28 Ocak 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Muhammed hürmetine nimet bulan, onun hürmetine devlete, rütbeye nâil olan, Peygamber'in ezânına muhâlif oluyor ki uykumuz kaçacak diye, sabah uykusunu bozacakmış ezân diye. Hiç merak eme azîz dostum, belki ezânı sen susturabilirsin ama sonra çan çalarlar tepende. Kurtulamazsın! Allah'a secde etmezsen kula secde edersin. Allah'a secde etmeyen, kula secde eder. Allah'a tapmayan paraya tapar. Allah'a tapmayan, rütbeye tapar, kasaya tapar, kseye tapar, kadına tapar. Ezânı kestirebilirsin ama sonra çan çalarlar. "Çanı da kestiririm". Kamçı ile namaz vakti seni kaldırırlar. Namaza değil, işe. Hürriyetin elinden gider. Serbest Allah diyorsan eğer, bunu hürriyetine medyûn-i şükrân olmalısın, serbest Allah diyorsan eğer.
Bak, dün gelmiş biri. Ben kitapçılık yapıyorum burda, kitap satıyorum kitapsızlara, bir zât gelmiş, "bir hutbe var mı?" diyor. Çıkardık bir hutbe, Arapça hutbe istiyor, verdim. Anladım ki buralı değil, dışarlıklı. "Neresi için alıyorsun?" diye sordum. "Bulgaristan için" dedi. "Acaba geçirebilecek miyim?" dedi. Elli sayfalık bir kitap, hutbe kitabı. Ödü patlıyor, titriyor. Nedir? Dedi, "Görürlerse felâket olur hudûdda" dedi. "İnşallah görmezler" dedim. Ağlaya ağlaya gitdi. "Cuma'yı nasıl kılıyorsunuz?" dedim. "Gizli kılıyoruz "dedi. Cuma namazını.
Sen Allah diyorsun serbest. Hürriyetin elinde çünkü. Sancağın, bayrağın elinde. Bu hürriyetin, sancağın, hepsini Hazret-i Muhammed'e borçlusun, sallallahu aleyhi vesellem. Herşeyini Hazret-i Muhammed'e borçlusun. Seni azîz eden İslâm dînidir. Kim İslâm dînine tutunur, azîz olur. Kim İslâm'ı terkeder, zelîl olur, milyon sâhibi olsun isterse. Ama müslümanları Cenâb-ı Hakk, kendine âsî olan müslümanları böyle kâfirlerle tedîb eder, zâlimelrle tedib ede. Görüyorsun ya İslâm âlemini, şu hâline bak. İki İslâm devleti birbiriyle harb ediyor. Bir Yahudi devleti çıkmış İslâm'ı parçalıyor, müslümanlar ölüyorlar, insanlar ölüyorlar, kırılıyor, kıyâmet. Vaktiyle onlar bizim birer kaymakamlığımız idi. Yani birer vâliliğimiz idi, kaymakamlık, vâlilikdi yani. Senin babanın yani. Altmış sene evvel. Altmış beş sene evvel. Burdan bir adam pasaportu aldı mı altmış beş sene evvel, Mekke'ye kadar hiç soru sormadan, pasaport sormadan giderdi. Yemen'e kadar giderdi. Basra'ya kadar giderdi. Tâ Bulgaristan'ın nihâyetine kadar giderdi. Bosna Hersek'e kadar giderdi. Sormadan. Senindi çünkü âbâ ü ecdâdın almışdı orasını. Adâletiyle aldı, kılıcıyla değil. Mücerred kılıcıyla değil, adâletiyle aldı. Îmânıyla aldı. Allah'ıyla aldı, Muhammed'iyle aldı. Kimsenin burnunu kanatmadı, herkese dîni hürriyetini verdi, herkese vicdan hürriyetini verdi. Bulgar o zaman çanını çalıyor, kilisesinde ibâdetini yapıyordu, kimse ona yan gözle bakamıyordu. Şimdi orada olan müslümanları Kur`ân'ı tahkîr ederek ellerinden alıp okutturmuyor, mâni oluyor yani. Bitdi, zillet içine düşürdü.
Neden bu? İşe Hazret-i Muhammed'den bağların kesilmesiyle, sallallahu aleyhi vesellem. Dönün Hazret-i Muhammed'e, dönelim! Lisânen değil, fiilen. Her işimizle. Özümüz doğru, sözümüz doğru, yüzümüz ak, gönlümüz pak, îmân sâhibi olarak dönelim Hazret-i Muhammed'e, işin rengi değişecek.
İstiklâl Muhârebesinde biliyorsunuz, yedi düvelle harb etdik. Silahımız yokdu, topumuz yokdu, tüfeğimiz yokdu ama îmânımız vardı, Allah'ımız vardı, Muhammed'imiz vardı. En büyük dretnotlara, onlara göğsümüzü gerdik Çanakkale'de. Kâfir geldi, düşman girdi, Anadolu'nun tâ harîm-i ismetine kadar, balta sapıyla, taşla kovaladık kâfiri. Neden? Çünkü birlik vardı, tevhîd vardı, tevhîdin nûru vardı, Muhammed Mustafâ'nın muhabbeti vardı.
Dönelim gene, gene öyle olacak. Abdestiz, namazsız olmaz. İbâdetsiz, tâatsız olmaz. Haram yemekle olmaz. Halkın sırtından geçinmekle olmaz. Çalışacaksın, yüceleceksin. Allah Kur`ân'ında ne diyor, bak. Allah'ın en büyük sıfatlarından birisi ilim sıfatıdır. Öğreneceksin, bileceksin. Yalnız kamçı diye yılanı tutmayacaksın. Bazısı kamçı diye yılanı tutar avucunda haberi olmaz. Sonra o yılan büyür, kendini sokar. Neyse, geçiyoruz.
Ferah ve saadet, Hazret-i Muhammed'in kapısındadır. Allah orayı açık bırakmış, "Bütün kapılar seddolundu, Hazret-i Muhammed'in kapısını açdım, oradan her kim içeri girerse benim rızâma erişir" diyor. "Kul in küntüm tuhibbûnâllahe, söyle onlara Habîbim Muhammed, eğer beni seviyorlarsa sana tâbi olsunlar ki onlaraı ben seveyim". Muhammed aleyhisselâma tâbi olmayınca Allah sevmez kulunu. İttibâ edersen o vakit peygamberinle beraber olacaksın, Resûlullah'ın cemiyyetinde bulunacaksın, Resûlullah'ın sancağı altında olacaksın, arşın gölgesinde gölgeleneceksin. Hem dünyâ saadetine hem ahret saadetine nâil olacaksın.
www.muzafferozak.com