Müfessirler "Vemâ überriu nefsî/Ben nefsimi temize çıkarmıyorum" lafzının Hazret-i Yûsuf'a mı yoksa ona iftirâ atan kadına mı âit olduğu husûsunda ihtilâfa düşmüşlerdir. Halbuki muhakkiklere göre bu söz, Yûsuf aleyhisselâmın sözüdür. Zâten bir önceki âyet-i kerîmeden de bu bellidir. Müfessirlerin ihtilâfına sebeb, Yûsuf aleyhisselâmın peygamber olması hasebiyle nefs-i emmâreden berî olmasıdır. Bu görüş şübhesiz doğrudur çünkü peygamberlerde ismet sıfatı vardır. Allah, peygamberlerini günâh işlemeye isti'dâdları olmayacak şekilde yaratmışdır. Yani peygamberlerin günâha düşme tehlikesi yokdur. Bu yüzden de peygamberler sıradan insanlar gibi, tezkiye-i nefse ihtiyâç duymazlar. Yûsuf aleyhisselâmın bu sözünün ma'nâsı bazı câhillerin zannettiği gibi "Ben de günâhkâr bir insanım" demek değildir Ya nedir? Bu sözün ma'nâsı "Beni ismet sıfatıyla yaratıp günâhlardan koruyan ve nefsimin şerrinden emîn kılan Allah'dır" demekdir.
Yûsuf aleyhisselâmın, günâha meyletmediği halde, böyle bir söz söylemesinde de nice hikmetler vardır. Bu hikmetlerden biri, ucuba düşmemekdir. Çünkü kendisini haramlardan koruyan, ibâdet ve tâ'atda kusûr etmeyen bir kimseyi bekleyen en büyük nefsânî tehlike ucub yani kendini beğenme tehlikesidir. Yûsuf Peygamber bu sözüyle bizlere bu tehlikeyi haber vermekdedir. Bu vartaya düşmemek için, ne kadar âbid, ne kadar zâhid, ne kadar muttakî olursak olalım bunları kendimizden bilmeyip, hepsinin Cenâb-ı Hakk'ın lutfu ve inâyeti ile olduğunu bilmemiz lâzımdır.
Yûsuf aleyhisselamın bu sözü, ne kadar hatâdan ve günâhdan sâlim olursak olalım, hatâ yapanları, günâha düşenleri aslâ ayıplamamamız gerektiğini de göstermekdedir. Zîrâ başkasını ayıplamak da nefsin büyük bir hîlesidir ve ucub gibi hased gibi bazı şeytânî sıfatlardan kaynaklanır.
Âyet-i kerîmedeki "إِلاَّ مَا رَحِمَ رَبِّيَ illâ mâ rahime rabbî" ifâdesi, nefs-i emmârenin hîlelerinden korunmanın ancak ve ancak Cenâb-ı Hakk'ın fazl u rahmeti ile mümkün olabileceğini gösterir ki bu da yukarıda zikrettiğimiz husûsları teyid etmekdedir.