19 Ekim 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Nefsde yedi aded sıfât-i zemîme vardır ki her biri bir ejderdir. Ve ebvâb-ı seb'a-i nâr onun mukâbelesindedir. Ve ol sıfât kibir ve riyâ ve hased ve gadab ve ucub ve hubb-i mâl ve hubb-i câhdır. Velâkin kibrin mezmûmu var ise memdûhu dahi vardır. Nitekim mütekkebbire ridâ-i Kibriyâ ile zâhir olmak gerekdir ki fi’l-hakîka ridâ-i ilâhîdir, fe emmâ hey'etin insân-ı kâmil üzerine ilkâ etmişdir. Ve bu kibir memdûhdur. Ve kezâlik riyâ ki amelde gayrıyı mülâhazadır, mezmûmdur ki şirk-i mahzdır. Velâkin eğer halk ona ol amelde iktidâ etsinler için irâet ederse memdûhdur. Ve hased ziyâde mezmûm nesne iken ilimde ve mâlda cârî oldu. Ve gadab-i fillâh dahi böyledir. Ve ucub ki hod-bîn olmakdır, mezmûmdur, velâkin sübhânî mâ a'zamu şânî" mertebesinde lâ-be'sdir. Ve hubb-i mâl kıvâm-ı beden olmak için memdûhdur ve gıdâ ism-i Kayyûm’dandır. Ve hubb-i câh ism-i Zâhir ile zuhûr ma‘nâsına matlûbdur. İmdi ârif olan bu netâicden haberdâr olup mekârim-i ahlâk ve mehâsin-i a‘mâl ile muttasıf olur.
Bu lisâna âşina olmayanlar için şöyle îzâh edelim :
Nefsde yedi kötü sıfat vardır ki bunların her biri bir canavardır. Cehennemim yedi kapısı bunlara karşılık düşer. Bu sıfatlar, kibir, riyâ, hased, ucub, gadab, mal sevgisi ve makâm sevgisidir. Bununla beraber kibrin kötüsü olduğu gibi iyisi de vardır. Meselâ mütekebbire karşı kibirlenmek iyidir. Tekebbür her ne kadar ilâhî bir sıfat ve Hakk'ın ridâsı hükmünde ise de insân-ı kâmil Hakk'In bütün sıfatlarına mazhar olmak münâsebetiyle yeri geldiğinde tekebbür eder ve bu makbûldür, kınanmaz. Yine riyâ ki gösteriş için iş yapmak olduğundan çok kötü bir sıfatdır, gizli şirkdir, ama halkı hayra teşvîk için olursa güzeldir, mahzûru yokdur. Hased çok kötü bir sıfat olmasına rağmen ilimde ve kazançda kınanmaz. Allah için gadablanmak da böyledir. Ucub, kendini beğenmişlikdir ki çok kötüdür, lâkin Hakk ile Hakk olanların mertebesinde mahzûru yokdur. Nitekim, büyük velîlerden zâhir olan, "Yüce şânımı tesbîh ederim" gibi sözler bunu göstermekdedir. Mal sevgisi bedenin devamı için olursa mahzûru yokdur. Nitekim gıdâlar Hakk'ın Kayyûm esmâsının tecellîleridir. Makâm sevgisi de böyledir, eğer hakkı i'lâ için, adâleti temin için makâma tâlib olunursa, mezmûm olmaz, makbûl olur. Nitekim Yûsuf Peygamber zindandan çıkıp da itibar kazanınca, makâma tâlib olmuş idi. Yine Süleyman aleyhisselâm hem nebî hem de kıral idi. Bu makâmlar onlara en ufak bir zarar vermediği gibi, halk için bir lutuf ve nimet olmuşdu. Ârif olan, bunların arasındaki farkı anlar ve dâimâ güzel ahlâk ve hayırlı amel üzere olur.