10 Mayıs 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Bildiğiniz gibi Terâvih, Ramazan ayına mahsûs bir namazdır ve sünnet-i müekkededir yani kuvvetli bir sünnetdir. Resûl-i Ekrem Efendimiz bu namazı iki ya da üç defa cemaatle kıldırmış, sonra bir vecîbeye dönüşmesin, tembellik edip kılmayanlar mes'ûl olmasın diye, tek başına edâ etmişdir. Hazret-i Ömer zamanında yeniden cemaatle kılınmaya başlanmış ve bugüne kadar da böyle gelmişdir.
Şimdi bu namazın hikmetlerinden biraz bahsedelim.
- Ramazan ayının geceleri ile gündüzleri arasında bir fark yokdur. Gündüzleri ne kadar kıymetli ise geceleri de o kadar kıymetlidir. Bu yüzden geceleri ihmâl etmemek ve zikrullah ile geçirmek lâzımdır. En büyük zikir de namazdır.
- "Ramazan Kur`ân ayıdır" demişdik. Terâvih yirmi rekatlık uzun bir namazdır. Terâvih namazı kılan bir kimse çokça Kur`ân okumuş ya da dinlemiş olur. Hele de teravih hatimle kılınıyorsa, bir ayda Kur`ân'ın tamâmını okunmuş ya da dinlenmiş olur.
- Ramazan orucu, Cenâb-ı Hakk'ın kullarına çok büyük bir ihsânıdır. Zîrâ Allah, her amelin mükâfâtını bildirmiş, oruç için "Orucun mükâfâtı bana aittir" buyurmuşdur. Gündüz oruç tutan bir mü'minin, gece terâvih namazı kılması oruç nimetine bir nevi şükür yerine geçer. Muhakkak ki Allah çok şükredenleri sever.
- "Ramazan Allah'a yaklaşma ayıdır" demişdik. Gündüzleri oruçla temin edilen bu yakınlaşma, geceleri namazla olur. Zîrâ namaz en büyük zikirdir. Allah kendisini zikredeni zikreder.
- Namaz bütün ibâdetleri içine alan bir ibâdetdir. Namazda oruç da vardır. Geceleri terâvih namazı kılan bir kimse, namaz boyunca oruca devâm ediyor demekdir. Üstelik bu oruç sadece yeme-içme orucunden ibâret de değildir. Namazdaki oruç bütün a'zalarımızla tuttuğumuz bir oruçdur. Gündüz oruç tutanların çoğu orucu böyle tutamazlar.
- Oruç tutan bir kimse, ne kadar ibâdet ve tâatına dikkat etse de gündüzün hay huyu içinde kalbini dünyevî düşüncelerden ve endîşelerden kolay kolay arındıramaz. Üstüne orucun meşakkati de eklenince, insan yemeği-içmeği düşünmekden kendini alıkoyamaz. Halbuki gece teravih namazı kılan bir kimsenin kalbinde yeme-içme arzusu ya da diğer günlük meşgalelere yer yokdur.
- Oruç tutan bir kimse, gündüzleri zayıf düşer, tâkâtsiz kalır, bu yüzden uzun uzun namaz kılamaz, zikir yapamaz. Akşam iftar edince kuvveti yerine gelir. O kuvvetin bir kısmını, kendisine hayât bahşeden ve sayısız nimetler veren Allah'a şükür için sarf etmiş olur.
- Su, Allah'ın "Hayy" isminin mazharıdır. Gıdalar ise, Cenâb-ı Hakk'ın "Kayyûm" isminin mazharıdır. İftar eden bir kimse, bu iki ismin sırrına nâil olur, yani su içerek yeniden hayât bulur, yemek yiyerek kuvvet ve dayanıklılık kazanır. Terâvih namazı kılan kişi, hâl diliyle "Yâ Hayy Yâ Kayyûm" zikri yapmış olur.
- Oruç farzdır, terâvih ise farz değildir yani gönüllü bir ibâdetdir. Farzlar dışında insanı Allah'a en çok yaklaştıran, nâfile ibâdetlerdir. Sırf Hakk rızâsı için kılınan terâvih namazı, kulun Allah'a muhabbetine, bu da Allah'ın o kulu sevdiğine işâretdir.
- Havâss mertebesindekiler için gündüz vakti tutulan oruç, Hakk'a vuslat yolunda bir ömür boyu yapılan mücâhedeye, iftar sofrası cennet nimetlerine, terâvih namazı da ömrünü Hakk yolunda geçirenlerin cemâlullahı müşâhede etmesine işâretdir.
- Hâssü'l-havâss mertebesindekiler için oruç, cem' makâmına, gece kılınan terâvih namazı da fark makâmına işâretdir. Cem' ve fark, tevhîd ilminin en ince meselelerindendir ki ehlince malûmdur.
Terâvih namazının daha nice hikmetleri vardır. Biz şimdilik bu kadarıyla yetinelim.
Gündüzü sabr ile sâim olalım
Gecesi zikr ile kâim olalım
Hamd ile şükr ile dâim olalım
Kadrine fahrine hâdim olalım
Ne şerefdir bize şehr-i Ramazân
"Ellezî ünzile fîhi'l Kur'ân"