2 Aralık 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
ve
ÎZÂHI
Nûr-ı dîdem cân u dilden pend-i pîre tut sımâh
Olmasın mir'ât-ı kalbe tâ sivâdan ittisâh
Gözümün nûru, mürşidin öğütlerini can kulağı ile dinle ki kalbin mâsivâ ile kirlenmesin.
Fass-ı esmâ-yı Hudâ'dır nüsha-i ümmü'l-kitâb
Levh-i dilde mâsivâ nakşın gerekmez intisâh
Kalb, Ümmü’l-Kitâb’ın bir nüshası mâhiyetindedir, tecelligâh-ı ilâhîdir. Yere göğe sığmayan Allah, kalbe tecellî eder. Onun için kalbe Allah'dan gayrı bir şey sokmak yakışık almaz.
Âteş-i hicrân ile dil mülkünü kılma harâb
Mecma'u'l-bahreyne ir Hızr'ı bulup nûş it nukâh
Allah'dan uzak kalan insan, tecelligâh-ı ilâhî olan, beytullah-ı hakîkî olan kalb evini harâb etmiş olur. Kalbini ihyâ etmek için zamanın Hızır'ı olan bir mürşid-i kâmili bulup ondan feyz alması lâzımdır.
Çün ezel 'ahd eyledin kullukda sultân olasın
Cehd kıl tâ irmeye 'ahd-i kadîme infisâh
Mâdem ki, âlem-i ervâhda, Cenâb-ı Hakk'ın "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" hitâbına "Evet" diyerek Hakk'a kul olduğunu beyân eyledin, söz verdin Allah'a, öyleyse sözünde dur. Kullukda dâim ol ki o gün verdiğin ahde halel gelmesin.
Murg-ı zîrek dâm-ı sayyâd-ı hevâya düşmesin
Dâne-i âmâlinin zîrinde kurmuşdur fihâh
Dikkat et, uyanık ol, nefsine, hevâna mağlûb olma. Yoksa tuzağa düşmüş kuş gibi olursun, helâk olup gidersin. Unutma ki, nefsine hoş gelen şeyler, tuzakdaki yem gibidir.
Gâfil olma dem-be-dem eyle tevâzu'da kıyâm
'İllet-i kibr ile enfin bulmasın hîç intifâh
Sakın gaflete düşüp de kibirlenme, dâimâ tevâzu sâhibi ol. Kibir illetiyle burnun büyümesin.
Ey Salâhî iktisâb-ı hoş-fi'âl ise murâd
Cümle ahlâk-ı zemâimden gerekdir insilâh
Mâdem ki maksad sâlih ameller işlemekdir, güzel işler yapmakdır, öyleyse kötü ahlâkı tamâmen terk et. İnsan kötü ahlâkı terketmedikçe, kibirden, hasedden kurtulmadıkça, riyâdan, ucubdan vazgeçmedikçe, gadabdan, hırsdan sıyrılmadıkça, tamahdan şehvetden arınmadıkça, günahlardan kurtulamaz, sâlih ameller işleyemez, ihlâsa erişemez, Allah katında makbûl olan işler yapamaz.
Abdullah Salâhaddîn Uşşâkî
Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî