Nefsin İdrâk Etmeyen İrfânı Bilmez Kandedir

21 Ekim 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Vahdet

NUTK-İ ŞERÎF
ve
ÎZÂHI

Nefsin idrâk etmeyen irfânı bilmez kandedir
Hîlesinden geçmeyen şeytânı bilmez kandedir

Nefsini bilen rabbini bilir, nefsinden bî-haber olanlarda irfân da olmaz. Nefsini unutup da şeytânı dışarıda arayan gâfildir. İnsanın en büyük düşmanı nefs-i emmâresidir.

Çâr-unsur kal'asın feth etmeyenler zikr ile
Rûh içinde hükmeden sultânı bilmez kandedir

Beden toprakdan yaradılmışdır ve süflîdir. Rûh ise Allah'dandır ve ulvîdir. Öyleyse süflî olan nefsi, ulvî olan rûhun emrine vermek gerekir.  Bu da ibâdet ve zikrullah ile olur. Aksi halde insanın hayvandan bir farkı kalmaz, hebâ olup gider. 

Mürşide teslîm olup terketmeyen inkârını
Vâdi-i taklîddedir îmânı bilmez kandedir

Rûhu nefse hâkim kılabilmek için bir rehberin yardımı lâzımdır. Bu rehbere mürşid denir. Bir mürşid-i kâmile teslîm olarak nefsini tezkiye etmeyenlerin îmânı tahkîke eremez, taklid seviyesinde kalır ki böyle bir îmân Allah katında makbûl değildir.

Bu te'ayyün perdesin çâk etmeyenler zikr ile
Katresinden kurtulup ummânı bilmez kandedir

Bir mürşidin rehberliğinde nefsi ile mücâhede edenler, Allah ile aralarındaki mâsivâ perdelerini zikrullah ile bir bir yırtarak sonunda vuslata ererler. Tıpkı denizden buharlaşarak gök yüzüne yükselen sonra yağmurla yere düşen ve uzun mesâfeler kat ederek tekrar o denize kavuşan bir damla gibi.

Fakr-ı fahrinde gınâ-yı mahv-ı sarfı bulmayan
Tâ ezelden kenz-i bî-pâyânı bilmez kandedir

Hakk'ı bulmak Hakk'da yok olmakla mümkündür. Nefsini kurbân etmeyen, varlığından geçmeyen Hakk'ı bulamaz.  

Arş-ı kalbini tecellîgâh-ı Rahmân etmeyen
İstivâ sırrındaki mihmânı bilmez kandedir

Arş-ı Rahmân, insanın kalbidir zîrâ nazargâh-ı ilâhîdir. Kalbi tecelliyât-ı ilâhiyyeye lâyık hâle getiren yani onu tasfiye edip, arıtan, beşerî sıfatlardan arındıran, istivâ sırrına erer. "الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى /Er rahmânu 'alel 'arşistevâ" âyet-i kerîmesi buna işâret eder.

Rûh ile mi’râc edüp kim olmaya aslü’l-usûl
Sırr-ı ahfâsındaki seyrânı bilmez kandedir

İnsanın mi'râcı rûhu iledir. Allah'dan gelen rûh tekrar aslına dönerse insanın yaradılış gâyesi tahakkuk eder. Bu rûhânî mi'râc ile bu dünyâda Hakk'ı bulamayanlar âhiretde de bulamazlar.

Derd-i nefs ile marîz kalbe devâ-cû olmağa
Feyz-i rûhu bulmayan dermânı bilmez kandedir

Büyün mesele, nefsin hastalıklarına devâ olan rûhânî ilaçları bulabilmekdir. Bunları bulamayan kimseler nefslerini tezkiye edemedikleri için hüsrânda kalırlar.

Âyine-i faslında aslını temâşâdan garîb
Ömrü beyhûde geçer cânânı bilmez kandedir

İnsan, bir aynadır. Bu aynadan akseden Allah'ın isim ve sıfatlarıdır. Cenâb-ı Hakk'ın sıfatlarını kalb aynasında müşâhede edemeyen ömrünü boşa geçirmiş demekdir.  

Mâyede Sâmî Niyâzî nûr-i vahdet bulmayan
Ka’be-i sırrındaki erkânı bilmez kandedir

İnsan, kendisinde gizli olan vahdet sırrını bulmalıdır. Bu sırrı bulamayan insan tıpkı bir defînenin üstünde oturduğu halde ondan habersiz yaşayan fakîr ve muhtâc birine benzer. Bu insan için utanç verici olan fakîrliği değil kendisine bu kadar yakın bir hazîneden ömür boyu bî-haber kalması ve o büyük hazîneyi hiç farketmemiş olmasıdır.

Şeyh Abdurrahman Sâmî Sarûhânî
Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî
Listeye geri dön