Nefsin Mertebeleri

27 Nisan 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

İsmail Hakkı Bursevi
İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri buyuruyorlar ki :
Malûm ola ki, nefsin nice merâtibi vardır ki, ona ıstılâhda etvâr-ı seb'a tesmiye olunur. İmi ol merâtibi bir mürşid-i kâmil ve pîr-perverden usûl-i esmâya izn ile müdâvim olup, ol tabîr ve tesellîsi ve terbiye sebebiyle ol etvârdan, güzerân edip mertebe-i a'lâya ve makâm-ı safâya vusûl bulmadıkça merâtib bilinmez ve maksûd-ı aslî bulunmaz. Zîrâ râh-ı Hudâ gâyet hatarnâkdir. İmdi bu yolda kavî er gerek ve gâyetle server gerek demişler. 
Ammâ nefsin mertebe-i ûlâsı, heyûlâî tesmiye olunur, tıfliyyetinden ötürü. Ve nefs-i nebâtiyye tesmiye olunur, kendinden ef'âl-i nebâtiyye zuhûr eylediğinden ötürü. Yani nebât gibi büyüyüp semirdiğinden ötürü. Ve nefs-i hayvâniyye tesmiye olunur, ekl ve şürbe mâil olduğunun eseri zuhûrundan ötürü. Ve nefs-i emmâre tesmiye olunur, kuvvâ-i hayvâniyye, kuvvâ-i rûhâniyye üzerine galebe eyleyip envâ'-ı me'âsîyi mürtekib olduğundan ötürü. Ve nefs-i levvâme tesmiye olunur, izhâr-ı kemâl için gaybdan nûr-ı kalb tele'lü' edip ve idrâk-i kuvve-i âkile ile âkıbetini ve fesâd-ı ahvâlini idrâk edip ve emmâre mertebesine karîb olduğundan, gâh fısk ve fesâda mâil olup ve yine kuvve-i âkile sebebiyle, âkıbetini tefekkür eyleyip ve kendisine levm eyleyip tevbe ve rücû'-i ilallah eylediğinden ötürü. Ondan nûr-ı kalb gâlib olup, kuvvâ-i hayvâniyye mağlûb olup  sultân-ı kalb zâhir olur. Ve nefs-i mutmainne tesmiye olunur, ondan zulmânî hicâblar bi'l-külliyye ref' olup, nûrânî hicâblar kalıp, ircıî hitâbına lâyık olur demişler. Zîrâ cemî' ahlâk-ı zemîme ve ef'âl-i redîe-i zulmânî ref' olup rûy-i nefs kıble-i hakîkate mukâbil olup, badehû mecma'al-bahreyn ve mülteka'l-âlemeyn olup kalb tesmiye olunup, vüs'at-i nûr-ı Hakk ile arşullah ve beytullah tesmiye olunur. Kemâ kâlallahu teâlâ, "Lem yese'anî ardî velâ semâî ilâ ahirihî". Ve râdıyye ve merdıyye tesmiye olunup, cemî' hucub-ı nûrânî ref' ve makâm-ı safâda olup, Yazıcızâde buyurur :
Bu insân sûret-i ma'nâ ola tâ kıble-i 'âlem
Kılar ol kıbleye ikbâl bilen mihrâb-ı nûrânî
Bu sırr-ı kalbi beyân ve hakîkat-i benîâdemi 'ayân eder. Ârif-i billah olan canlar, bu sözü bu yüzden ta'rîf ederler. Nitekim nutfe-i benîâdem sulb-i pederde iken nutfe tesmiye olunur. Ve rahm-i mâdere nüzûlünden sonra alaka tesmiye olunur. Ve badehû mudga tesmiye olunur. Ve rûh i'tâ olundukdan sonra cenîn tesmiye olunur. Ve tevellüd eyledikde tıfl tesmiye olunur. Ve şebâbeti hâlinde şâbb ve sinn-i vukûfundan yukarı kehl ve şüyûhât hâlinde pîr tesmiye olunur. Bu esmâ ve sıfat hep bir zâtın olduğu muhakkakdır. Kezâlik zikr olunan esmâ-i nefsiyye ve sıfâtiyye, ma'nâda cümlesi bir zâtdan ibâretdir ki mine'l-gaybı ile'l-'ayn. Kemâ kâlallahu teâlâ : "فَاِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ ف۪يهِ مِنْ رُوح۪ي"
Listeye geri dön