Neseble Bir Yere Varılmaz

3 Şubat 2025 tarihinde yayınlanmıştır.

Muhammed Bahaeddin Nakşibend
Gâfil müslümanların en büyük yanlışlarından birisi de nesebe kıymet vermekdir. Gerek kendi nesebine, gerek başkasının nesebine. Yani kimisi anasıyla babasıyla dedesiyle iftihar edip duruyor, nesebine dayanarak kendisini halkdan yüksek görüyor, üstünlük taslıyor kimisi de sırf nesebine bakarak bir kimseyi yüceltiyor, ona yüksek pâyeler veriyor, büyük hürmet gösteriyor. Halbuki nesebe kıymet vermek, neseble övünmek câhiliyye âdetidir. Allah bunu yasak etmişdir, islâm bunu külliyen men' etmişdir. İşte Bilâl-i Habeşî, işte Selmân-ı Fârisî. Birisi Habeşli bir köle, birisi İranlı, Acem yani. 

Cenâb-ı Hakk üstünlüğü takvâya bağlamış, "اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ inne ekremeküm indallahi etkâküm" buyurmuşdur. Yine bir âyetde, "وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى velâ teziru vâziratün vizra uhrâ" buyurmuş, kimsenin bir başkasının vebâlini yüklenmeyeceğini, herkesin kendinden mesûl olduğunu açıkça beyân etmişdir. Kezâ, "وَاَنْ لَيْسَ لِلْاِنْسَانِ اِلَّا مَا سَعٰىۙ ve en leyse lil insâni illâ mâ se'â" âyet-i kerîmesi de, insan için kendi gayretinden, kendi amelinden başka bir kazanç olmadığını ilân etmekdedir. Bu hakîkatler gün gibi ortada dururken, "Ben filanca velînin neslindenim", "Benim yedi ceddim şeyhdir",  yâhud "Filanca zât seyyidmiş" filan diyerek gerek kendisi gerek başkası için üstünlük iddiâsında bulunmak büyük bir hatâdır, Kur`ân'a aykırıdır.

Bu iddiâda bulunanlar, bilmiyorlar mı ki, nice peygamberlerin çocukları kendilerine îmân etmemiş, küfür üzere ölmüşlerdir. Nûh'un evlâdını duymadılar mı, nasıl öldü o. Yâhud Âdem'in çocuklarından biri nasıl kâtil oldu, okumadılar mı. Yine nice zâhidler vardır ki çocukları âsî olmuşdur. Nice velîler vardır ki çocukları gaflet içinde kalmışdır. Nice hacılar, nice hocalar vardır ki çocukları dînden îmândan çıkmışdır. Nice şeyh çocuğunu ıslâh edememiş, nice hoca çocuğuna câmiye getirememişdir Diğer tarafdan nice kâfirler vardır ki çocukları evliyâ olmuşdur, nice âsîlerin, nice şakîlerin çocukları zâhid, âbid, sâlih insanlar olarak yaşamışlardır. Nice câhiller vardır ki çocukları âlim olmuşdur. Zîrâ Allah diriden ölü, ölüden diri çıkarır. "يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ yuhricül hayya minel meyyiti ve yuhricül meyyite minel hayy" âyet-i kerîmesi buna işâret etmekdedir. Hâl böyle iken, "Benim babam şeyhdi, benim dedem evliyâ idi, ben filanca pîrin neslindenim" diyerek övünen ve üstünlük taslayan kimse, İslâm'dan ve Kur`ân'dan habersiz demekdir. Elbette kendileri de babaları gibi âlim, fâdıl, ârif olan çocuklar vardır. Vardır ama onların bu mertebeleri erişmeleri ırsî yani genetik değil, yine kendi sa'y u gayretleri ile olmuşdur. 

Büyük velî Seyyid Ahmed er-Rıfâî Kaddesellahu Sırrahu'l-Âlî Hazretleri bu husûsda şöyle buyuruyorlar :
Tarîkat, anadan babadan mîrâs yoluyla gelmez. Bu yol, sa'y u gayret yoludur. Bu yolda ilerleyebilmek için hem çok çalışmak hem de Allah'dan hayâ edip, dâimâ edebi muhâfaza etmek ve çok gözyaşı dökmek lâzımdır. Babası, anası, dayısı, amcası, malı ve yârenleri ile iftihar edip böbürlenen ve onların kazandığı şerefle avunan kişi aslâ marifet kokusunu alamaz. Bazı câhiller tarîkatın kıyl ü kâl, dirhem ü mâl ve zâhirî amellerle elde edilebileceğini zannetmişlerdir. Halbuki tarîkat, ne kıyl u kâl, ne dirhem ü mâl ne de zâhirî amellerle elde edilebilir. Tarîkat ancak sıdk, inkisâr, zillet ve iftikâr ile ve Hazret-i Peygamber'in sünnetine ittibâ edip, mâsivâyı terketmekle ve ağyâra gönül bağlamamakla elde edilir. Her kim izzet sâhibi Allah'ın izzeti ile azîz olmaya bakarsa, O'nunla izzeti bulur. Her kim de izzeti Allah'dan başkasında ararsa, hem izzetsiz hem de O'nsuz kalır.
Büyük velîlerden Şâh-ı Nakşibend Hazretlerine sormuşlar, "Efendim sizin nesebiniz nereye varır?" demişler, Hazret'in cevâbı pek manidâr olmuş, "Neseble bir yere varılmaz” buyurmuşlar.
Listeye geri dön