26 Şubat 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Yuvacı Dede, devamlı elinde bir cenâze çömleği ile dolaşır, çömleğin içindeki suyu hangi evin ya da dükkânın önüne dökerse oradan mutlakâ bir cenâze çıkarmış. Bu meczûbun gezdiği yerlerde halk heyecân içinde kalırlarmış. Bu adamdan herkesin gözü yılmış.
Bizim Şeyh Efendi Hazretleri, her gün sabah usûlünden sonra Acıçeşme Kahvesine çıkarmış, orada oturup ahbâb u yârânı ile sohbet eder, kahve içermiş.
Yuvacı Dede bir gün o kahveye gelmiş, çömleğindeki suyu kahve ocağına dökmüş. Kahveci Ali Ağa, bunu görünce, büyük bir telâşa kapılmış ve hemen Şeyh Efendi'nin ayağına kapanmış, "Aman Efendim, ben çoluk çocuk sâhibiyim, bu meczûb netâmelidir, böyle yaptığı zaman mutlaka bir ölü çıkar, ne olur beni kurtarın" diye yalvarıp yakarmış. Şeyh Efendi kalkmış "Gel ulan buraya!" diye meczûba bağırmış. Bağırınca meczûb kaçmaya başlamış. Şeyh Efendi hemen arkasından koşmuş, az ileride onu yakalamış ve elindeki şeftali çekirdeği tesbîhle vura vura, bağırta bağırta zorla kahveye geri getirmiş. "Topla o suları" demiş ve az önce döktüğü suları yerden toplatıp, çömleğe doldurtmuş. Meczûb döktüğü suları toplayıp çömleğe doldurdukdan sonra orada düşüp ölmüş. Millet de kurtulmuş.Efendi Hazretleri "Böyle bir meczûb daha var o da Şehzâdebaşında" diyerek o meczûbun hikâyesini de şöyle lutfetmişlerdi :
Yeşildireğin karşısındaki köşede Osman Dede varmış. Pamuklu Osman Dede. O da öyle orada oturuyor, gelen geçen insanların sırtına pamuk atıyormuş. Attığı pamuk kime isâbet ediyorsa, o kimse derhal ölüyormuş. Herkes ondan yılmış ama oradan başka da yol olmadığı için, herkes mecbûren oradan geçiyormuş. En sonunda bizim Yahyâ Şerâfeddin Moravî Efendimize gelmişler. "Orada bir pamuklu meczûb var, kime pamuk atıyorsa, o ölüyor" demişler. Hazret, bir pamuk çıkarmış, "Alın bunu farkettirmeden arkasından atıverin" demiş. Pamuğu alıp meczûba farkettirmeden arkasından atmışlar. Pamuk ona isâbet edince, "Eyvâh! Şerâfeddin beni yakdın" demiş ve oraya düşmüş ve rûhunu teslîm etmiş.Efendi Hazretleri, "İşte böyle meczûblar da vardır ama bazı meşâyih, bu gibi meczûblardan da korkmaz" buyururlardı.