Niyâzî Mısrî Hazretlerinin Resûlullah İle Görüşmesi

18 Nisan 2022 tarihinde yayınlanmıştır.

Rüya

Niyâzî Mısrî Hazretleri Mevâidü'l-İrfan nâmındaki eserinde buyuruyorlar ki :

Resûlullah "Sadık rüyâ nübüvvetin kırk altı cüzünden bir cüzdür" buyurmuşlardır. Bu da mü'minlerin nübüvvetden nasîbleridir. Mevlânâ Câmi'nin Füsûs şerhinin Yûsuf Fassında da böyle denilmişdir.

Fakîr der ki, içimden geçiyordu ki İmâm Busîrî'nin Kaside-i Bürde'sini tahmis veya tesbi' edeyim ve her beytin başında Muhammed ismini getireyim. İsti'dâdım olmadığı için buna muvaffak olamadım. Ne kadar çalışdımsa da yapamadım, zor geldi, uzun zaman birkaç beytden fazla birşey yazamadım. Bu yazdıklarımı da beğenmiyordum. Fakat bu düşünceyi de kalbimden bir türlü çıkaramıyordum. Benim âlim ve sâlih bir ihvânım vardı. Ona dedim ki, "İçimde böyle bir iştiyâk var ama bunu gerçekleştirmeye muvaffak olamıyorum". Bana dedi ki, "Sâhibinden yani Resûlullah'dan izin aldın mı?". "Hayır" dedim. "İşte yapamayışının sebebi budur. Bunu Hazret-i Peygamber'den istemelisin" dedi. Sanki ben uyuyordum da o kardeşim bu sözüyle beni uykudan uyandırdı. Birkaç gece Resûl aleyhisselamın sırrına yalvararak, niyâz ederek kerem denizinden fakîri boş döndürmemesini isteyerek ilticâ etdim. 1075 senesi Muharremü'l-Harâmının ikinci onunda Bursa'da Resûlullah'ın mübarek yüzünü görmek şerefine nâil oldum.

Resûlullah bana arkadaşlarından birini göndermiş, kendisi şark tarafından garb tarafına geçiyormuş. O zât bana dedi ki, "Resûlullah sana diyor ki, beyaz at bizden ayrıldı, arkamızdaki otlakda kaldı, onu alsın bize getirsin". O zât bana atın nerede bulunduğunu da oraya giden yolu da gösterdi. "Resûlullah'ın sözü bâşım üstüne" dedim ve hemen ata doğru koşdum. Onu denilen yerde buldum. Yularını elime aldım, çabucak sürdüm ve Resûlullah'a yetiştirdim. Yanında yedi kişi vardı. Bir dağın eteğinde, nehir kenarında, bir ağaç gölgesinde konaklamışlardı. Bakdım namaz kılıyorlar, ben yetişinceye kadar namazlarını bitirdiler. Resûl-i Ekrem'e kavuşunca sabrım kalmadı, utanmayı da bir kenara bırakdım, hemen boynuna sarıldım, öpdüm, Resûlullah'ın iki dudağını emdim. Ben O'nun mübarek dudaklarını öpdüğüm sırada, "İşte bu, ilimler ma'denidir, marifet menbaıdır, Allah'ın vahiy hazînesidir" diyordum. Resûlullah bir müddet beni bundan menetmedi, sonra bana, "Namaz kıldın mı?" diye sordu. "Hayır, yâ Resulallah" dedim. "İşte su" dedi, "abdest al ve namaz kıl". "Bâş üstüne" dedim. Namaz kılmak için abdest almaya başlayınca ferah ve sevinç içinde bir ağlama ile uyandım.

Derhal tesbi'e başladım. O gün otuz yedi beytin tesbi'i mümkün oldu. Ertesi gün kırk beyt tesbi' etdim. Hâsılı on gün içinde iş bitdi. Yüce Allah'a hamdolsun. Allah ve Resûlü daha iyi bilir ama rüyanın tabîri şuydu. Ameller sâhibinin bineğidir, onu arzusuna ulaştırır. Tasnifler ve diğer hayırlı işler de böyledir. At Kasîde-i Bürde idi, onu Allah'ın Resûlüne götürmemiz için bize olan emir, onu Muhammed aleyhisselamın ismine kavuşturmaya işâret idi. Çünkü isim, ehl-i hakîkat indinde müsemmânın kendisidir. Onların yedi kişi olmaları da tesbi'e işâret idi. Abdest almakla emrolunmam ise, tesbi'e başlama emrine işâret idi. Kardeşlerimden ricâm, bu rüyâyı vefâtımdan sonra Tesbi'-i Muhammedî'nin başına yazmalarıdır.

Listeye geri dön