4 Şubat 2025 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Malûm ya, Hazret-i Nûh aleyhisselâm dünyâ yüzünde bir tâne kâfir kalmasın diye bedduâ etdi. Ki çok mühim, o peygamber-i zîşânı döverlerdi kavmi ve ciğerleri yara olmuşdu. Bin sene peygamberliği var, dokuz yüz elli sene yalnız teblîgât-ı şer'iyye yapdı, elli yaşından itibaren. Îmân etmedi kavmi, hiç birisi. Pek cüz'î kimseler îmân etdi Hazret-i Nûh aleyhisselâma. Hattâ kendi evlâdı bile. Ve babalık şefkatiyle gemiye çocuğunu çağırdı, kâfir olan evlâdını.
Sebebi de şu oldu bedduâsının. Bir yaşlı adam, genç bir çocuğu getirdi huzûr-ı Nûh'a. Dedi ki, "Evlâdım, benim rızâmı almak istiyor musun?". "İsterim dede" dedi. "Şu adamın kafasına sopayla vur" dedi. O delikanlı olanca kuvvetiyle Hazret-i Nûh'un kafasına şiddetli bir asâ ile vurup peygamberin kafasını yardı. Ve peygamber Hazret-i Nûh aleyhisselâm, bu asâyı yediği vakitde, mübârek kanı damladı göğsüne, sakallarından aşağı, dedi, "Yâ Rabbi, bu kavme beni irsâl eyledin, gönderdin peygamber olarak, bunlar bana îmân edecekler mi? Senin vahdâniyyetini kabûl edecekler mi?". Cenâb-ı Hakk buyurdu ki, ilm-i ledünden, "Yâ Nûh, onlar îmân etmezler". Onun üzerine gene buyurdu şefkatle, peygamber çünkü, "Bellerinden gelecek tohumlarından da sana îmân edecek yok mu Yâ Rabbi?". Hakk Sübhânehû ve Teâlâ gene ilm-i ledünden haber verdi, "Îmân etmezler Yâ Nûh". Onun üzerine Cenâb-ı Nûh aleyhisselâm, "Dünyâ yüzünde bir tâne kâfir bırakma Yâ Rabbi" diye bedduâ etdi. Duâ kabûl oldu.
Allah dedi ki duâdan sonra, "Artık teblîgât-ı şer'iyye yapma, onları hakka çağırma. Gemi yap". İşte Nûh aleyhisselâm gemiyi inşâ eyledi. Gene kâfirler gelip Hazret-i Nûh'a, taş atarlar ve söz atarlardı. Derlerdi ki, "Peygamberliği bırakdın, marangozluğa mı başladın?" derlerdi. Gemi tamâm oldu. Allah vahy eyledi mahlûkât-ı ilâhiyyeye, her mahlûkdan birer çift gemiye geldiler. Nasıl Allah arıya ilhâm ediyor, bal yapdırıyor, bütün mahlûkât-ı ilâhiyye, zerreden kubbeye kadar hepsi yed-i kudretdedir. Allah ilhâm etdi hayvanlara, hayvanlar birer çift olarak gemiye geldiler. Ve yağmur başladı semâdan. Korkunç! Sanki bütün semâvâta bütün denizler çekilmişdi, ummanlar, oradan dökülüyordu sular. Kavmi başladılar Nûh aleyhisselâmın gemisinin etrâfında dolaşmaya, fakat gemiye binemiyorlardı. Oğlunu gördü kâfirler içerisinde. Üç oğlu kendine îmân etmiş, bir tânesi etmemişdi. Ona dedi, "Oğlum, gel gemiye bin, kurtar kendini" dedi. O dedi ki, "Baba ben gemiye binmeyeceğim, büyük dağlar var, onlara çıkar kendimi kurtarırım" dedi. Bilmiyordu ki dağlardan su patlayacak. Gökden su indiği gibi, dağlardan su patladı yukarıdan aşağı.
Evvelâ anneler babalar, dikkat buyurun, çok incelik var konuşacağım sözde, evvelâ anneler babalar, çocuklarını aldılar ellerine, boğulmasın diye yukarı doğru kaldırdılar. Fakat su boyu aşınca, bu sefer çocuklarını ayak altına basıp üstüne çıkdılar ki sudan kurtulalım diye. Herkes evladlarını boğdu yani. Sonra Allah buyurdu ki, "نَّهُ لَيْسَ مِنْ اَهْلِكَۚ اِنَّهُ عَمَلٌ غَيْرُ صَالِحٍۗ innehû leyse min ehlik, innehû amelün gayru sâlih". Çocuğun, evlâdın, senin evlâdın değil. Senin sulbünden gelen evlâdın değil, senin yolundan gelen evlâdındır. Ve hepsi helâk oldular.