6 Ağustos 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Kabristanlara git, hastaları ziyâret et, cenâze namazı kıl...Adam, bu tavsiyeleri bir bir yerine getirmiş. Getirmiş ama kendisinde en ufak bir değişiklik görmediği için hayal kırıklığı içinde tekrar Hazret'e gelip "Dediklerinizi bir bir yaptım ama bende hiçbir değişiklik olmadı, kalbim hâlâ kaskatı" diye şikâyet edince o mürşid-i kâmil buyurmuş ki :
Evlâdım! Sen cenâze namazını âhir zaman imamları gibi kılmışsın, ibretle kılmamışsın. Cenâze namazı kıldığın zaman "Bu tabutta ben yatıyorum. İşte benim namazım kılınıyor, işte benim elbisemi soydular, işte elimden kasa, kese, masa her ne varsa çıktı. Âilem dul, çocuklarım yetîm kaldı. İşte beni karanlık yere kapayacaklar, irâdem de elimden gitti. Urgansız zincirsiz beni bağladılar. İşte kötü amellerimle başbaşa kaldım. Şimdi iki melek gelip bana sual soracak. Karanlık evde tek başıma ne yapacağım" diye düşüneceksin ki o kıldığını namazın faydasını göresin...Aksi takdirde bin defa da cenâze namazı kılsan fayda etmez.
Hastaları ziyâret ettiğinde, o hastanın yerine kendini koy. O korkulu anları düşün. Ben sana hastaları ziyâret et dediysem Allah'ın verdiği sıhhat nimetinin kıymetini anla, şükret diye söyledim. Hastaları ve onların çektikleri acıları görürsen Allah'ın gadabından korkar kendine çeki düzen verirsin.
Kabristânlara git dememin maksadı da, ölümden ibret alman içindi. Kabristânlara gittiğinde bastığın toprak hangi mahbûbun yanağı, hangi mahbûbenin dudağıdır bir düşün. Hangi emîrin, hangi paşanın yüzü, hangi pâdişahın göğsüne basıyorsun acabâ. Onların sağlığında huzûrlarına girmek şöyle dursun uşaklarının, hizmetçilerinin yanlarına dahî giremezdin. Hepsi sessiz ve nişansız kalmışlar. Sen de bir gün gelecek onlar gibi olacaksın. İşte böyle düşünerek kabirleri ziyâret edersen fayda görürsün, yoksa boşa yorulursun...
Bir kimse Ebu'd-Derdâ Hazretlerinin bu tavsiyelerini ibret almadan yaparsa kalbi yumuşayacağına daha da katılaşır. Tıpkı bu işleri meslek îcâbı yapan, cenâze imamları, kabir kazıcıları ve hastabakıcılar gibi...