Nefsin Sıfat ve Mertebeleri

21 Ekim 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Nefs-i Merdıyye
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinin ZİYNETÜ'L KULÛB adlı eserinde tezkiye-i nefs hakkında yazdıklarını sizlerle paylaşmışdım. Nefsin tezkiyesi için öncelikle nefsin sıfat ve mertebelerini bilmek gerekdiğinden yine aynı eserde Efendi Hazretlerinin nefs mertebeleri üzerine yazdıklarını da buraya kaydediyorum. Buyuruyorlar ki :

Ey tâlib-i Hakk!

Nefs, yedi sıfat üzeredir, demişdik. Şimdi nefsin sıfatlarını da beyân edelim ki Hakk'a tâlib olan kişi, Hakk katındaki mertebesini anlayabilmek için kendisini mîzâna ve terâzîye vursun da, nefsinin hangi menzilde olduğunu görsün ve bilsin. Kendi kendisini kandırarak yarın ebedî âlemde rezîl-rüsvây olmasın. Hakk'dan dûr kalmasın ve nâra müstehak bulunmasın.


NEFSİN SIFATLARI

1) NEFS-İ EMMÂRE (Kâfir ve fâsıkların nefsleri)
2) NEFS-İ LEVVÂME (Günâhlarına pişmân olan mü'minlerin nefsleri) 
3) NEFS-İ MÜLHİME (Âlimlerin nefsleri) 
4) NEFS-İ MUTMAİNNE (İlmi ile âmil olanların ve ihlâs ile amel edenlerin nefsleri)
5) NEFS-İ RÂDIYYE  (Velîlerin nefsleri)
6) NEFS-İ MERDIYYE (Ârif-i billahların nefsleri)
7) NEFS-İ SÂFİYYE (Enbiyâ-i kirâm ve rusül-i zevi'l-ihtirâm hazerâtının nefsleri)


NEFS-İ EMMÂRE

Kur'ân-ı Kerîm'den delîl : "وَمَا أُبَرِّئُ نَفْسِي إِنَّ النَّفْسَ لأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ, ben nefsimi tebrie etmiyorum, zîrâ nefs kötülüğü emredicidir". Sûre-i Yûsuf, 53

Nefs-i emmâre, sâhibini dâimâ hayırdan ve hakîkatden men' eder. Sâhibi olduğu ve hükmünü eline geçirdiği vücûdu şerre ve fenâlığa iletir ve ona mütemâdiyen kötülük yapmayı emreder. Hükümdârı bulunduğu vücûdun kalbini ve rûhunu, sefâlet ve sefâhat bataklıklarına sevk eder.

Nefs-i emmâre, kâfirlerin, zâlimlerin, münâfıkların, fâsıkların ve Şeytân'ın nefsidir. Kim olursa olsun, kendilerinde aşağıda zikrolunan kötü sıfatlar bulunanlar, nefs-i emmâreye dâhil ve cehennemlikdirler.

Nefs-i emmârenin kötü sıfatları on ikidir :

1) ŞİRK : 
Allahu Teâlâ'ya ortak koşmak ve Hakk'dan gayrı ilâh tanımak.
2) KÜFÜR : İslâm olmamak, İslâm dînini tanımamak ve kabûl etmemek.
3) CEHÂLET : Allahu Teâlâ'yı bilmemek.
4) GAFLET : 
Allah, Peygamber, kitâb, melek, ölüm, kabir, âhiret, öldükden sonra dirilmek, mahşer, mîzân, hesâb düşünmemek, cennet ve cehennemi akla bile getirmemek, azâbdan ve ikâbdan korkmamak ve bu dünyada bütün yapdıklarının
yanına kâr kalacağını zannetmek.
5) GÜNÂH-I KEBÂİR : 
Büyük günahları tereddüd etmeden işlemek ve ısrarla işlemeye devâm etmek, adam öldürmek, içki içmek, zinâ ve livâta etmek, zulm ile yetîmlerin ve halkın mallarını yemek, yalancı şâhidlik etmek, dedikodu yapmak.
6) KİBİR : Kendisini bütün insanlardan üstün ve yüksek görmek, söylenen
söz hak dahi olsa hakkı kabul etmemek.
7) HIRS : Doymayan göz, kanmayan ağız sâhibi olmak.
8) BUHL : Tamahkârlık, yememek ve yedirmemek, kimseye iyilik etmemek.
9) ŞEHVETPERESTLİK : 
Nefsinin behîmî arzularını yerine getirebilmek için her
türlü denâati işlemek, elin ırz ve nâmusuna göz dikmek.
10) GADAB : Olur olmaz her şeye öfkelenmek.
11) HASED : 
Başkasının elinde olan nimetin mahvolmasını istemek.
12) HIKD : Kin beslemek, öc almak için fırsat gözlemek.

