlerinden bahsederek, mürîdin de rüzgar gibi olması gerekdiğini söylüyor. Nasıl ki rüzgar her tarafa doğru eserek insanlara pek çok faydalar veriyorsa, sâlikin de halka hizmetle şeref bulacağını söylüyor. Sâlik nefs-i emmâresinin boynunu hizmetle kırıp, onu zillete düşürmeli ki Hakk katında izzet bulsun. Hizmet, nefs-i emmârenin kötü huylarından kurtulmak için çok tesirli bir ilaçdır. Kibri kırmanın, ucubu yenmenin, hasedi ve gadabı tedâvi etmenin, tamahkârlığı yok etmenin yolu hep hizmetden geçer.
Hazret-i Şeyh sâliklere dâimâ tövbe istiğfar etmelerini tavsiye ediyor. Yapdığı günahları hatırlayıp pişmanlık duyan sâlik, âh etmekle nefsindeki kötü sıfatları yok eder diyor. Sâlik nefsine hâkim olmalı, haksızlığa uğrasa bile gadab etmemeli. Böyle yaparsa nefsini hakîr düşürmüş olur ve onu mahkûmiyyet altına almış olur.
Hazret-i Şeyh nefse hiç bir zaman aldanmamak gerekdiğini çünkü nefsin pek çok gizli hîleleri olduğunu söylüyor. Onun için sâlik dâimâ uyanık olmalı ve nefsini murâkabe altında tutmalı. Sâlik nefsin yedi başlı bir ejderha gibi olduğunu bilmeli. Nefsin kuvvetini kolay kolay kıramayacağını unutmamalı. Bu ejderhâ ile baş edebilmek için tevhîd zikrine sarılmalı. Zîrâ Kelime-i Tevhîd, keskin bir kılıç gibidir, nefse aman vermez. Kelime-i Tevhîd bir kale gibidir, ona sığınan nefsin şerrinden emîn olur.
Hazret-i Şeyh, maksadın nefsi yok etmek, ortadan kaldırmak olmadığını, onu mahkûm etmek, emir altına almak olduğunu da hatırlatıyor. Zîrâ insanın nefse ihtiyacı vardır. Nefs rûhun bineğidir. O olmadan ibadet etmek, zikir yapmak, hizmet etmek mümkün olmaz. Öyleyse ona hakkını vermek gerekir. Bütün mesele nefsin hakkını verirken ölçüyü kaçırmamak, dâimâ ihityatlı davranmakdır.