Nûr-i Vahdet Şemsini Sîretde A'mâ Görmedi

12 Temmuz 2017 tarihinde yayınlanmıştır.

Zat
Fe eynemâ tüvellû fe semme vechullah
Sûre-i Bakara, Âyet 115
NUTK-İ ŞERÎF
ve
ÎZÂHI

Nûr-i vahdet şemsini sîretde a'mâ görmedi
Bilmeyen ilm-i ledünn zâhirde dânâ görmedi

Hakk'ın vahdet nûru güneş gibi parlak ve ayandır ama kalb gözleri kör olanlar o nûru göremez. Görünüşde çok bilgili de olsalar da ilm-i ledünnden nasîbi olmayanlar da o nûru göremez.

Cân gözü "innâ fetahnâ" ile feth olmak gerek
Dîde-i hâdisle eyleyen temâşâ görmedi

O nûru görebilmek için kalb gözünün "innâ fetahnâleke fethan mübînâ" âyetindeki feth sırrıyla açılması gerekir. Baş gözüyle bakanlar ise o nûru aslâ göremezler...

Kaldı hicrân-ı enâniyyetde mahbûs-i 'azâb
Sâhib-i Tûr'a mu'ârız dest-i beyzâ görmedi

Kendinde bir varlık görenler nefs zindanında hapis kalıp azâb çekmeye mahkûm olur. Hazret-i Mûsâ'nın yed-i beyzâ mucizesi gibi mucizeleri bile inkâr edip gafletde kalırlar.

Tıyneti ednâ olan ednâ görür gördüklerin
Sîreti 'ulvî-i pâk âlemde ednâ görmedi

Tabîatı aşağılık olanlar da seciyyesi yüksek olanlar da herkesi kendi gibi görür.

Mihver-i âfâtdır varlık 'ademdir gâyeti
Cümle varlıkdan çıkanlar lahza belvâ görmedi

Varlığın sonu yoklukdur çünkü yaradılışı gereği yok olucudur. Cümle varlıkdan soyunup Hakk'da fânî olanlar her belâdan da kurtulmuş olurlar...

Bunca taht u bahtın ashâbı cihânda 'âkıbet
Çıktı gitti bir kefenle sanki dünyâ görmedi

Bunca makâm mevkî' sâhibleri, pâdişâhlar, hükümdârlar sanki dünyâya hiç gelmemiş gibidir çünkü kısacık bir hayâtın sonunda ölüp gittiler...

Darbe-i mevt ile âhir intibâh eyler o kim
'Âlem-i zıll-i hayâtı 'ayn-ı rü'yâ görmedi

Bu dünyânın bir rü'yâ ve hayâl olduğunu anlamayanlar ölünce uyanırlar ve anlarlar...

Mûkın ol "men kâne fi hâzihî a’mâ" hükmünü
Görmeyen bunda dahî 'ukbâda hâşâ görmedi

"Bu dünyâda kör olan âhiretde de kördür" âyetini iyi anla, yakîne getir. Burada görmeyen orada aslâ göremez.

Senliği senden sana bahş eyleyendir nûr-i zât
Kendiden gâfil olan âyât-ı kübrâ görmedi

Seni sen yapan Hakk'ın nûrudur, kendinden gâfil olanlar Hakk'ın yüce âyetlerini de idrâk edemezler...

Nûr-i esmâdır müzeyyen eyleyen 'âlemleri
Hakk'ın esmâsın gören hilkatde eşyâ görmedi

Kâinâtda ne varsa Hakk'ın isimlerinin tezâhürüdür, bunu bilenler mahlûkâta nazar edince o isimleri görür, eşyâyı görmez...

Bahr-i zât müstagrak etmiş mevcidir 'âlem bütün
Bî-şu'ûr mâhî gibi deryâda deryâ görmedi

Zâtullah okyanusuna garkolmayan yokdur, âlemde ne varsa o okyanusun dalgalarıdır... 

Hikmet-i nûr-i sıfâtı serteser olmuş muhît
Zulmet-i "lâ"da gizli envâr-ı "illâ" görmedi

Hakk'ın sıfatlarının nûru herşeyi kuşatmışdır ama yokluk zulmetinde kalanlar o nûru göremezler, ancak tevhîdin nûru ile münevver olanlar görebilirler... 

Açmayanlar perde-i cânı dil-i nâlâneden
Geldi mahrûm gitti mahrûm nûr-i Mevlâ görmedi

Gönül perdesini Allah aşkı ile âh u zâr ederek, yanıp yakılarak açmayanlar Hakk'ın nûrunu göremez, mahrûm gelip mahrûm giderler...

Ferd-i kâmilden zuhûr eyler kemâl-i nûr-i zât
Mesleği hodbîn olup mu’tâdı îbâ görmedi

Hakk'ın nûru en mükemmel sûretde insân-ı kâmilden görünür ama kibri yüzünden onlardan yüz çevirenler göremez... 

Künh-i 'aşka erişen oldu mecâzîden halâs
Vâsıl-ı Mevlâ olan Mecnûn-i Leylâ görmedi

Aşkın hakîkatine vâkıf olanlar mecâzî aşkdan kurtulur ve Hakk'a âşık olurlar. Hakk'a vâsıl olanlar Mecnûn'un Leylâ'ya âşık olması gibi, aşk-ı mecâzîde kalmazlar aşk-ı hakîkîyi bulurlar...

Rûhu mest-i bî-şu'ûr eyler "sekâhum" şerbeti
Hâlet-i mesti ne bilsin çünki sahbâ görmedi

Aşk şerbeti insanı öyle sarhoş eder ki insanın aklını ve şûurunu giderir...Aşkı tatmayanlar bu sarhoşluğun nasıl bir hâl olduğunu idrâk edemezler... 

Mühmel olmaz hayr u şerden hiç biri bir vakt u ân
Kim hatâ yâhud 'atâ edip takâzâ görmedi

Hiç bir an yokdur ki hayır ve şer dâimâ zuhûr etmesin. İyi kötü bir iş işleyip de tenkîde uğramayanlar bunu anlamaz...

Tâlib-i cânân için cânlar fedâ etmek gerek
İbtilâdan asfiyâ bâdî-i şekvâ görmedi

Hakk'a âşık olup O'na ulaşmak isteyen cânını fedâ etmelidir. İşte bu yüzden Allah dostları başlarına gelen belâlardan aslâ şikâyet etmezler...

"Semme vechullah"ı bulmaz Sâmiyâ hakka’l-yakîn
Esfel u a'lâ o kim esmâ-yı husnâ görmedi

Hakk'ın isimlerini hakka'l yakîn görmeyenler "Her nereye dönerseniz Allah'a dönmüş olursunuz" âyetinin sırrına da eremezler...

Eş-Şeyh Abdurrahmân Sâmî Saruhânî
Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî
Listeye geri dön