Bu sıfatlara sâhib bulunanlar, zâhirde müslümân dahî olsalar, cehennemlikdirler. Nefs-i emmâre sâhibleri, sıfat bakımından kâfirler ile denkdirler. Bu saydıklarımızın hepsini veya bazılarını helâl itikad ederlerse, İslâm dîninden de çıkarlar. Ancak işlediği kötülüklerin gerçekden kötülük olduğunu kabûl ederlerse, müslümân olmakla berâber fâsık sayılırlar. Zîrâ ehl-i sünnet ve'l-cemâat mezhebinde olduğumuzdan, günâh işleyenler kâfir olmazlar ama âsî ve fâsık olurlar. Ancak bu gibilerin âkıbetlerinden korkulur. Nefs-i emmâre ehli ile kâfirler yalnız tevhîdde ayrılırlar, yoksa sıfatları aynıdır. Kendilerinde yukarıda sayılan kötü sıfatlar gibi, Allah'ın sevmediği, Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellemin istemediği ve evliyâullahın ikrâh etdiği, âlimlerin ittifâkla günâh olduğunu bildirdiği, sâlihlerin ve âşıkların ve meleklerin çirkin gördüğü ahlâk-ı zemîme, her kimde bulunursa bulunsun, o kimse nefs-i emmâre sâhibidir, âkıbeti korkulu ve gideceği yer korkunçdur. Tövbe eder ve sâlih ameller işlerse ve tövbesinde samîmiyet ve ciddiyet ile sâbit ve dâim olursa, Allah onları bu sıfatlardan halâs eder. 

Bu sıfatlardan korunmak isteyenler, bu hastalığın devâsı ve ilâcı olan Kelime-i Tevhîd'e devâm etmelidirler.


Zîrâ Kelime-i Tevhîd, nefs-i emmâre hastalığının yegâne devâsı, şifâsı ve kurtarıcısıdır. Tevhîd'e devâm etmekle berâber, Allah'dan afv ve mağfiret dilerler, yapdıklarına nâdim olarak gözyaşı dökerlerse, kısa zamanda kurtulabilirler. Yoksa, bu gibilerin yakın bir gelecekde korkunç azâblara uğrayacaklarını Kur'ân-ı Azîm haber vermekde ve Resûl aleyhisselam açıkça bildirmekdedir.

Cenâb-ı erhame'r-râhimîn, cümlemize tevfîkini ihsân buyursun, afv ve mağfiretiyle şâd eylesin ve bizleri necâta erişdirsin. Kötü ve çirkin huylarımızı Kur'ân ahlâkına ve ahlâk-ı Ahmediyyesine tebdîl ve tahvîl eylesin. Âmîn.

NEFS-İ LEVVÂME

Nefsin ikinci sıfatı nefs-i levvâmedir. Kur'ân-ı Kerîm'den delîli : "وَلَا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ, kendisini levm eden nefse yemîn ederim ki". Sûre-i Kıyâme, 2.

Nefs-i levvâme, öyle bir nefsdir ki bazen rûhun nûru ile nûrlanır, Allah'a, Peygamber'e, Kitâb'a ve rûha itâatkâr olur, bazen de isyân ederek itâatden ayrılır. Sonra bu isyânına nâdim ve pişmân olur, "Neden tövbemi terk edip Rabbime isyân eyledim" diyerek nefsini levm eder, kendini kınar. Bu nefs, mü'minlerden isyân ve günâh işleyip sonra nefslerini suçlayan ve kınayanların nefsleridir.

Nefs-i levvâmenin sıfatlarıı dokuzdur :


1) UCUB : İbâdetine güvenerek kendisini herkesden yüce görmek.
2) FISK : Günâhları âşikâre işlemek.
3) CEHL : Birçok gerçekleri bilmemek.
4) KESRET-İ NEVM : Çok uyumak.
5) ME'KÛLÂT VE MEŞRÛBÂT-I KESÎRE : Çok yemek-içmek.
6) HIRS : Aç gözlülük ve çok kazanma hırsı.
7) KAHR-I NEDÂMET : İnsanlara ezâ ve cefâ etmek.
8) MUHABBET-İ LEBS : İsraf derecede giyim-kuşam sevgisi.
9) LAĞVİYYÂT : Boş ve faydasız sözler ve lüzumsuz beyânlar ve dünyâya da âhiretede hayrı olmayan konuşmalarla vakit öldürmek.


Bu dokuz sıfatdan, tövbe ederek yakalarını sıyırabilenler, nefs-i levvâmeden kurtulurlar. Unutmamalıdır ki, bu sıfatlardan arınmadan ölenler, âhiretde çok ağlayacaklar ve nefslerini lanetleyeceklerdir. Fakat o gün nefslerine yapdıkları bu levmin kendilerine hiçbir faydası olmayacakdır.

Evliyâullahdan bazıları da, nefs-i-levvamenin sıfatlarının dört olduğunu beyan buyurmuşlardır :
  1. HEVES
  2. MEKR
  3. UCUB 
  4. İŞRET
Levvâme sıfatı, nefs-i emmâreye pek yakın olduğundan bu sıfatda olanların da âkıbetlerinden korkulur.

Yâ Rabbi! Ey kalbleri çeviren Allahım! Kalblerimizi, dînin ve tâatin üzere çevir de, orada sâbit-kadem eyle. Bi hürmeti seyyidi'l-mürselîn. 

Nefs-i levvâmede bulunan zevâtın derdlerine de İSMULLAH şifâdır, LAFZA-İ CELÂL devâdır. Bu huylara ve bu sıfatlara sâhib olanlar, ALLAH ismini vird edinmeli ve çok çok zikretmelidirler.

NEFS-İ MÜLHİME

Nefsin üçüncü sıfatıdır. Nefs-i mülhime, öyle mübârek bir nefsdir ki, Hakk Teâlâ bu nefse erişen zevâta ilim ihsân buyurur. Zîrâ nefs-i mülhime, mü'minlerden âlim olanların nefsidir.

Kur'ân-ı Kerîm'den delîli : "فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا, sonra da ona fücûr ve takvâyı ilhâm eyleyen hakkı için". Sûre-i Şems, 8

Nefs-i mülhimenin şartları da sekizdir :

1) İlim
2) Tevâzu
3) Tövbe
4) Sabır
5) Şükür
6) Sehâvet (Cömertlik)
7) Kanâat
8) Tahammül (Mûsîbetlere sabır göstermek)

Bu sıfatlar kimde toplanırsa, Cenâb-ı Hakk o zâtın kalbine ilm-i nâfi' yani yararlı ilim ilhâm eder, bilmedikleri kendisine öğretilir. Artık o kişiye lâzım olan, bu nefsin dâiresinde de a'lâya çıkmaya çalışmakdır. Zîrâ nefs-i mülhimede, her ne kadar ilim ve benzeri sıfatlar varsa da, amelsizlik ve ihlâssızlık korkusu da vardır.

Yâ Rab! Bizlere ihlâslı ameller nasîb eyle.

Nefs-i mülhimenin esmâsı, İsm-i Hû'dur (YÂ HÛ)


NEFS-İ MUTMAİNNE

Nefs-i mutmainneye vâsıl olan, artık nefslerinin şerrinden kurtulmuş ve cennet ehli olmuş yani hâs kullar arasına girmiş demekdir.


Kur'ân-ı Kerîm'den delîli : "يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ, ey mutmain olan nefs". Sûre-i Fecr, 27

Bu sıfat, nefsin öyle mübârek bir sıfatıdır ki, Allah'ın inâyeti ile, kalb, nûr-i ilâhî ile nûrlanır. Allah'ın sevmediği bütün sıfatları terk eder ve bu nefsin sâhibleri ahlâk-ı hamîde ile muttasıf olurlar. Nefs-i mutmainne, mü'minlerden ilimleri ile âmil ve ihlâsları ile kâmil olan âlimlerin nefs mertebesidir. 

Nefs-i mutmainneye erişenlerin sıfatları yedidir :

1) Amel ve ihlâs
2) Tevekkül
3) Telezzüz
4) Riyâzât
5) İbâdât
6) Şükür
7) Rızâ

Allah'ın tevfîk ve inâyetiyle, nefslerini bu yedi mübârek sıfata erişdiren kutlu kişilerin, bu mertebeden de yüce olan Makâm-ı Râdiyyeye ulaşabilmek için bütün amellerinde dâimâ ihlâs üzere bulunmaları ve HAKK esmâsına devâm etmeleri gerekir. Zîrâ İsm-i Hakk'a devâmla bu mertebeden daha yüce olan nefs-i râdiyye makâmına yükselecekdir.

NEFS-İ RÂDIYYE

Nefs-i râdıyyeye vâsıl olan zevâtdan, Allah râzı olur. Bu nefs, velîlerin nefsidir.

Kur'ân-ı Azîm'den delîli : "اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً, O'ndan râzı olarak Rabbine dön". Sûre-i Fecr, 28

Nefs-i Râdıyye makâmına erişen evliyâullahda şu yedi sıfat zuhûra gelir :

1) İhlâs
2) Terk-i mâlâyani
3) Zikir
4) Zühd
5) Verâ'
6) Kerâmet
7) Riyâzât

Bu makâmın esmâsı HAYY ism-i şerîfidir. Bu makâm, yalnız çalışmakla elde olunamaz. Hakk Teâlâ, kuluna tâlib olursa onu bu makâma getirir.


NEFS-İ MERDIYYE

Merdıyye, nefs makâmlarının altıncı derecesidir. Bu öyle bir makâmdır ki, nefs-i râdıyyede kul Allah'dan râzı olduğu gibi, bu nefs makâmında da Allah kulundan râzı olur. Hakk ile kul birbirlerinden râzı olunca, o kulun Allah katındaki kadr ü kıymetini düşünüp, idrâk edebiliyor musunuz?

Nefs-i Merdıyye sâhibi olan kişiler, ârif-i billah ve esrâra âgâh olurlar.

Bu makâma, Kur'ân-ı Kerîm'den delîl : "رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ, s
en O'ndan, O senden râzı olarak". Sûre-i Fecr, 28

Nefs-i merdıyyenin sıfatları altıdır :

1) Terk-i mâ-sivâallah : Allah'dan gayrı ne varsa terketmek.
2) Lutf-i bi-halkillah : Mahlûkâta şefkat ve lutuf ile muâmele etmek
3) Tekarrüb-i ilallah : Allah'a yaklaşmak.
4) Tefekkür-i fî masnû'âtillah  : Yaradılanlar üzerinde tefekkür etmek.
5) Rızâ-yı bimâ kasemillah : Hakk'ın taksîmine râzı olmak.
6) Ma'rifetullahi teâlâ hakka ma'rifetih : Allah'ı hakkıyla bilmek.

Bu altı sıfatı hakkıyla tamamlayanlar, Allah'ın yardımı ile bu makâmın da fevkinde bulunan nefs-i sâfiyyeye erişirler ve Hakk ile her dem görüşürler, Hakk ile söyleşirler, esrâra âgâh ve vâsıl-ı dîdâr olurlar. 

Yâ Rabbi! Keremin ve lutfunla bizleri de bu makâma vâsıl eyle. Bi hürmeti ismike'l-azîm ve bi hürmeti nebiyyike'l-kerîm.

Bu makâmın esmâsı YÂ KAYYÛM ism-i şerîfidir. 

NEFS-İ SÂFiYYE

Nefsin, yedinci mertebesi sâfiyyedir. Bu makâma nefs-i kâmile veya nefs-i sâliha da denir. Nefs-i sâfiyye, öyle yüce bir makâmdır ki, Hakk Teâlâ, mekândan münezzeh olduğu halde, zâtı ile kulu arasında sırlı bir makâmdır. Bu makâmın ahvâli ve evsâfı aslâ tarîf ve tavsîf edilemez. Dil ile söylenemez, yazı ile yazılamaz. Ancak zevk ile bilinebilir. Tatmayan bilmez, vâsıl olan söyleyemez. Zîrâ bu makâm "Kâbe kavseyn" makâmıdır. Bu mertebe, enbiya ve mürselîn aleyhimüsselâmın nefs-i şerîfleri makâmıdır.

Nefs-i sâfiyyenin sıfatları da altıdır :

1) Tevhîd
2) Zât
3) Tavsîf
4) Sıfât
5) Tekmîl
6) Lezzât

Yâ Allah! Bizleri, bu makâmın esrârı ile zevklendir ve hissedâr eyle. Âmîn bi hürmeti demi'l Hüseyn.

Nefs-i sâfiyyenin esmâsı KAHHÂR ism-i şerîfidir.

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön